Sabah olduğunda Serkan uyanmış sporunu yapmıştı. Kahvesini içip e-maillerini kontrol ediyordu.
Eda'ysa uyanmış, hazırlanmış ve kahvaltı ediyordu. Bir iki şey daha yedikten sonra kahvesini kafasına dikip evden çıktı. Arabasına binip şirkete geldi.
Serkan'da bir kaç dakika önce gelmiş kahve alıyordu. Yukarı çıkarken karşılaştılar.
"Günaydın Eda Yıldız"
"Günaydın Serkan Bolat"
Gülümsediler ve odalarının önüne geldiklerinde
"Kolay gelsin"
"Sana da Eda"
Bir kaç saniyelik gülümseme ve kilitlenmiş bir bakışmadan sonra odalarına girdiler.
Yoğun bir tempo ile çalışıyordu bütün şirket. Eda, çizimi Serkan'a göstermeyi unuttuğunu hatırladığında çizimi kapıp Serkan'ın kapısını tıklattı.
"Gel!"
"Çizimi göstermek için gelmiştim"
"Gel, göster bakalım"
Eda, Serkan'ın masasının yanına gidip Serkan'ın olduğu tarafa geçmiş, çizimi gösteriyordu. Serkan her ne kadar arada Eda'ya dalsa ve Eda yeniden tekrarlamak zorunda kalsa da sonunda çizimin üstünden geçmeyi bitirmişlerdi.
"Tamam, harika olmuş"
"Teşekkür ederim"
Eda tam çıkacekken saatine baktı ve yeniden Serkan'a döndü.
"Serkan"
"Efendim"
"Dün yemek sen söyledin, öğlen saati de geldi. Bu sefer de sıra ben de... Yani müsaitsen"
"Müsaitim"
"Harika! O zaman ne yiyelim?"
"Sen ne istersen"
"Sushi! Sushi sever misin?"
"Severim, e sushi yiyeceğiz o zaman"
"Evet, çantamı falan alayım bekle"
"Tamam"
Eda, kendi odasına gidip ceketini, çantasını ve telefonunu aldı. Serkan'da merdivenlere yakın onu bekliyordu.
"Hadi gidelimm"
"Benim arabam ile gidelim, uyarsa sana da"
"Fark etmez"
Serkan'ın arabasına bindiler ve restauranta geldiler. Sushileri sipariş ettikten sonra sohbet etmeye başladılar."Uzun süredir yememiştim, güzel oldu"
"Ben çok severim. O yüzden aklıma gelen ilk seçenek sushidir canım bir şey çekmiyorsa"
Gülümsediler.
"Güzel oldu ama seninle sohbet ederken daha güzel"
"Allah Allah"
"Allah Allah"
"Seninle sohbet ederken de öyle, daha güzel oldu yani"
"Ne güzel o zaman"
"Hıhı"
Onlar konuşurken yemekleri gelmişti.
"Teşekkürler, ee Eda hanım anlatın bakalım"
"Neyii, sen anlat biraz"
"Kendinden bahset"
"Pekii, en sevdiğim renk gece mavisi mesela"
"Neden"
"En sevdiğin rengin nedeni mi olur ya"
"Olmaz mı"
"Geceyi çok seviyorum, en huzurlu ve sakin saatler benim için"
"Bence de. Gece daha güzel"
"Senin en sevdiğin renk ne peki"
"Siyah"
"Neden? Dümdüz, kapkaranlık"
"Dümdüz, sakin ve her şey ile oluyor"
"Hmm, o da bir bakış açısı"
Serkan gülümsedi, onun ardından da Eda...
"Nee, niye gülüyorsun"
"Bilmem"
"Nasıl bilmem? O ne demek şimdi"
"Öyle, içimden geldi"
Bir süre sessizlikten sonra;
"Sen bahset Serkan kendinden... Kapalı kutu gibisin"
"Ne diyeyim ki? Serkan Bolat, mimarım"
"Yaa öyle mi diyorum ben şimdi, robot musun sen Serkan acaba"
"A aa ne kadar ayıp Eda Yıldız, robot falan"
"Hobilerin ne mesela yanii?"
"Spor yapmak, yıldızları izlemek, iş"
"Ciddi misin sen?"
"Niye?"
"İş hobi mi Serkan"
"Benim için öyle"
"Neyse, yıldızları izlemek gibi düzgün bir şey söyledin. Ben de çok severim, küçükken minik bir teleskopum vardı..."
"Uzun süredir izlemedim"
"Ben de"
"İstersen bu gece beraber izleyebiliriz, evde teleskopum var"
"Gerçekten mii? Çok sevinirim"
"O zaman işten beraber çıkarız, olur mu?"
"Aslında ben sonradan gelsem, üstümü falan değiştirip"
"Sen bilirsin"
"Konum atarsın bana"
"Atarım, kalkalım mı yavaştan"
"Olur"
Hesabı ödedikten sonra şirkete döndüler. Yoğun saatler sonunda her ikiside evine gitmişti. Eda duş almış ve hazırlanmıştı. Tam kapıdayken Serkan konum attı. Böylece Eda arabasına binip
Serkan'ın attığı konuma sürmeye başladı.Sonunda geldiğinde Serkan'ı aradı.
"Serkaan geldim önüne de burası baya büyük bir yere benziyor ben seni nereden bulacağım şimdii"
"Bekle biraz geliyorum girişe"
"Tamamm"
Eda, park ettiği arabasına yaslanmış ellerini birbirine bağlamış Serkan'ı bekliyordu. Bir kaç dakika sonra geldi."Çok bekletmedim umarım"
"Hayır bekletmedin"
"Gel hadi"
İçeri girdiler ve uzun bahçe boyunca yürümeye başladılar.
"Az yolumuz kaldı. Annem evden çıkamıyor, onunla yaşıyorum. Yoruldun, kusura bakma"
"Saçmalama Serkan"
"Geldik, hoşgeldin"
"Hoşbuldum"
"Kahve?"
"Olur"
"Bak şurası salon, geç ben hemen geliyorum"
"Hava güzel, dışarıda oturalım"
"Olur, üşürsün diye dedim"
"Yoo, hava gayet güzel bence"
"Siz bilirsiniz Eda hanım"
Serkan, mutfağa doğru adımladı. Az sonra Eda da tezgahın öbür tarafına gelip Serkan'ı izlemeye başladı. Her ikisi de anlamsız gülümsüyorlardı.
"Bakma bana öyle"
"Nasıl"
"Nasıl bakıyorsan öyle işte Eda"
"Tamamm"
Az sonra Serkan elinde olan iki kupayı da alıp oturacakları yere doğru geçti. Oturmuş kahvelerini içiyorlardı, sessizlerdi ancak sanki öyle anlaşıyorlarmış gibiydi... Gözleriyle.
"Serkan"
"Efendim"
"Annen... Neden evden çıkamıyor"
Serkan hafif bir nefes aldı.
"Benim bir abim vardı... Ve öldü, annem o zamandan beri dışarı çıkamıyor"
Eda, Serkan'ın ellerinini tutmuştu. Eda, Serkan'ın istemsizce gözünden düşen yaşı bir eliyle sildi ve yüzünü okşadı.
"Anlatmak zorunda değildin... Bilseydim-"
"Eda, sıkıntı yok. Üzülme"
"Emin misin"
"Eminim ve iyiyim. Tamam mı"
"Tamam"
"Bir soru da ben sorayım, merak ediyorum çünkü"
"Sor bakalım"
"Sen neden halanla yaşıyorsun"
Eda bir süre sustu ve anlatmaya başladı:
"Annem ve babam ben 6 yaşındayken öldüler biliyorsun. O zamandan beri hep halamlayım, bana baktı ve büyüttü. O yüzden..."
Bu sefer yaşları silen kişi Serkan'dı...
"Özür dilerim, böyle bir şey olduğunu bilmiyordum"
"Önemli değil"
"İyisin di mi?"
"Çok iyiyim. Ee hadi yıldızlara bakmıyor muyuz?" dedi ve yaşlarını silip pozitifçe ayağa kalktı Eda.
"Bakalım hadi" dedi Serkan.
Az ileride bulunan teleskopu işaret edip oraya yürüdü. Ardından da Eda geldi. Beraber yıldızlara bakmaya başladılar.
"Bak, Sirius yıldızı"
"Ayy çok güzell!"
"Di mi"
Bir süre daha baktıktan sonra:
"Teşekkür ederim Serkan, çok güzel bir gece geçirdim"
"Asıl ben teşekkür ederim"
"Gideyim ben artık, geç oldu hem"
"Peki, nasıl istersen"
Eda masadan çantasını ve montunu aldı. Serkan'a bir iki saniye gülümseyerek baktı ve;
"İyi geceler Serkan Bolat"
"İyi geceler Eda Yıldız"Serkan biraz işi ile ilgilenip, yatağına uzanmış kitap okuyordu.
Eda'ysa eve vardığında makyajını sildi cilt bakımını yaptı ve rahat kıyafetler giyip kitabı ve çayı ile balkona çıktı. Bir süre sonra ikiside uyumak üzere kitapları bıraktılar. Eda da yatağına geçti. Yine istemsizce birbirlerini düşünerek uykuya daldılar....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
risroin
FanfictionRisroin; Rising - Drowning - "Hayatımda olman ne büyük şans" "Öyle mi?"