22.Bölüm

104 11 4
                                    

Hellöö eski kitaplara dönme hevesim gelmiş. Gelen ilham 3-4 bölüm idare eder gibi. 😅

Birisi bana tüm duaları okusun. Kolumu kıpırdatacak halim yok. Hastalıktan geberiyorum. Bölümü 3 gün önce bitirdim ama bazı eksikleri tamamlamam uzun sürdü.

Önceki bölüm

-Ben ölmedim. İnsanlığımdan da daha büyük bir güç için vaz geçtim. İnan ya da inanma. Umrumda değil. Bak ne diyeceğim, neden kıdemli Qun Peng ile kısa bir sohbet etmiyorsun? Hahahahah..
.
.
.
.
Bai Cheng, tek kaşını kaldırıp anlamamış bir şekilde baktı.

-Bunu neden yapayım ki? Ne işime yarayacak?

Gu Langan, sırıttı ve Bai Cheng'i geçip gittiği sırada yanıtladı.

-Hala aynısın. Etrafta ki söylentilere yine dikkat etmiyorsun. Bu yüzden öldün. Biraz kıt beynine bilgi girsin diye söyledim.

Bu sözlerden sonra sinirlenmiş Bai Cheng'i kendi haline bırakıp kütüphaneye gitti. Kendi kendine de düşünüyordu.

Bai Cheng, geçmişte de şimdi de hala aynıydı ona göre. Eğer aynı olmasaydı söylentileri bilirdi ve onlara dikkat ederdi.

Geçmişte, sağır sultan bile onun namını duymuşken ve yaklaşılmaması gereken bir numaralı kişi olarak belirlenmişken o, kendisine ayaklarıyla sürünerek gelmiş ve hatta yatağına tırmanmaya cüret bile etmişti.

Hal buyken ölmesi çok normaldi.

Bai Cheng, kısa bir süre öfkeden kızaran yanakları ile giden Gu Langanın arkasından baktı. En sonunda da ufak bir iç çekişle birlikte mırıldandı.

-Aptal piç. Söylentileri elbette biliyordum. Yine de aşık olmam elimde değildi.

Aşk bu ya...

Kime konacağı belirsizdi.

Bu olaydan sonra Gu Langan için hızla geçiverdi zaman...

Saatlerce kütüphanede kitap okudu, eve geldiğinde yemek yedi ve biraz gelişim ve manası üzerinde çalışıp Qing Gui Ren'e ateş hakkında aydınlanma sağlamaya çalıştı ve uyudu.

3 gün sonra evinde otururken kapı çaldı. Merakla kapıyı açtığında karşısında bir kaç yaşlı adam gördü. Hepsi Gu Langan'a merakla baktıktan sonra evin içine girdiler.

-Demek sen gizli tutulan hazinesin. Son gördüğümüz zamandan beri değişmişsin.

-Eh? Hazine bu velet miymiş?

Gu Langan, alaycı bir şekilde tek kaşını kaldırdı ve kollarını birleştirdi. İçlerinden iki tanesini ilk geldiği zaman görmüştü. Diğerlerini tanımıyordu.

-Yani. Buraya neden geldiniz? Beğenemediniz mi?

Yaşlılar derin bir iç çekip konuştular.

-Duyduk ki torunlarımız ve çocuklarımız sana kaba davranmış. Bunun için üzgünüz.

-Evet.. Evet.. Onlar sadece çocuk ve gerçeği bilmiyorlardı.

-Ha?!

Bu aptalca özür cümleleri ile o saygısız, gevşek ağızlı veletleri affedeceğini mi umuyorlardı?!

Bu çok aptalca!

Gu Langan asla ona yapılan saygısızlığı affetmezdi!

İster 7 olsunlar isterlerse 70 hatta 170..

Saygısızlık, saygısızlıktı!

-Kuru özürlerinizi neden kabul edeyim? O veletler sizin sorumluluğunuzda. Ya beni tatmin edecek gerçek bir özür gösterirsiniz ya da..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

The second life of evil! {BL}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin