Risroin | 13

121 10 0
                                    

Eda uyandığında Serkan'ı yanında görememişti. Şaşırmamıştı çünkü biliyordu ki Serkan erkenden kalkan, spor yapan ve kahvesini alıp işe koyulan bir adamdı. Bahçe de olabileceğini düşünerek üstüne kot şortunu ve Serkan'ın gömleğini geçirip iliklemeden dışarı çıktı. Serkan'ı bulup sarılmak için dışarı çıktığı anla, Serkan'a sarılan bir kadın olduğunu gördüğü an aynıydı. Eda kendisini belli etmeden içeri döndü üstünü değiştirdi ve eşyalarını toparladı. Bunları ışık hızıyla metafor yapılacak kadar hızlı yapmıştı. Dışarı döndüğünde kadın hala Serkan'a sarılıyordu. Eda hiçbir şey demeden gidecekken Serkan onu gördü. Kadını kendisinden uzaklaştırdığı an, Eda kim olduğunu da anlamıştı. Selin.
"Günaydın güzelim"
Eda hiçbir şey demeden derin bir nefes aldı ve gözlerini devirdi. Bir kaç saniye Serkan'a baktıktan sonra arkasını dönüp yürümeye başladı.
"Eda? Eda nereye?"
Eda yoluna devam ediyordu. Serkan hızlı adımlarla Eda'ya yetişti. Elini tutarak durdurdu.
"Eda nereye gidiyorsun?"
"Selin bur- Of! Serkan... Neyse ya konuşmak istemiyorum"
"Eda, sakin olur musun lütfen. Selin'le aramda bir şey yok"
"Dışarı geldim, içeri eşyalarımı almaya gittim ve üstümü giyindim hala sana sarılıyord-"
"Eda yanlış-"
"Serkan. Kıskanç birisi değilim ve arkadaşınla sarılmana bir şey diyecek biri de değilim. Ama bu kadın senin eski sevgilin değil mi? Bu kadar yakın olunca ne düşüneyim. Belki hala onu seviyor olabilirsin"
"Eda. Saçmalama lütfen bebeğim. Ben hiçbir zaman Selin'i sevmedim. Hayatımda sadece bir kez birini sevdim, aşık oldum. O da sensin"
"Kafamı karıştırıyorsun Serkan. Bu ilişki doğru mu değil mi hiç bilmiyorum"
"Kafanın karışmasında haklısın ama ben seni seviyorum. Selin geldi, haber vermeden. Ailesiyle alakalı bir şey olmuş, kiminle paylaşacağını bilememiş. Anlayış göstermek zorundaydım"
"Tabii ki anlayış göstermen normal ve olması gereken ama sonuçta eski sevgilin ve ne düşünmem gerektiğini bilemedim Serkan"
Serkan, Eda'nın ellerini tuttu ve öptü. Ellerini bırakmadan konuşmaya devam etti:
"Kafan karıştığı için özür dilerim Eda. Bence çözdük, gel hadi"
"Serkan."
"Efendim sevgilim"
"Hala Selin'e karşı-"
"Eda. Sana karşı bir şeyler hissediyorum başkasına karşı değil. Kafandan çıkar bu düşünceleri. Anlaştık mı?"
"Anlaştık"
"Gel hadi"
Serkan, Eda'nın beline sarılmıştı ve Eda da, Serkan'a sarılıyordu. Beraber içeri geçtiler. Mutfağın orada duran Selin onları görünce gözünü devirip
"Demek Eda hanımın kıskançlık krizlerini çözebildiniz" dedi.
Eda gözlerini devirdi ve yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi.
"Yaa, di mi? Ne mutlu bize"
"Kıskançlık krizi değil Selin. Küçük bir kafa karışıklığı"
"Ne kadar güzel. Ben gideyim artık. İyi günler size"
Serkan, iyi günler der gibi başını sallamıştı Eda ise hala ruhsuz ve göz deviren ifadesinde kalmıştı.
"Kahvaltı hazırladım bize. Eşyalarını bırak içeri gel hadi"
"Hıhı"
Eda, içeri dönüp eşyalarını bıraktı ve telefonuyla geri döndü. Serkan çoktan masayı hazırlamıştı.
"Acıktın mı"
"Eh"
"Acıktım ben"
"Yeseydin Serkan"
"Uyanmanı bekledim"
"Gerek yoktu, yeseydin"
"Bir şey olmaz. Beklerim ben bebeğimi"
Kahvaltılarını etmeye başlamışlardı. Genel olarak çok sessiz geçmişti. Duyulan tek ses bardak, çatal tıkırtılarıydı. Eda bütün kahvaltı boyunca telefonundan gözünü ayırmamıştı. Serkan, Eda'yı öpmeye, sohbet etmeye çalışıyor
ama Eda tarafından durduruluyordu ya da başarısız oluyordu. Serkan, Eda'nın ondan sıkılmaya başladığını düşünüyor ve üzülüyordu. Ama az önceki yaşananlardan dolayı soğuk davrandığını ve yakında düzeleceğini yine ona aşık, ışıl ışıl ve mutlu sevgilisinin döneceği düşüncesine daha çok bağlanmıştı. Her ne kadar "Sıkıldı mı?" düşüncesini beyninden atamasa da... Kahvaltıları bittiğinde beraber masayı toparladılar. Eda'nın yine ağzından bir kaç kelime hariç bir şey çıkmamıştı. Oturmak için salona geçtiklerinde Serkan kolunu Eda'nın arkasından atmış ve elini tutmayı istemişti ama Eda yine telefonu ile ilgileniyordu. Serkan sevgilisiyle yakınlaşmaya çalıştıkca, öpmeye çalıştıkca veya konuşmaya çalıştıkca Eda onu geçiştiriyordu. Saatlardir olan bu durumdan ötürü Serkan'ın canı sıkılmıştı.
"Eda telefonunu bırakmayı düşünüyor musun. Biraz benimle ilgilensen mi mesela?"
"Birazdaan"
Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra Serkan:
"Ne yapalım bugün, beraber vakit geçirelim. Baş başa"
"Cık, olmaz"
"Bugün beraber vakit geçireceğiz sanıyordum"
"İptal oldu işte"
"Sebep?"
"İşim var"
"Hayır, yok Eda"
"Öyle iş değil. Kızlarla buluşacağım"
"Daha sonraya erteleyemez misin bunu"
"Ama anlaştık"
"Benimle de anlaşmıştın Eda. Bu kadar kolay iptal edebildiğin biri miyim ben?"
"Ne alakası var şimdi Serkan?"
"Bilmem. Saatlerdir tek bir kelimeyi zar zor etmen, telefonundan kafanı kaldırmaman, sohbet etmeye çalışmalarımı görmezden gelmen, sarılmaya, elini tutmaya veya öpmeye çalışırken uzaklaştırman"
"Fazla mı duygusalsın bugün?"
"Aşık olduğum kadının beni görmezden gelmesi ve kendisinden uzaklaştırması garip geldi bana biraz Eda kusura bakmayacaksan"
"Serkan-"
"Eda sıkıldın mı benden?"
"Ne?"
"Sıkıldın mı benden? Evet Eda belki eğlenmeyi bilmiyorum, sıkıcıyım senin için, komik değilim ama seni seviyorum. Elimden geldiğince de eğlenceli olmaya çalışıyorum"
"Neden sıkılayım? Saçmalıyorsun Serkan"
"Umarım öyledir"
"Akşam görüşürüz, uğramaya çalışırım Serkan. Çıkmam lazım şimdi"
"Peki Eda"
Eda çantasını alıp kalktı ve salonun dışına ilerledi. Serkan da ona kapıya kadar eşlik etti.
"Haberleşiriiz"
"Tamam Eda"
Eda hızlıca, Serkan'ın yanağına bir öpücük kondurdu ve gitti.
...

risroinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin