Risroin | 5

173 9 2
                                    

Günler, haftalar ve aylar birbirini kovaladı. Aradan üç ay geçmişti. Serkan ve Eda zaman geçtikçe daha çok beraber vakit geçirmeye başlamış hayatlarının tamamıyla bir parçası haline gelmişlerdi. Açık açık flörtleşiyorlardı ve onlarda bunun farkındaydı. Eda tam ofisten çıkacakken Serkan seslenmişti.

"Eda"
"Efendim"
"Ben de tam yanına geliyordum"
"Niye, bir şey mi oldu"
"Bir şey mi olması gerekiyordu"
"Yoo, sadece bir şey söyleyecekmişsin gibi geldi"
"Evet, Engin'le konuştuk az önce de hep beraber sahile gidelim takılırız falan dediler, sana haber verecektim"
"Sen de gelecek misin"
"Yani, sen gelirsen"
"Tamam, gidelim. Geleceksen..."
"Olur, konumu atarım akşam"
"Tamamdır. Görüşürüzz"
"Görüşürüz Eda Yıldız"

Eda gülümseyerek Serkan'ın yanından ayrılıp arabasına bindi. Eve geldikten sonra halası ile akşam yemeğini yedikten sonra hazırlanmaya başladı. Üstüne bir şort ve crop giymiş sade bir makyaj yapmış ve saçlarını açık bırakmıştı. Az sonra Serkan konumu attı. Eda tam arabasına binmek için dışarı çıktığında arabasına halasına ödünç verdiğini ve halasının yakında dönemeyeceğini hatırladı.

"Off Eda, bravo çok akıllısın"
Eda, Serkan'ı aradı.
"Efendim"
"Serkan, kusura bakmayın ya ben gelemiyorum"
"Neden, bir şey mi oldu? İyi misin?"
"İyiyim, arabamı halama ödünç vermiştim akşam ondan dolayı"
"Tamam, ben alırım seni"
"Gerek yoktu"
"Eda, yoldaydım zaten geliyorum"
"Peki, teşekkürler"
Eda bahçede oturup beklemeye başladı yaklaşık 15 dakika sonra Serkan gelmişti. Eda hemen dışarı çıktı, Serkan arabaya yaslanmış onu bekliyordu.
"Gidelim mi"
"Gidelim"
Eda tam arabaya binecekken Serkan, Eda'yı durdurdu.
"Nolduu"
"Öpücük yok mu?"
Eda gülerek gözlerini devirdi ve Serkan'ın yanağına bir öpücük kondurdu.
"Deli yaa"
"Saol ya Eda"
"Ne demek"
"Binebilirsin şimdi"

Gülüşerek arabaya bindiler, yol boyunca sessizlerdi arkada fon müziği gibi hoş şarkılar çalıyordu, arabanın üstü açıktı Eda dışarıyı izliyor rüzgarın keyfini çıkarıyordu. Serkan'sa, Eda'yı izliyordu. Sahile geldiklerinde kumların arasına arabayı park edip dışarı çıktılar. Kum, sahil kayalıklar ve yolun az gerisinde ağaçler ile büyüleyici bir ortamdı, çoktan hava kararmıştı diğer arkadaşları arabalarına yaslanmış ellerinde bira veya viskilerle sohbet ediyorlardı. Eda ve Serkan'ın geldiklerini görünce;

"Sonunda gelebildiniz"
"Nerede kaldınız abiciğim ya"
"Yoldaydık, geldik işte"
"Hmm anladım, hayırdır siz"
"Ne gibi"
"Beraber geldiniz ya onu diyorum"
"Arabamı halama ödünç verdiğim için Serkan'la geldik"
"Ha bu kadar"
"Evet Engin bu kadar"
"Peki abiciğim, öyle diyorsanız"

Herkes arabalara yaslanmış laflıyor ve içeceklerini yudumluyordu. Eda denizi arkasına almış duruyor, Ceren ve Pırıl'la sohbet ediyordu. Serkan ise arabasına yaslanmış Çağrı ve Engin ile sohbet ediyordu. Arada birbirlerini izliyor, bakışıyorlardı. Az sonra Serkan, Eda'yı yanına çağırdı.

"Edaa, gelsene yanıma"
"Nolduu"
"Birazcıkta benimle sohbet et, olmaz mı"
Eda, Serkan'ın yanına gitti.
"Edeyim bakalım"
Çağrı ve Engin yanlarından uzaklaşmış Ceren ve Pırıl ile sohbet etmeye başlamıştı.
"Bunları da anlamıyorum ya, ben gelince niye gittiler"
"Ben de anlamıyorum, çözemedim şu hallerini"
"Ben de"
Eda, Serkan'ın karşısında ellerini birbirine bağlamış duruyordu ki birden ellerini çözüp yürümeye başladı. Serkan'da peşinden gitti.
"Nereye"
"Sıkıldıım, gel yürüyelimm"
"Yürüyelim bakalım"
Uzunca yürüdükten sonra önlerine bir kaya çıktı.
"Yol bitti, geri dönelim"
"Bitmedi"
"O ne demek şimdi"
"Biz istemediğimiz sürece yol bitmez Eda"
diyip dalgalar gerideyken kayanın öbür tarafına geçti Serkan.
"Gel hadi"
Eda'da aynı şekilde Serkan'ın yanına geçti. Kayalıkların bir kısmı yüksek bir şekilde "L" şekli gibi duruyordu. Serkan denize bakar şekilde Eda'da yan şekilde kayalıklarına yaslandılar. Bir süre öyle sessizce durduktan sonra Serkan düşünmüş ve karar vermişti.
"Biraz konuşabilir miyiz"
"Tabii ki, noldu"
Serkan, Eda'nın karşısına geçip yaklaştı ve konuşmaya başladı.
"Ne demeliyim, nasıl söylemeliyim ya da şuan mı söylemeliyim bilmiyorum ama artık söylemek istiyorum"
"Hmm, dinliyorum. Bir şey mi oldu, korkuyorum çok ciddi konuştun"
Serkan güldü.
"Hayır, bir şey olmadı. Tamam, pardon daha az ciddi konuşacağım ama ne dersem ciddiyim"
"Ahahha, pekii"
"Eda, seninle tanıştığımızdan beri nasıl bu kadar mükemmel bir insan olduğunu düşünüyorum. Bazen gerçek değilmişsin gibi geliyor. Sürekli yanımda ol, yanında olayım istiyorum, seninle hiç kimseyle olmadığı kadar eğleniyor ve kendimi mutlu hissediyorum"
Eda bir yandan tebessüm ediyor bir yandan dikkatlice Serkan'ı dinliyor ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu. Serkan'sa büyülenmiş bir şekilde Eda'ya bakıyordu.
"Seninle olmayı seviyorum, yanımda olmanı seviyorum. Asla aklımdan çıkmıyorsun. Beynimi, hayatımı ele geçirdin."
"Ve sen bundan şikayetçi misin?"
Serkan gülümsedi.
"Asla. Olmadım ve olmam da"
İkisi de tebessüm etti.
"N'apabiliriz bu konuda acaba"
"Eda..."
Eda efendim der gibi baktı Serkan'a.
"Sana deli gibi aşık oldum" dedi ve Eda'yı kendine çekip öptü. Eda ilk baş anın şoku ve heyecanı ile bir şey yapamasa da az sonra Serkan'a karşılık vermeye başlamıştı. Az sonra öpüşmelerine ara verdiklerinde Serkan, Eda'nın ne düşündüğünü anlamak ister gibi yüzüne baktı.
"Ee, Eda bir şey demeyecek misin"
"Bence bir şey dememe gerek yok"
"Neden"
"Anlamışsındır"
"Yapmaa, bir şey söyle hadi"
"Pekii" dedi ve ellerini Serkan'ın boynuna sardı Eda.
"Ben de sana deli gibi aşık oldum Serkan Bolat"
"Hmm"
"Hıhı"
Gülüşüp, yine öptüler birbirlerini.
Serkan, az önce yaslandığı yere yaslanıp Eda'yı kendine çekip ellerini beline doladı. Denizi izliyor ve konuşmuyorlardı. Çünkü ikiside ne konuşacaklarını bilmiyordu sadece sarılıyor arada birbirlerini öpüyor ve tebessüm ediyorlardı. Bir süre daha böyle geçtikten sonra Eda, Serkan'a döndü;
"Seni çok seviyorum"
"Ben de seni... Çok seviyorum"
Sıkıca sarıldılar birbirlerine. Eda tam önüne dönecekken Serkan'ın telefonu çaldı.
"Of bu kim şimdi ya, açmıyorum"
"Serkaan, açsana belki önemli bir şeydir"
"Engin. Eminim çok önemli bir şeydir sarhoşlardı neredeyse ne önemlisi olabilir"
"Alkol komasına girmişlerdir belki"
"Boğulmuşlardır Eda boğulmuşlardır denizde"
Eda güldü ama Serkan hiç gülmüyordu.
"Efendim Engin"
"Neredesiniz oğlum"
"Yeni mi fark ettiniz"
"Dönersiniz diye durduk ama"
"Boşverin bizi"
"Bir şey mi oldu"
"Çok güzel şeyler oldu"
"Ne diyorsun abiciğim ya. Neyse ne haliniz varsa görün gidiyoruz biz"
"Tamam"
Kapadıktan sonra Eda sordu;
"Nolmuş"
"Gidiyorlarmış onu söylüyor"
"Aa, biz de gidelim o zaman"
"Niye"
"Ne demek niye"
"Arkadaşlarımız gitti diye mi"
"Evet"
"Güzelim biz kaç dakikadır onlarla mıyız da onlar gidince gidiyoruz"
"Hmm"
"Hmm, gitmeyelim. Ben seni hiç bırakmak istemiyorum"
"Tamam, tamam. Saçma oldu, gitmeyelim"
"Bence de"
"Hmm çok güzel şeyler oldu demek"
"Olmadı mı"
"Yoo oldu"
"Bekle burada geliyorum hemen"
"Nereyee"
"Sen hep böyle sabırsız mı olacaksın güzelim"
"Tamaam, sustum"
Serkan gittikten az sonra elinde bir şişe şarap ile döndü.
"Maalesef kadehlerimiz yok, yapacak bir şey yok beraber şişeden içeceğiz"
"Olsun da, bildiğim kadarıyla Serkan Bolat kimseyle aynı şişeden içmiyor ama"
"Sen hariç, ki sen de içmiyordun noldu olsun diyorsun"
"E sen hariç, şimdi hayır yani mantıken şey yani"
"Ne yani"
"Öpüştük ya"
"Öpüştüğümüz için aynı şişeden de içebiliriz diyorsun yani"
"Sanırım"
Serkan şişeyi içip bir yudum aldı.
"Güzelmiş"
"Ver bakayım"
"Bak bakalım"
Eda, şişeyi elinden alıp bir yudum aldı.
"Güzelmiş"
"Ben ne dedim"
"Belki ben beğenmeyecektim aa, hem sen sus bana düşer yemek, içecek yorumlamak"
"O nereden çıktı şimdi"
"Sen belli şeyleri yiyip içiyorsun geniş bir damak zevkin yok yani"
"Gurme mi oldun şimdi"
"Evet"
"Ne zamandır gurmesin"
"Az önce oldum"
"Tebrik ederim, çok zevklisiniz o halde"
"Evet, tabii ki"
"Yalnız, ben daha zevkliyim"
"Allah Allah, o nereden çıktı"
"Ve bu senin bilemeyeceğin bir tat"
"Neymiş o"
Serkan, Eda'yı kendine yaklaştırıp öptü.
"Bu"
Eda, kızarmıştı ve tebessüm ediyordu.
"Yalnız ben de senin bilemeyeceğin bir şey biliyorum"
"O neymiş"
"Bir nevi aynısı" diyip öptü Serkan'ı sonra cümlesine devam etti. "Bu"
"Hmm"
"Serkan"
"Efendim"
"Noldu sana, bir şey oldu sanki"
"Nolmuş bebeğim"
"Ne bileyim ya, Serkan Bolat'tan beklenmeyen sözler, hareketler..."
"Konu sen olunca..."
"Allah Allah"
"Allah Allah"
Birbirlerine güzelce güldüler. Bu sefer anlarını bozan Eda'nın telefonuydu.
"Eda açma ya"
"Ya durr, iki dakikacık açayım. Önemli bir şeydir belki"
"Off"
Eda, telefonu açtı.
"Efendim halacığım"
"Eda, neredesin kızım sen"
"Niye"
"Teyzenlere gidecektik ya, çıkıyorum ben gel sen direkt"
Eda, telefonun sesini kapatıp Serkan'a;
"Teyzeme gidecekmişiz biz, off unuttum tamamen. Ne diyeceğim şimdi"
"Gitme"
"Nasıl gitmeyeyim olmaz, halam çiğ çiğ yer beni"
"Tamam bana kızar gitme"
"Serkaan çok rahatsın"
"Beni ilgilendirmez, cık olmaz"
"Off"
"Gelemiyorum de, hoparlörü açsana bir şey olursa ben konuşurum"
"Off"
"Edaa, halacığım orada mısın"
Eda, tekrar telefonun sesini açtı.
"Hala ben gelemiyorum ya"
"Ne demek gelemiyorum, Eda önemli biliyorsun. Hem baktın programına yoktu bir şey"
"Son anda çıktı"
"Neymiş o çıkan halacığım"
"İş"
"İş? Söyle o patronuna sonra halledin gelmen gerek, önemli Eda biliyorsun"
"Ay olmaz hala nasıl diyeyim"
"Beni ilgilendirmiyor Eda, ya sen dersin ya ben derim"
"Ayy hala o izin vermez ki"
"O nedenmiş"
"Sinirli ya o, çok sinirli bir adam o. İşi çok önemsiyor hani falan"
Serkan, ne der gibi baktı Eda'ya ve sessizce;
"Vayy Eda hanım, öyle olsun"
Eda, Serkan'a sus der gibi kaş göz yaptı.
"Eda getirttirme beni oraya"
"Ya hala ben ne yapayım adam sinirli diyorum. Aşırı sinirli böyle, sinir küpü"
"Saol ya, Eda"
"Susss"
"Eda, kiminle konuşuyorsun sen"
"Hiç kimseyle"
"Halacığım, aşkım. Çok önemli onlar için biliyorsun, bizim içinde çok önemli insanlar"
"Biliyorum ama yapabileceğim bir şey yok"
"Şu patronun nerede Eda bir de ben konuşayım şununla"
"Ay halacığım saçmalama yetişmeye çalışırım ben söz"
"Buyurun, Ayfer hanım. Benim patronu Eda'nın"
Eda, Serkan'a geç olsa da sus gibi işaretler yapıyor, göz deviriyordu.
"Hah, merhaba. Eda'nın önemli, acil olarak gelmesi gerekiyor"
"Neden"
"Ne demek neden"
"Geçerli bir neden var mı"
"Evet var ama aile arasında bir şey"
"Olabilir, çok ciddi bir problem yok anladığım kadarıyla. Burada önemli işler yapıyoruz, gelemez. Kusura bakmayın, erteleyin"
"Ne ertelemesi olacak iş mi"
"Erteleyin mümkünse bir yıl erteleyin, Eda bütün gün işte olacak hep"
"Ne"
"Dedim ya hala, işkolik işte"
"Eda, çıkabildiğin kadar erken çık. Bu işi de bırak kızım, olur mu böyle? Delirmiş bu adam. Zarar verir sana bu nasıl bir iş psikolojisi"
"Evet, hala tamam. Görüşürüüzz"
Halası bir şey diyemeden Eda kapamıştı.
"Halana çok kırıldım Eda, ben zarar verir miyim hiç sana"
"Serkaan, sussana sen niye konuşuyorsun"
"Patronunu sordu Eda"
"Ee Serkan, ofiste miyiz biz şuan"
"Hayır ama patronun olarak cevap verdim ben, o öyle sanıyordu"
"Ahh ah seninle çok işim var"
"Sen de saol sevgilim"
"Ne oldu"
"Gömdün beni baya"
"Yalan değil bu arada sinirlisin"
"Ne zaman sinirlendim ben sana"
"Bana değil genel olarak sinirlisin. Esip gürlüyorsun"
"İşlerini yapsınlar o zaman Eda. Neyse konumuz bu değil"
"Konumuz yoktu ki"
"Vardı"
"Ne vardı"
"Biz vardık, sarılıyorduk, öpüşüyorduk di mi"
"Hmm, doğru"
"Doğru tabii ki"
Gülümsediler ve Serkan yine Eda'yı belinden kendisine çekip öptü.
"Ben seninle ne yapacağım ya"
"Niyee"
"Dayanamıyorum ben sana"
"Allah Allah öyle mi"
"Öyle"
"Eve gidince halam başımın etini yiyecek"
"Neden"
"İşi bırak, böyle olmaz diye"
"Hahahaa, bırakmayacaksın ama değil mi"
"Hayıır"
"Bu arada teyzene gitmeniz gerçekten ofisten çıkabilmek için geçerli bir neden değil. Normalde de izin vermezdim"
"Gitmek istemiyordum zaten, yemek veriyorlardı aile arası. Yapar bizimkiler arada böyle ve çok önemserler"
"Tamam başka zaman yapsınlar"
"1 Yıl sonraya erteleyin ne ya abartmadın mı Serkan tamam işkoliksinde..."
"O yüzden değil, kaçırayım seni buralardan diyorum o yüzden"
"Delisin gerçekten, saçmalama"
"Ben çok ciddiyim ama, sen bilirsin"
"Halama seni nasıl sevdireceğim ben acaba"
"Sever sever, hallederiz"
"Umarım"
"Bu arada, hem beni kötü olarak bilmesin hem de durumu bilsin bence"
"Derken?"
"Halana söyle yani"
"Söyleyeceğim zaten, ama bugün söyleyebilir miyim emin değilim"
"Söylersin. Neyse biz şimdi başkalarını düşünmeyi bırakalım bence"
"Pekii"
...

risroinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin