Risroin | 7

163 8 0
                                    

Sabah olduğunda ilk uyanan Serkan'dı. Büyülenmiş bir şekilde Eda'yı izliyordu ve nazikçe Eda'nın yüzünü okşadı. Az sonra Eda da uyandı.
"Günaydın"
"Günaydıın"
"Kahvaltı hazırlayacağım gel birazdan"
"Beraber hazırlayalım"
"Fark etmez, yeni uyandın diye dedim"
"Yüzümü yıkayayım geliyorum da benim duş almam lazım"
"Ben getiririm sana temiz havlu şimdi gir sen çıkınca yardım edersin"
"Tamamm"

Eda, duşa girdi. Çıkıp giyindikten sonra dışarı Serkan'ın yanına gitti. Çıkar çıkmaz koşar adımlarla Serkan'ın boynuna sarıldı. Serkan, Eda'nın kokusunu içine çekip sıkıca sarıldı ona.
"Hazırladım ben, sadece şu tabakları koyalım"
"Tamaam, Serkan dışarıda yiyeliim hava çok güzel"
"O zaman şu masaya koyalım her şeyi"
"Ayneen"
Masayı hazırladıktan sonra yemeye geçtiler. Serkan masanın kısa, Eda ise uzun kısmındaydı.
Bir yandan birbirlerine yediriyor, sohbet ediyor, gülüşüyor ve öpüşüyorlardı. Kahvaltılarını güzelce ettikten sonra beraber masayı topladılar.
"Eda, saat kaç"
"11'i buçuk geçiyo"
"Geç olmuş"
"Yoo değiil"
"Sana göre değil"
"Allah Allah"
"Allah Allah"
Birbirlerine iyice yakınlaşmış, tatlılık ediyorlardı. Serkan, Eda'yı kendine çekip sıkıca sarılıp, kokusunu içine çekti. Aynı şekilde Eda'da ona sıkıca sarılmış ve kokusunu içine çekmişti. Sarılmalarını bozmadan uzunca öptüler birbirlerini.
"Çıkalım hadi, beraber vakit geçirelim"
"Emin misin"
"Eda. Tabii ki"
Eda gülümseyince Serkan da gülümsedi. Ardından el ele tutuşup çıktılar.
"Ee ne yapacağız şimdi?"
"Bilmem, sinemaya mı gitsek?"
"Sinema? Öyle herkesle"
"Nesi varmış? Gayet güzel"
"Peki gidelim bakalım"
"Ama benim önce eve gitmem lazım ve sinema akşam daha güzel olur öncesinde yapacak bir şeyler bulmamız gerekiyor"
"Peki. O zaman ben de seninle eve geleyim ki düşünürüz"
"Hayır, halama hemen şimdi anlatamam"
"O zaman odanda gizlice otururuz biz de"
"Aynen Serkan dolabıma falan da saklanırsın tam olur"
"Yok ya söyleriz sevgiliyiz diye"
"Delisin ya"
"Hadi hadi. Gidelim"
İkiside arabalarına binip Eda'nın evine doğru yol aldı. Geldiklerinde arabaları park edip indiler.
"Ben önden evi yoklayacağım işaret verdiğimde gireceksin tamam mı?"
"Ne diyorsun Eda, gizli operasyon mu yapıyoruz"
"Ya Serkan! Ne diyorsam onu yap iştee"
"Ajan gibiyiz. Ne gerek var bu kadar saklanmaya konuşalım gitsin"
"Serkan, söyleyeceğim söz"
"Peki Eda"
Eda, iç çekip ilerledi halasının bahçede olduğunu fark edince sessizce kapıyı açıp hızlıca içeri soktu Serkan'ı ardından kendisi girdi. Sessizce yukarı çıktılar.
"Ajan gibiyiz"
"Geldik. Odam burası"
Serkan içeri girip odayı incelemeye başladı.
"Güzelmiş"
"Hıhı, otursana"
Serkan, yatağın kenarına oturdu. Ardından yatağın yanında duran tabloyu gördü. Tabloyu işaret etti.
"Çok güzel bir tablo"
"Evet, benimde çok hoşuma gidiyor. O yüzden buraya koydum"
"Nereden aldın?"
"Tuvali mi? Bilmiyorum halamdan istemiştim"
"Sen mi çizdin?"
"Evet, beğenmene sevindim"
"Çizim yaptığını bilmiyordum. Başka var mı"
"Var, arada çiziyorum öyle. Ruhuma iyi geliyor"
"Gösterebilir misin? Sakıncası yoksa"
Eda, kalkıp masasından bir kaç defter getirdi.
"Bunlar da bazıları"
Serkan, bütün çizimleri dikkatlice inceledi.
"Çok yeteneklisin"
"Teşekkür ederim"
Serkan, defterleri masanın üstüne geri bırakıp sandalyesinde oturan Eda'yı elinden tutup kaldırdı ve ellerini beline sardı.
"Seni çok seviyorum"
"Ben de seni. Eda, halanla ne zaman konuşacaksın"
"Bilmiyorum, söz en yakın zamanda konuşacağım"
"Peki, ne yapmak istersin şimdi"
"Bilmem, düşünelim"
O sırada Serkan'ın gözü balkona erişti.
"Balkonunu güzel düzenlemişsin"
"Açık hava çok iyi geliyor, huzurlu bir yer. Öyle içimden geldi. Geçsene oraya kahve yapıp geleyim ben de"
"Olur"
"Geliyorum hemeen"
Serkan, balkona çıkıp manzarayı ve etrafı inceledi. Eda balkonunu sevdiğinden bahsetmişti, anlıyordu şimdi neden sevdiğini. Gerçekten de güzel bir yerdi.
Eda, aşağı inip kahve yapmaya başladı. O sırada halası yanına geldi.
"Aşkıım, ne ara geldin sen"
"Yeni geldim daha"
"Kızlar mı yanında niye iki kupa çıkardın"
"Hıhı, onlar"
"Çağırsana ya ben de göreyim iki laflayalım"
"Yok! Olmaz! Görme"
"A aa kızım ne oluyor. Ne yapıyorsunuz siz orada"
"Özel, arkadaş arasında"
"Saçmalama Eda, siz benden bir şey saklamazsınız"
"Halaa, sonra konuşursunuz ben çıkıyorum ve sen peşimden gelmiyorsun"
diyip kahveleri alıp hızlıca yukarı çıktı Eda. Odasına girdiğinde derin bir nefes aldı.
"Eda, iyi misin? Noldu?"
"İyiyim, halamla karşılaştık"
"Ve?"
"Ve niye iki kupa var diye beni sorguya çekti sonra kızlardan biri var sandı ve sohbet etmek istedi"
"Hahahah, ciddi misin"
"Ya! Serkan gülme. Gelirse ne diyeceğim"
"Ne diyeceksin, tanıştıracaksın bizi"
"Niye saklamaya çalıştın diyince ne diyeceğim? Eve erkek attım hala mı?"
"Ahahah, yoo ben kendi istediğimle geldim. Söylerim ona da, merak etme sen"
"Ay çok komiksin Serkan ya. Çok rahatsın"
"Asıl sen niye rahat değilsin bence onu düşünelim Eda. Hadi gel kahvelerimizi içelim"
Eda, elindeki kupalardan birini Serkan'a uzatıp balkona çıktı. Ardından Serkan da geldi ve karşısına oturdu. İkisi de kahveden bir yudum aldı.
"Eline sağlık bebeğim"
"Afiyet olsun"
Yaklaşık 1 saat öylece sohbet ettiler.
"Sıkıldım ben, dışarı çıkalım bir şey yapalım"
"Ne yapalım bebeğim"
"Bana gitar çal, ben de seni izleyeyim"
"Hayır Eda. Başka bir şey bul"
"Yaa neden?"
Eda, tatlı bir yüz ifadesi yapıp konuşmaya devam etti.
"Lütfen, lütfen, lütfen, lütfeeen. Kıracak mısın benii"
"Bakma bana öyle"
Eda, Serkan'ın dibine girip tatlı tatlı bakmaya başladı.
"Ben neden sana karşı koyamıyorum? Tamam gidelim"
"Yeeyy"
Eda kupaları alıp hızlıca aşağı inip mutfağa bıraktı. Montlarını ve Eda'nın çantasını alıp çıktılar.
"İki arabaya gerek yok gel benimkine"
"Tamamm"
Serkan'ın arabasına binip öncedende gittikleri o yere doğru yol aldılar. Bu aradan geçen üç ay içerinde bir iddia sonucu Serkan, Eda'ya gitar çalmıştı. O yüzden Eda biliyordu ve bir daha çalmasını istiyordu. Sonunda geldiklerinde içeri girdiler. Karşılıklı sandalyelere oturdular. Serkan gitarını aldı ve çalmaya başladı. Bir kaç dakika çaldıktan sonra durdu. Eda çenesini eline yaslamış Serkan'ı izliyordu.
"Çok güzel çalıyorsun"
"Bu kadar yeterli bence, hadi gidelim"
"Yaa! Çok inatçısın. Neyse seni zorlamayacağım, hadi gidelim"
Arabaya bindiklerinde Serkan direkt sürmeye başladı.
"Nereye gidiyoruz"
"Acıkmadın mı? Yemek yiyelim. Akşam oldu"
"Aa doğru, acıktım. Yiyelim tabii ki"
Restoranta geldiklerinde cam kenarında güzel manzarası olan bir yere geçtiler. Buraya daha yeni yeni tanışırkende gelmişlerdi. Serkan manzaraya baktı.
"Gerçektende değişiyormuş"
"Dedim ben sana"
Gülümsediler. Az sonra siparişlerini verdiler, yemeklerini yerken Serkan hiç konuşmuyordu.
"Serkan hep böyle robot gibi mi duracaksın sen?"
"Nasıl yani?"
"İnsanlar yemek yerken, bir şeyler içerken falan sohbet eder. Tıp oynuyorsun sanki"
"Ne sohbet edilir ki?"
"Öyle, her şeyden"
"Hmm, deneyelim. Eda *** projesinin çizimlerini bitirecektin, bittiler mi?"
"Yaa Serkan! İş olmaz. Bitti ayrıca gösteririm"
"Geçelim sizden göster"
"Pazartesi! İş dışında iş konuşma ayrıca, başka şeyler bul"
"Dolar çok arttı, inşaat malzemelerine de baya yansıyor. Sinir bozucu, peyzaja da o kadar yansıyor mu?"
"Serkan bu da iş"
"Proje sormadım ki"
"İşle alakalı bir kelime daha edersen giderim"
"Tamam tamam, sen konuş o zaman"
"Kitap okumayı sever misin"
"Severim, neden?"
"Ne demek neden? Sohbet ediyoruz işte"
"Peki, sen genelde ne tarz kitaplar okursun?"
"Klasikler, seriler, romanlar falan"
"Ben de klasikleri okumayı severim ve bilgilendirici kitapları"
"Neyle alakalı mesela"
"Bilmem sanırım işle alakalı, yıldızlarla alakalı, sanat ve kültürel şeylerle alakalı"
"Hmm, iyimiş. Ben mitoloji, astroloji hakkında kitaplar okumayı seviyorum ve sanatla alakalı. Mimarlıkla alakalı da okuyorum"
"Güzelmiş"
"Serkan"
"Efendim"
"Şimdi bana çocukken rezil olduğun bir anını anlat"
"Yok ki"
"Ne demek yok Serkan"
"Aa var sanırım. Bir keresinde aile arkadaşlarımız gelmişti sanırım 13 yaşındaydım. Karışık bir matematik problemi vardı onu çözdüm ancak bir sayısını yanlıştı bir fazla olması gerekiyordu"
"Rezil anın bu mu?"
"Evet, çok utanmıştım"
"Ben bir keresinde bir tane çocuk vardı benden biraz büyüktü. Salıncakta yer vermemişti kaç kere rica etmeme rağmen. Sonra dövmüşüm çocuğu. Büyüyünce söylediklerinde utanmıştım"
"Deli misin Eda niye dövüyorsun çocuğu"
"Ne bileyim ben beni aaa, üstüme gelme bak seni de döverim"
"Ringe mi davet ediyorsunuz yoksa Eda hanım?"
"Nasıl anlamak isterseniz Serkan bey. Bana uyar"
"En yakın zamanda o zaman"
"Tamamdır, dediğim gibi bana uyar"
...

risroinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin