4. Bölüm: "Gözde" Dedi İki Gözümün Çiçeği

280 48 24
                                    

"Keşke biraz daha yorum görsem, ne düşündüğünüzü bilsem" diye fısıldadı Ebru kişisi.. :)

Keyifli okumalar.

***

Cemre'nin oturduğu yerden Metin Bey ile olan bakışmamız romantik görünüyor olabilirdi, ama o esnada ben, adamı beşinci defa öldürüyordum. Yüzümde mimik oynamıyordu. Bir taraftan da daha ne kadar böyle durabileceğimi merak ediyordum. Ağzımı güç bela açıp küfretmemeyi umarak konuştum.

"Bize biraz izin verir misiniz Metin Bey?"

Adam hemen başını sallayıp dışarı çıktı. Dışarı çıkmasıyla içimde kalan son kibarlık parçasının erimesi eş zamanlı olmuştu. Hızla Cemre'ye döndüm.

"Beni görmesini istemiyorum Cemre. Kesin gene kendimi rezil edecek bir şey yaparım. Ne bileyim serum kablosunu burnuma sokabilirim mesela. Kusabilirim. Konuşurken aniden geğirebilirim. Küfredebilirim. Ya da mal gibi adamın sıfatına bakabilirim. Çok yakışıklı piç kurusu!"

"Ciddi misin lan?"

"Cemre adam manyoka ağaç kütüğü dediğimi duydu. Mekânın ağzına sıçtığımı duydu. Mekanına ambulansları yığdım. Salya kalıntılarımı orada bıraktım. Ambulansa giderken beni iki kişi, göbeğimi bir kişi taşıdı. Yüzüm tüm İzmir'in haritasını çizecek kadar genişledi, haritadaki engebeleri de hesaba katarak şişti. Daha sayayım mı?"

Ben destek verici birkaç cümle duymayı beklerken Cemre hunharca kahkaha atmaya başladı. Zamanlamasına sıçtığım.

"Ay Gözde, sinirimi bozdun!"

Siniri bozulunca genelde yüz ifadesi beş estetik ameliyatı yaptırmışçasına değişen, bazen yakınındaki birkaç nesneyi öldüren, en iyi ihtimalle dünyayı yeni küfürlerle tanıştıran bir kadındı Cemre. Gülmek bunların arasında yoktu. Bir bok beğenmeyen kaynana yüz ifademi takındım ve ona boka bakar gibi bakmaya başladım. Yüzümde adeta Rio karnavalı var gibiydi.

İfademi gören Cemre gözlerini devirdi.

"Tamam içeri almam. Kapıdan konuşurum, düğün öncesi gelini görmek uğursuzluk getirir derim."

Cemre'ye cevap olarak muhteşem kelimelerimi değil muhteşem orta parmağımı gösterdim.

***

Kapı tıklatıldığında ürkek bir ceylan yavrusu gibi Cemre'ye baktım. Ulan neden bu kadar büyütüyordum? Adam beni görse ne olacaktı sanki? Mekanına sıçmadım ki, yani en azından doğrudan... Güzel güzel geçmiş olsun demeye gelmiş bir Zeus'a "buna konuş" der gibi Cemre'yi gönderiyordum. Ki doğru seçimdi! Seçimimden dolayı kendime yeniden hak verdim. Adam değil beni, serum hortumumu bile görmemeliydi. Canım beynim.

Kapının tıklatılması ile Cemre yerinden kalkıp kapıya doğru ilerledi. Tam açacakken Cemre'ye sesimi çıkarmadan seslenmeye çalıştım. Elimi kaldırıp sallamak yerine apartmanın otomatik ışığı sönünce yeniden yansın diye merdivende garip hareketler yapan birine dönüşmüştüm. Elim, kolum, bacağım bağımsızlığını kazanmıştı. Ama işe yaradı. Cemre kendimi öldürmeye çalıştığımı fark edince bana doğru geldi. Sakinleştim ve oldukça önemli bir detayı onunla paylaştım.

"Kapıyı hafif aralık bırak."

"Mal."

Cemre yeniden kapıya ilerleyince uyuyor taklidi yaptım. Kapı tam karşımdaydı, açıldığı esnada adam beni görebilirdi, uyuyorken görünce belki benim de insan olduğumu düşünürdü. Hatta belki de uyuyan güzel.

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin