Cuma günü akşam saatleriydi güzel bir Mart günüydü. Eda çok yakın arkadaşı olan İklim'in sevgilisi için düzenlediği partiye katılmaya söz vermişti bu nedenle hazırlanmaktaydı. Sade siyah askı kollu ve güzel bir yırtmacı olan bir elbise, siyah zarif topuklular, siyah çanta ve bir deri ceket tercih etmişti. Bir kaç sade takı taktı, makyaj ve saç işini de tamamladıktan sonra taksiye binip kutlayacakları kafeyle barın karışımı gibi olan mekana doğru yola çıktı.
Serkan, yakın arkadaşı olan Bora'nın doğum günü partisine gitmek için söz vermişti. Saatin yaklaştığını fark edince kısa bir duş aldı haki renkte bir gömlek ve kot pantolon giyip saatini takıp, parfümünü sıktı ve az sonra mekana doğru yola çıktı.
Eda, mekana vardığında onu karşılayan İklim'di bir kaç haftadır görüşemiyorlardı, bu nedenle özlem gideriyor sarılıyordu. Yanlarına çok geçmeden Bora geldi.
"Eda hoş geldin, görüşmeyeli baya olmuştu. Nasılsın?"
"İyiyim Bora, teşekkür ederim. Sen nasılsın?"
"İyiyim ne olsun, görüyorsun işte doğum günü hikayeleri klasik"
Üçü gülüştüler.
"Bu arada unutmuş gibi oldu doğum günün kutlu olsun, nice yaşlara" dedi ve sarıldı.
"Teşekkür ederim"
"Çok zamanım yoktu o yüzden en sevdiğin parfümden kapayım dedim"
"Lafı mı olur düşünmen yeterli, zaten dediğin gibi en sevdiğim!"
"Sevindim öyleyse"
Onlar konuşur gülüşürken içeri Serkan girdi. Haliyle her ikisinden de tepki yok, çünkü tanışıklıkları yoktu.
"Aa Serkan, durun kızlar Serkan'ı alayım geleyim"
Bora, gidip Serkan ile tokalaştı ardından onunla beraber Eda ve İklim'in yanına döndü.
"İklim sen zaten tanıyorsun sevgilim. Serkan'ı tanıştırmıştım seninle"
"Evet hatırlıyorum"
"Heh, Eda'yla tanıştırayım sizi. Eda Yıldız, İklim'in en yakın arkadaşı. Benim de çok yakın arkadaşım olur. Bu yakışıklı beyefendi ise-"
Serkan sırıttı ve yapma der gibi Bora'yı sarstı.
"Nee, öylesin ama. Her neyse bu da Serkan Bolat. O da benim en yakın arkadaşım yani iyi geçinseniz iyi olur çünkü ne zaman en yakın arkadaşınızla vakit geçirmek isteseniz sevgilisinden dolayı diğeriniz de orada olacak"
"Çok karışık anlattın Bora, ama anlamışlardır herhalde"
İkisi de anladık diyip gülüştüler.
"Biz diğer misafirlere de bakalım biraz siz de tanışın"
Tamam der gibi kafasını salladı Serkan, Eda ise anksiyetesi yüzünden yeni insanlar konusunda pek iyi değildi ve kaş gözle İklim'e yalvarıyordu ancak İklim çoktan gitmişti. Kafasını çevirdikten sonra Eda'nın çırpınışlarını gören Serkan gülümsedi.
"Yeni insanlar konusunda utangaçsın sanırım biraz"
"Evet, maalesef"
"Zor olmalı"
"Hem de çok, bir mimar olarak onlarca iş arkadaşı, iş ortakları falan... Zor baya"
"Mimar olduğunu bilmiyordum, ben de mimarım"
"Aa ne güzel duymuşumdur belki ama böyle sesli ortamlarda bir tık sersemliyorum aklıma gelmedi belki de"
"Art Life Mimarlık diyerek deneyeyim şansımı, tanırsın belki"
"Evet, evet. Anladım şimdi, Pırıl'ın çalıştığı yer"
"A Pırıl'ı tanıyor musun, nereden"
"Ortak arkadaşlar sayesinde tanışmıştık"
"Ne güzel, biz de üniversiteden tanışıyoruz"
"Siz de o okulda okudunuz demek, güzel bir okul, ne güzel"
"Evet, güzel bir okul, güzel zamanlardı. Siz nerede okudunuz"
"İtalya'da okuyordum ben"
"Okuyordum derken? Yarıda mı kaldı"
"Maalesef"
"Özel değilse neden yarım bırakmak zorunda kaldınız?"
"Açıkcası ben bursla kabul edilmiştim o okula, son senemdi ve birincilik ile bitiriyordum tabii bursum kesilmeseydi"
"Kim burs veriyordu, neden kesmişler ki hayatımda daha saçma bir şey duymadım aniden ver, kes"
"Siz kestiniz"
"Anlamadım?"
"Sizin şirketiniz burs veriyordu, siz kestiniz. Pırıl'la da öyle tanışmıştık. Söylemiştir sanıyordum hiç konuşmadı mı sizinle"
"Hayır, haberim yoktu. Bilgim dışında gerçekleşmiş asla yapacağım bir hareket değil"
"Nasıl sizin bilginiz dışında gerçekleşiyor gerçekten hiç anlayabilmiş değilim açık konuşmam gerekirse"
"Eda hanım, inanın gerçekten bilgim dışında. Asla burs kesmek yapacağım bir şey değil. Numaranızı alabilir miyim ilgilenip çözmek isterim bu işi"
"Numaramın ne alakası var bu işle?"
"Düzeltince size haber verebileyim ve bursunuzu geri verelim diye"
"Düzeltin, çünkü bir çok kişinin bursu kesildi ancak ben bursu geri istemiyorum"
"Neden?"
"Bir daha böyle bir şey yaşanmasın diye"
"Bilgim dışındaydı, emin olun yaşanmayacak"
"Şirketinizde belli ki bilginiz dışında bir şeyler gelişebiliyor Serkan bey. Burstan sonra bununla ilgilenin bana kalırsa, benim bursumla değil"
"Neden bu kadar inat yaptın anlamadım gerçekten"
"İnatla alakası yok, daha dikkatli davranmaya çalışıyorum"
"Wow, gerçekten epey inatçı bir insanmışsın. Umarım Bora'nın dediği kadar görüşmek zorunda kalmayız!"
"Umarım!"
"Bak ne biliyor musun? Ben şimdi bu sorun ile ilgilenmeye gidiyorum, hatta sen de gel ki hallolduğunu ve bir daha olmayacağını gör"
"Bursu istemediğimi söyledim"
"İstesen de istemesen de yeterince gömdün düzeldiğini görmeni isterim"
"Çok uzun sürmeyecekse, gelebilirim"
"Harika, buyurun arabam az ileride"
Beraber Serkan'ın arabasına bindikten sonra Art Life'a geldiler. Geldiklerinde hala mesai yapan üç beş kişi vardı. Bunlardan biri de Pırıl'dı. Beraber Pırıl'ın yanına gittiler.
"Aa Eda, Serkan! Siz nereden tanışıyorsunuz ya"
"Ortak arkadaşlarımızdan dolayı"
"Evet, ama konumuz bu değil Pırıl. Burslar kesilmiş? Bana hiç kimse neden bir şey söylemiyor"
"O konu, şöyle ben gittim ve yetkilimize ne diyerek kestirdiğini sordum o da gereksiz harcamaların kısılması gerektiğini söylediğini söyledi. Ben de bir şey diyemedim malum kızgın bir insansın. Sana yaklaşmaya bile korkuyorum arada, Eda'yı korkutmadan nasıl getirdin acaba"
"Gereksiz harcamadan kastığım gereksiz harcamalar. Aklınıza ne geliyor gereksiz dediğimde"
"Erdem'in tonlarca gereksiz şeyleri? Gereksiz derece de pahalı ve kötü eşyalar, keyif için alınan şeyler"
"Evet Pırıl evet! Benim söylediğim de buydu, detay vermedim çünkü açık bir şey. En azından bursların içine konulmaması gerektiği açık. Konuş derhal burslar geri verilsin"
"Ben hariç, ben geri istemiyorum!"
"Eda, çok inatçı davranıyorsun"
"Davranmıyorum Serkan, istemiyorum o kadar! Asıl inatçı davranan sensin"
"Bunu odamda özel konuşabilir miyiz"
"Ne gerek var"
"Ofisin ortasında gereğinden fazla sesini yükselterek inatlandığından olabilir mi?"
"Peki"
"Yukarıda, buyur"
Serkan'ın odasına çıktılar ve sertçe kapıyı çarptılar.
"İstemiyorum! Bu kadar net, sen neden taktın"
"Burs vermek önemli bir şey Eda. Bundan vazgeçmene ve o kadar başarılı devam ederken yarıda bırakmana da anlam veremiyorum!"
"Bu seni ilgilendirmiyor Serkan Bolat!"
"Sonra pişman olabileceğin kararlar veriyorsun Eda, daha sağlıklı düşün"
"Ben kararımdan eminim"
"Peki Eda öyle olsun! Yardım etmek istedim ama bunu son derece inatçılıkla geri çeviriyorsun"
"Teşekkür ederim ama kararlıyım dediğim gibi"
"Ne yapacaksın peki eksik bir yılınla beraber"
"Bilmiyorum, halama yardım eder dururum böyle"
"Eda, sakince konuşmak gerekirse şöyle ki her ne kadar yetenekli olsan bile o diploma olmadan seni işe almazlar, en azından iyi yerler almaz, zar zor iş bulursun"
"Bilgi için teşekkürler, farkındayım ama kararlıyım"
"Peki sen bilirsin bu durumda benim elimden bir şey gelmiyor, kabul edersen bir şey hariç"
"Etmeyeceğimi söyledim"
"Yavaş gel, ne olduğunu söylemedim"
"Aynısı sanmıştım" dedi ve güldü Eda. Ardından Serkan "Hayır" diye ekleyip gülerek koltuğa geçti ve Eda'ya oturması için işaret yaptı. Eda da oturunca konuşmaya başladı Serkan;
"Peyzaj mimarımız olarak işe alabilirim belki seni zaten açığımız var hem diploma önemli tabii ki ama yetenek ve bilgi daha önemli. Onca kişi arasından birincilikle mezun oluyorsan demek ki bir şeyler var diye düşünüyorum ama kabul edeceksen yine de bir kaç çizimini görsem, çizerkende görsem çok güzel olur."
"Hmm, açıkcası şirketiniz başarılı ve çalışmak isteyebileceğim bir şirket. Bu olabilir, düşünmem gerek biraz"
"Peki düşünmen için 3 günün olsun, eğer kabul etmek istersen bir kaç çizimini göreyim, çizerkende göreyim dediğim gibi"
"Peki" dedi. Çantasını alıp kalktı.
"Peki, numaranı şimdi alabilir miyim? Kararını öğrenmek için, ki çalışırsak daha sonra da haberleşmek için ihtiyacımız olacak"
Gülüştüler.
"Evet alabilirsin."
Eda, numarasını söyledi ve Serkan kaydetti.
Ardından aşağı inerken akıllarına İklim ve Bora geldi.
"Ayy İklim ve Bora'yı biz tamamen unuttuk!"
"Hiç farkında değiliz, iyi mi"
Gülüştüler. Bu sırada ofisin çoğunluğu zaten mesaideydi ve onları izliyordu. Serkan'ın ciddi anlamda ilk defa güldüğünü gören herkes şoktaydı.
"Ee ne yapalım o halde dönelim mi?"
"Ben pek hoşlanmıyorum açıkcası o tarz ortamlardan, yanlış hatırlamıyorsam sen de hoşlanmıyordun. Dönmesek de olur sanki"
"Evet aslında çok iyi olur, daralıyorum çünkü"
"Ben de, ben de"
"O zaman ben eve gideyim 3 gün sonra haberleşiriz"
"Tamam, sevinirim"
Ofisten çıktıklarında;
"Taksi bulmak zor olabilir evine ben bırakayım seni, zaten buraya sürükleyende bendim"
"Yok, yolunu değiştirmeyeyim"
"Nereden biliyorsun değiştireceğini, belki yol üstü"
"Hiç sanmıyorum"
"Olsun, sakıncası yok benim için. Bırakayım hadi"
"Peki öyle olsun bu seferlik"
Serkan hafifçe gülümsedi. Tekrar arabaya bindiklerinde Eda yolu tarif etti. Yol boyunca sessizdiler, sonunda vardılar. Eda arabadan indi ve;
"Teşekkür ederim Serkan bolat, garip bir gece oldu"
"Ben de teşekkür ederim Eda Yıldız. Garipti ama sevdim"
"İyi geceler"
"Sana da"
Eda ilerleyip kapıyı açtı ve ondan sonra Serkan gitti. Eda'yı kapıda karşılayan halasıydı.
"Aa hala uyumadın mı sen saat 11.00 olmak üzere"
"Seni bekliyordum Eda"
"İklim'in Bora için düzenlediği partideydim hala biliyorsun"
"Evet ama seni bir kaç kez aradım ve açmadın"
"Duymamışım, özür dilerim"
"Kim bıraktı seni buraya, taksi değildi sanki"
"Bir arkadaşım hala aa ne kadar abarttın, yorgunum odamdayım ben"
diyip yukarı fırladı Eda. Arkasından halası ise;
"Yine bir şeyler dönüyor ama hadi bakalım, ahh Eda" diye sızlandı.Sonunda eve varmış olan Serkan üstünü rahat bir eşofman takımı ile değiştirdikten sonra bir kahve alıp bahçesine yıldızları izlemek üzere çıktı. Hayatına yeni bir Yıldız daha eklendiği geldi aklına birden. Gerçi yol boyunca da eve geldiği andan beri de hiç çıkmamıştı. Garip bir şekilde sinirleriyle oynuyor ama sakin kalmasını sağlıyordu o kadın. Ne olduğunu anlamamıştı, anlamaya da çalışmıyordu çünkü bir şey olduğunu düşünmüyordu. Daha yeni tanışmışlardı ve Serkan'ın derinlerinde bir yer şuanda dahil sürekli o kadını görmek istiyor o üç günün bitimini iple çekiyor ve kabul etmesini umuyordu. Tabii ki farkında değildi ve uzun bir sürede olmayacaktı. Biraz daha bahçede durduktan sonra uyumak için içeri geçti.
Eda ise üstünü değişmiş pijamalarını giyip kendini yatağa atmıştı. O da Serkan'ı düşünüyor ama neden düşündüğünü anlayamıyordu. Üç günün bitimini iple çekiyordu ve kabul edip sıkça onu görmek istiyordu. Ancak o da farkında değildi. Biraz hava almak için balkona çıktı, yıldızları izledi ve içeri geçip uykuya daldı.
- Hemen yeni kitabı fark edip ilgilenmeye başladınız, kocaman öpücükler hepinize 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
risroin
FanfictionRisroin; Rising - Drowning - "Hayatımda olman ne büyük şans" "Öyle mi?"