12.Bölüm: Ben Şimdi Ne Yapacağım?

242 42 5
                                    

Merhaba canlar,

Birkaç gündür Wattpad hesabıma giriş yapamama sorunuyla boğuşuyordum. Anlayamadığım bir hatadan ötürü asla giremedim, şifre sıfırladığımda bu kez de kullandığım mail adresine bir türlü giremedim -eski ve pek kullanmadığım bir maildi-. Bilgileri değiştirmeye çalışırken desteğe ulaşmaya, çözüm bulmaya çalıştım, neyse ki çözüldü. Ama bir an hiç giremeyeceğimi sanıp çok çok üzüldüğümü saklayamayacağım. Şu an oldukça güncel bir mail ve şifre ile asayiş berkemal.

Teknik sorunlardan ötürü yaşanan gecikmeden dolayı özür diliyorum efenim.

Öperim.

***

Alaçatı çok güzel bir yerdi. Alaçatı'daki güzel fizikli kadınlar da çok güzeldi. Alaçatı'nın havası bile bir başkaydı. Burada uçan kuşlar sanki bir başka uçuyor, esnafı bir başka çalışıyor, yollarda yürümek bir başka hissettiriyordu. Ya da hormonlarım Özgür yüzünden boyut değiştirmiş ve kanalizasyon çukuruna bile Van Gogh eseri muamelesi yapacak hale gelmiştim.

Minibüsteki konuşmamız insana halay başı olmak istemesi kadar coşku verdirecek cinstendi. Kafamın içindeki müzik değişmiş, 'Batsın Bu Dünya' görevini tamamlayıp uzaklaşmış, onun yerine sevgili Tarkan'ın yalnızca 'o da beni seviyor' kısmını hissettiğim 'Dudu' şarkısı çalmaya başlamıştı.

Hem hiçbir şey konuşmamış hem de çok şey konuşmuştuk. Konuşmadan ona hesap sormuştum. Çaktırmadan her şeyi açıklamıştı. Yine bir şey demeden rahatlamıştım. Ve yine o da açık açık konuşmadan artık her şeyin yolunda olduğunu ifade etmişti. Ulan resmen birer iletişim katiliydik! Bir şeyi konuşmayıp onun etrafından dolaşmaktan nefret ederdim. Bu sorunu bugün halledecektim. Adama olması gerektiği şekilde açılacak, almam gereken cevabı alacak, sonra dudaklarına yapışacaktım.

Artık yarıladığım buz gibi meyve kokteylinden bir yudum daha aldım. Kite sörf için geldiğimiz yeri beğenmiştim. Çok kalabalıktı, ama iyi bir mimari planlama hayat kurtarır cümlesini de temsil ediyordu. Sörf dışında kum ve yeşil alandan oluşan plaj bölümü de vardı. Biz sörf alanındaydık. İzleyenler için planlanmış, içinde barı olan ve adına koltuğumsu- şezlongumsu-sandalyemsi dediğim oldukça rahat olan oturma alanlarından oluşan, güneşten korunmak için tepesi kapatılmış ama rüzgârı da usul usul hissettiğimiz yerde tam anlamıyla gevşemiştim.

Son birkaç yıldır popülerleşen bu spora olan ilgim diyet yemeklerine olan ilgimle yarışacak cinstendi. Sıkılmamak için etrafı izlemeye ve ilginç bir şeyler var mı diye bakınmaya başladım. Aradığımı bulmam çok sürmedi. O esnada kokteylimden zarif bir yudum almak da güzel bir tesadüf olmadı.

Üstsüz Özgür, görüş alanıma girdiğinde boğazımdaki mayınlardan biri patlamış, hormonlarım sevinç zılgıtı çekerken ona ölmemek için çıkardığım öksürük sesleri eşlik etmiş, salyalarım yeniden sahneye çıkmış, kokteylin kalanı da yerdeki yerini almıştı.

Abazalığa ayrı bir bakış açısı getirdiğim bu anlarda sevindiğim tek şey tüm bunlardan Özgür'ün haberinin olmamasıydı. Üstsüz yiğidim Gökalp'le konuşarak kiteboard'ların olduğu yere ilerliyordu. Ben de o esnada kendimi toparlamış, bulunduğum yerden o gördüğümün karın kası mı yoksa giyilebilir teknoloji mi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum.

Bardan içeceğini alıp dönen Cemre halimi görüp konuştu.

"Abi neden seni her yalnız bıraktığımda kendini öldürmeye çalışıyorsun?"

Bakışlarımı Özgür'den çekmeden cevap verdim.

"Uzun bir süredir sevişmediğim için olabilir."

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin