19.Bölüm: Allah Yine Belamı Veriyordu

183 40 12
                                    

Gecelerin fatihinden yeni bölüm taze taze :D :D :D

Önceki bölümün ponçikli, uuu beybeli anından devam ediyoruz.

***

Elleri yine belime gitti. Her belime dokunduğunda sanki birkaç kilo veriyor ve inceliyor gibi hissediyordum. Yine geri geri yürüyordum ve nereye gittiğim umurumda bile değildi. Ayaklarım bir şeye takıldığı anda düşecek gibi oldum ancak belimdeki elleri beni öyle sert kendine çekti ki ayaklarım bir an için yerden kesildi. Dudaklarımız ayrıldı ve hızlı hızlı nefes alarak birbirimizin gözlerinde kaybolduk. Farkında olmadan konuşmaya başladım. Bir şey yapmam lazımdı, yoksa infilak edecektim!

"Evin çok güzelmiş, yürü yürü bitmiyor."

Arzuyla yanan gözleri anlık olarak titredi ve gülümsemeye başladı. Herhangi bir şey demeden beni yeniden geri geri yürütmeye başladı. Ancak birkaç adım sonra bir şeye çarpıp durdum. Hiçbir şey yapmadan bana bakıyordu, arkamda ne olduğunu merak ediyor ama kımıldayamıyordum.

"Geldik mi?"

Geldik mi ne ulan! Yolda sürekli annesini geldik mi geldik mi diyerek delirten çocuklar gibi saçmalamak da neydi şimdi?

Evet, normalde mantık kusuyorsun çünkü.

Kes kaltak!

İç sesimi üç hayırla uğurladığım esnada Özgür mümkünmüş gibi bana daha da yaklaştı, dudaklarıma eğildi ve öpmeden hemen önce cevap verdi. Piç.

"Geldik."

Tek kelimenin son harfi dudaklarımda kaybolmuştu. Bu kez daha başkaydı. Ayol adam yemek yerine beni yiyordu resmen. Ne Seda Sayan ne de Bülent Ersoy'un güzide eserleri bedenimde olan biteni temsil edecek gibi değildi. Doksanlar döneminin en kült şarkıcılarını bir araya toplayıp hepsine kendi şarkılarını aynı anda söyletsem kafamda ve bedenimde olan bitenleri ancak karşılayabilirlerdi.

Ben Özgür'ün dudaklarında erirken bu kez yürüyen o olmuştu. Beni kendisine çevirdi, geri geri giderek koltuğa yaklaştı ve yavaşça oturdu. Beni kendine çekişi ve sanki sürekli yaptığım bir eylemmiş gibi kucağına rahatça yerleşmem o kadar doğal ve güzeldi ki. Bir anlığına öpüşmeden birbirimize baktık. Tepeden ona bakıyor, yüzünün her ayrıntısını izliyordum. Ulan bu adam çok güzeldi!

"Çok güzelsin ya!"

Dayanamayıp sesli söylüyor olmama sinirlenmedim. "Cümlen oldukça feminen" diyene de kafa atardım. "Cümlenin 'feminen'i mi olur lan göt" de diyebilirdim. "Güzelliğin cinsiyetle ne ilgisi var bok parçası" diye haykırabilirdim. Neyse ki ortamda öyle hadsizler yoktu da sevdiceğimi doya doya izliyordum.

Her iki eli de belimdeydi. Hafifçe aşağı yukarı okşuyordu. Ve gülümseyerek bana bakıyordu. Dayanamayıp yine konuştum.

"Romeo gibi şiir mi okuyayım bir de?"

"Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa..."

Oha, adam Romeo'nun şiirlerinden birinden alıntı yapmıştı sanırım. Sorun şu ki şiir ilgi alanım değildi. Tek bildiğim şiirimsi şey Burak Kut'un Yaşandı Bitti Saygısızca adlı ustalık eserindeki atarlı konuşma yaptığı kısımdı! Ama öte yandan söylediği cümle çok romantikti. Ulan şimdi bu cümleyi duyduktan sonra adama nasıl atlayabilirdim ben? Karşılık verecek bir şey bulmam lazımdı ama ne?

Anlaşılan ne düşünüyorsam yüzümde yaşamış olacağım ki Özgür gülmeye başladı.

"Keşke teknoloji kafanın içinde olan biteni hem izleyebileceğim hem de duyabileceğim şekilde gelişmiş olsaydı."

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin