Serkan erkenden uyanmış sabah sporunu yapmış duşunu almış ve hazırlanmıştı. Kahvesini de içip arabasına bindi.
Eda da uyanmış kısa bir duş almış hazırlanmış ve arabasına binmişti.
Her ikisi de Art Life'a yaklaşık beş dakika ara ile varmıştı. Her ikisi de odalarında çalışıyorlardı ve henüz birbirlerini görmemişlerdi. Eda, Serkan'a bir şey göstermesi gerektiği için odasına gidip kapıyı tıklattı.
"Gel!"
Eda, kapıyı açıp içeri geldi.
"Günaydıın, şu çizimi göstermek istiyordum"
"Günaydın Eda. Gel, göster tabii ki"
Eda çizimi gösterdi, beraber baktılar ve Serkan bir kaç öneride bulundu.
"Dediğin yerleri düzenleyip gösteririm yeniden"
"Olur"
Eda kendi odasına döndü saatlerce çalışmadan sonra öğle arasıydı. Eda araya çıkmama kararı almıştı çünkü yetiştirmesi gereken işleri vardı. Serkan da hiç çıkmazdı araya neredeyse, ofise söylerdi hep. Yine Leyla'yı sipariş vermesi için çağırmışken Leyla söylendi;
"Eda hanım da çıkmadı, aç değilmiş falan ne kadar iş bağımlısı insanlarsınız ya"
Serkan, Leyla'ya bunun işle alakası olmadığını ve gereksiz olduğunu düşündüğü agresif bakışlarını yolladı. Leyla tam çıkacakken;
"Leyla! Eda'ya da söyle"
"Peki, kabul edeceğini düşünmüyorum a-"
"Leyla, söyle dedim"
"Peki"
Leyla, Serkan'ın dediğini yapmıştı. Yemek geldiğinde Leyla önce Serkan'a götürmüştü.
"Leyla çalışıyorum, git sen ver!"
Bunun ardından Leyla, Eda'nın odasına gitmişti.
"Gel"
"Eda hanım"
"Efendim Leyla?"
"Serkan bey aç kalmayın diye size de söylememi istedi, yani yemek getirdim"
"Teşekkürler Leyla, çıkabilirsin"
Leyla, yemeği bırakıp çıktı. Aralarında ne olduğunu merak ediyordu. Eda'ysa Serkan'ın onun bu yemeği seveceğini bildiği için mi bu yemeği seçtiğini yoksa tesadüf mü olduğunu anlamakla uğraşıyordu. Saat 22.00'a kadar olan mesainin ardından Eda çıkmadan Serkan'ın odasına uğradı.
"Gel!"
Serkan başını kaldırmadan denecek olanı bekliyordu, haliyle gelenin kim olduğundan da habersizdi. Eda bir kaç saniye sessiz kalınca Serkan kafasını kaldırdı.
"Sen miydin, başkası olduğunu düşünmüştüm"
"Yoğunsun diye biliyorum gün içinde rahatsız etmek istemedim" dedi Eda.
"Biraz öyle, aslında tam da şuan çıkıyordum"
Dedi, ayağa kalkıp bilgisayarını kapattı ve Eda'ya doğru adımladı.
"Hmm, yemek için teşekkür etmek istemiştim"
"Önemli değil, doğru hatırlıyorum değil mi?"
"Neyi?"
"O yemeği seviyorsun sanıyordum"
"Evet! Evet, doğru hatırlıyorsun"
"Sevindim! Tatlı da doğru olmalı o zaman"
"Evet, teşekkür ederim tekrardan"
"Ne demek"
Bu sırada Serkan ceketini giymişti.
"Çıkalım mı Eda?"
"Tabii! Tabii ki, çıkalım"
Serkan hafifçe bıyık altından gülümsedi. Beraber çıktılar. Eda arabaya doğru giderken Serkan onu izledi biraz, sonra Eda ona döndüğünde kendisini toparladı;
"İyi akşamlar Eda Yıldız"
"İyi akşamlar Serkan Bolat"
İkisi de gülümseyip evlerine gittiler. Her zamanki gibi balkonda kitabıyla oturan Eda yine oradaydı. Serkan'da koltuğunda oturmuş işle alakalı şeyleri kontrol ediyordu.Birden Serkan, Eda'ya yazmak istedi tam yazacakken saatin 12 sularında olduğunu fark etti. Tam yazma kararından dönmüşken Eda'nın gece uyurken telefonunu sessize aldığını hatırladı, yani eğer uyuyorsa onu rahatsız etmeyecekti. Neden bunu istediğini sorgulaya sorgulaya attı mesajını.
Serkan- Eda
Serkan- Uyudun mu, ne yapıyorsun
Eda- Uyumadım, oturuyordum
Eda- Bir şey mi olduİşte şimdi Serkan ne diyeceğini düşünüyordu.
Serkan- Öyle, ne yapıyorsun diye merak ettim
Eda- Hmm, anladım. İyiyim sen
Serkan- Ben de
Serkan- Düzenledin mi?
Eda- Neyi?
Serkan- Çizimi
Eda- Evet, yarın bir kez daha üstünden geçip emin olayım, gösteririm sana da
Eda- Ama iş dışındayken önemli olmadıkça iş konuşmayı yasaklıyorum. Zaten bütün gün işteyiz
Serkan- Başka ne konuşacağız ki
Eda- Sohbet edebiliriz değil mi?
Serkan- Evette, konu?
Eda- Buluruz, ne ümitsizmişsin ya altı üstü iki sohbet edeceğiz oluyor mu Serkan bey a aaaa
Serkan- Hahahaa tamam bulalım madem
Serkan- Mesajlardan sohbet etmek çok garipmiş
Eda- Niye ki
Serkan- İş için kullanırım ya da haberleşme için, o yüzden garip geldi
Eda- Sadece iş düşünüyor ve konuşuyorsun Serkan
Serkan- Sıkıcı mıyım ne biraz
Eda- Hahahha yoo bence değilsin
Serkan- Hmm
Eda- Ne hmm
Serkan- Bilmem
Eda- Bilmece gibi konuşuyorsun SerkanKonuşmaları bu kadardı Serkan uzun bir süre cevap vermemişti. Eda neden cevaplamadı diye içi içini kemirirken Serkan'dan mesaj geldi.
Serkan- Eda balkona çıkar mısın
Eda- Noldu ya
Serkan- Çık birEda balkona çıktığında aşağıda elinde köpeğiyle olan Serkan'ı gördü.
"Serkan, ne yapıyorsun burada"
"Mesajlaşarak sohbet etmek benlik değil"
dedi ve ne yapabilirim ki der gibi bir yüz ifadesi yaptı. Eda gülümsedi, Serkan da gülümsedi."Ee Eda iniyor musun yoksa Sirius ile burada ağaca mı dönüşmemizi istersin"
"Ayy ben sizi unuttum, tamam iniyorum hemen"
Serkan tamam der gibi bir ifade yaptı ardından Eda da içeri girdi. Kapıda onu bekleyen halası ve Melo'yu görünce ani bir paniğe kapıldı.
"O kim Dada'm"
"Yakın arkadaş herhalde Eda?"
"Baya yakın ki az önce onunla mesajlaşıyordun hatta gülümsüyordun Dada'm"
"Ne gülmesi ya ne alakası var? Ayrıca size hesap verecek değilim hadi çekilin"
Eda aralarından sıvışarak geçti üstüne ne kalın ne ince bir üst aldı ve aşağı indi.
"Sonunda Eda hanım, kök salmaya başlamıştık bile"
"Abartma Serkan abartma"
Gülüştüler.
"Senin köpeğin sanırım?"
"Evet, Sirius"
Eda Sirius'a doğru eğildi ve başını okşamaya başladı.
"Yabancılara kolay alışmaz benden söylemesi"
"Merhaba Sirius, ben Eda. Senin bu uyuz babanın arkadaşıyım"
"Edaa! Ayıp olmuyor mu"
"Yoo hiçte bile, ayrıca gayet alıştı"
"İlk defa oluyor, şaşırtıcı"
"Hayvanlarla aram iyidir"
"Yürüyelim mi?"
"Olur"Yürüye yürüye bir parka gelmişlerdi. Biraz daha yürüdükten sonra bir banka oturdular.
"Biliyor musun, Sirius'u onu dövüştürürlerken bulmuştum. Her yeri yara, kan içerisindeydi. Herkesten korkuyordu, günlerce ona pansuman yaptım. Sonra iyileşti ve o zamandan beri benimle"
Eda, Sirius'a çok üzülmüştü ama Serkan'ın bu hareketine karşı gözleri parlar bir şekilde ona bakıyordu.
"Çok şanslı, karşısına senin gibi iyi kalpli birisi çıktığı için"
"Ben de çok şanslıyım. O benim tek arkadaşım"
Eda kafasını Serkan'ın omzuna koydu.
"Ben de varım amaa" dedi.
"Evet, doğru" gülümsedi Serkan. "Sen de varsın"
"O zaman üçümüz arkadaş olalım biz, olur mu?"
"Olur, Sirius ilk defa birine böyle davrandı"
"Sevdi bence beni"
"İkimizde sevdik"
Ortama bir sessizlik yayılmıştı. Eda, başını Serkan'ın omzundan kaldırmadan ona doğru döndü. Göz göze sanki kitlenmişler duruyorlardı, ikisinin de gözleri ışıldıyordu. Bir süre hiçbir şey demeden öylece durmuşlardı. Bu aslında bir kaç saniyeydi ancak her ikisine de uzun saatler gibi gelmişti, kendilerini o ana kitlemek istiyorlardı. Eda kafasını yine önüne çevirdi ve Serkan'da omzunda yatan Eda'nın saçlarını düzeltip başına ufak bir öpücük kondurmuştu. Yapmamak için kendini zorlamıştı ama engel olamamıştı. Eda, karnında kelebekler uçuşuyormuş gibi hissediyordu. Serkan da öyle... Bir süre daha sessiz durduktan sonra Serkan saatine baktı yavaşça. Eda söze girdi;
"Geç olmuştur, evlere dönelim en iyisi. Sonra yine sohbet ederiz üçümüz"
"Olur çok sevinirim, unutmam ama. Malum üçümüz varız sadece"
"Ben de unutmam ki"
Serkan gülümsedi. Eda'nın evine doğru yürümeye başladılar. Evin önüne geldiklerinde bir iki saniyelik Serkan, Eda'yı ezberlercesine baktı.
"Çok güzel oldu böyle dolaşmak, sohbet falan... Teşekkürler"
"Bence de, yaparız bir daha istersen"
"Çok sevinirim. İyi geceler Serkan Bolat"
"İyi geceler Eda Yıldız"Eda eve girdikten sonra Serkan da arabasına binip evine gitti. Bir süre sonra ikisi de yatmış parktaki anları düşüne düşüne uyuya kalmışlardı.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
risroin
FanfictionRisroin; Rising - Drowning - "Hayatımda olman ne büyük şans" "Öyle mi?"