Az sonra Seyfi elinde market poşetleriyle geldi. Bunu gören Serkan dışarı çıktı ve Seyfi'ye teşekkür etti. Eda lavaboda olduğu için daha sonradan Serkan'ın yanına geldi ve beraber yemekleri hazırlamaya başladılar. Bazen sarılarak, bazen öpüşerek, bazen de dans ederek yemekleri pişirdiler. Masayı hazırlayıp yemeye başladılar. Çok geçmeden topuk tıkırtıları duyulmaya başladı.
"Biri mi geliyor sanki?"
"Annem olabilir"
"Annen mi? Ben saklansam mı ya?"
"Saçmalama Eda. Uzun durmaz, gönderirim zaten"
"Beni tanımıyor ki niye sevmiyor anlamıyorum"
"Annem işte, düşünme sen bunları bebeğim"
Onlar böyle konuşurlarken annesi gülerek gelmişti.
"Oğluşum kendisi yemek yapmış beni çağırmamış ne kadar ayıp" dedi ve az sonra Eda'yı görünce yüzündeki gülümseme düştü.
Aydan yanlarına geldi.
"Annen için bir tabak yok mu Serkan?"
"Anne aslında-"
"Seyfii! Bana da bir sunum açar mısın"
Seyfi hemen ona söyleneni yaptı. Aydan da masaya oturmuştu. Ellerini masanın üstüne koyup çenesini, ellerine dayadı.
"Çiçekçi kız değil mi? Sen de buradasın demek"
"Adım Eda, Aydan hanım"
"İlgilenmiyorum"
Serkan, annesinin bu saygısız tavırlarına sinirlenmişti. Serkan'ın yüzünün düştüğünü gören Eda, Serkan'ın elini tuttu ve gülümsedi. Serkan'ın içi Eda'nın gülüşü ve dokunuşu ile ferahlamıştı.
"Ee nasıl tanıştınız, anlatın bakalım"
"Ortak arkadaşlarımız sayesinde"
"Yaa ne güzel. Ama bilmekte fayda var. Arkadaşlar arasında anlaşmazlık çıkıyor. Böyle tanışan çiftler çabuk ayrılıyor. Benden söylemesi"
"Herkes öyle olacak diye bir kural yok anne"
"Yo, yo yanlış anlamayın. Ben sadece söylüyorum"
"Ne kadar düşüncelisiniz Aydan hanım. En iyisi alışıp, akışa bırakmak... Benden söylemesi"
Aydan'ın yüzü düşmüştü. Serkan'sa Eda'nın kendini ezdirmemesi karşısında sevinmişti.
Sessizce yemekleri yediler.
"Makarna ve patatese bayıldım"
"Ben de öyle. Eda yaptı. Elinin bu kadar lezzetli olduğunu bilmiyordum, eline sağlık güzelim"
"Ama tuzlarının oranı iyi değil sanki. Öğrenecek şeylerin var"
"Afiyet olsun, beğenmenize sevindim. Yaparım ben sana arada sevdiysen"
"Eh arada yemekten zarar gelmez"
"Başka şeyler de yaparız Serkan. Yapabildiğim tek yemek bunlar değil"
"Öyle daha iyi olur. Sürekli makarna ve patates yiyemeyiz, çok sağlıksız olur"
"Tamam sevgilim, sakinleş. Yemeyeceksin"
dedi ve güldü Eda.
"Dalga mı geçtin şimdi Serkan'la"
"Hayır, neden geçeyim"
"Güzel, geçme. Ben geçersem fena olur"
"Bazı insanlar bazı şeylerle ilgilenmiyor Aydan hanım. Bilmem tanıdık geldi mi?"
"Ahaha. Çok iyi biliyorum Eda'cığım. Şüphen olmasın"
"Ne tatlı" diyip sahte bir tebessüm yerleştirdi yüzüne Eda.Yemeğin devamı sessizce ilerlemişti. Aydan gittikten sonra masayı toparlayıp bulaşıkları makineye yerleştirdiler.
"Sevgilim ben de artık gideyim. Çok geç oldu"
"Birincisi çok geç olmadı. İkincisi bence ben de kalmalısın bugün"
"Halama ne diyeceğim?"
"Gerçeği söyleyeceksin"
"Sevgilimde kaldığımı mı?"
"Evet"
"Pek iyi karşılayacağını düşünmüyorum"
"Umurumda mı?"
"Serkaan! Çok rahatsın"
"Sen de ol"
"Yaa öyle kolaydı çünkü"
"Eda ben de annemle beraber yaşıyorum ama rahatım. Sen de olabilirsin"
"Serkan siz koskoca köy büyüklüğünde bir bahçenin apayrı yerlerinde yaşıyorsunuz. Biz üst, alt katta yaşıyoruz"
"Olabilir. Bak gördün mü az önce sormadan geldi yanımıza. Benim de annemle yaşamakla alakalı sıkıntılarım var"
"Off ben kime anlatıyorum ki? Ne kadar anlatsam da anlamayacaksın"
"Kal hadi, bir şey demez. Derse de ben çok istedim derim"
"Peki"
İçeri geçtiler.
"Ben sana bir tişört getireyim"
"Tamam"
Az sonra Serkan elinde düz beyaz bir tişörtle döndü.
"Bence bir sonraki gelişinde bir kaç eşyanı getirmelisin. Senin için daha rahat olur"
"Gerek yok bence. Kalacağımı önceden bilsem pijamalarımı falan yanıma alırım da bilmiyorum ki"
"İşte o yüzden"
"Yok. Olmaz öyle"
"Neden"
"Yerleşiyormuş gibi... Bütün hayatını işgal edermiş gibi"
"Eda sen her zaman, her yer de varsın zaten. Sen benim hayatımı işgal edeli çok oldu, bunu dert ediyorsan..."
"Bilemedim"
"Altı üstü bir kaç eşyanı burada bırakacaksın Eda. Merak etme evlenme teklifi etmedim"
"Peki, getiririm bir dahakine"
"Sen daha rahat edersin diye..."
"Uyuyalım mı artık, çok uykum geldi"
"Uyuyalım"
Yatak odasına geçtiler. Eda yatağın kenarında oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Serkan ise içeriye üstünü değiştirmeye gitmişti. Eda'nın yanına döndüğünde konuşmaya başladı:
"Yine mi telefonlasın"
"Ne"
"Her bende kaldığında benimle ilgilenmek yerine telefonla mı ilgileneceksin yani"
"Hayır yaa. Ne alakası var. Hem bence ben telefonu kendi isteğimle bırakayım sen bıraktırma"
"O nedenmiş"
"Sen bıraktırınca farklı şeyler oluyor"
Serkan pis pis sırıtıyordu.
"Komik mi?"
"Çok. Hadi bırak şunu uyuyalım"
Serkan uyuyacağını anlatmak ister gibi yatağa geçip uzanmıştı. Eda telefonu komidine bıraktı ve Serkan'ın göğsüne kafasını koydu. Sarılarak uyudular.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
risroin
FanfictionRisroin; Rising - Drowning - "Hayatımda olman ne büyük şans" "Öyle mi?"