9

562 41 4
                                    

Jeno yavaş yavaş yürümeye başladığında her şey daha da tehlikeleşmişti. Masalara, koltuk kenarlarına, televizyon sehpasına korumalık takılmıştı. Jeno balkona pencerelere çıkmasın diye hepsine demirlik takılmış, açılmamaya başlanmıştı.

Jaehyun bebeği oyun halısında ayıyla oynatırken Jeno'nun çıngırağı alıp atmasıyla Jaehyun ofladı.

"Niye her şeyi atıyor?! Ağlama, kızmadım canım bebeğim, ağlama birtanem!" Jaehyun Jeno'yu kucağına alırken, arkasında koltukta uzanan ve uyumaya çalışan Johnny mırıldanmıştı.

"Bir yaş sendromu."

"Peki ne yapmam gerekiyor?"

"Ayıyı salak salak oynatma, bebeği rahat bırak." Jaehyun ofladı ve ayıyı bıraktı, bebek bununla beraber Jaehyun'un önünden emekleyerek ilerlemiş ve cep telefonunu alıp ekrana bakmıştı.

"Annesini istiyor." tuhaf sesler de çıkartırken Jaehyun Jeno'nun elinden telefonu tuttu ve Johnny'nin arkasına atarken Jeno'nun yüzüne ciddiyetle baktı.

1.80'lik adamın yerde köpek pozisyonunda durduğu ve küçük bebeğin kollarından sıkıca tutup yüzüne odaklandığını hayal edin.

"Jeno... artık anne yok. Artık sadece baban ve amcaların var, anneni unut. Annen olmadan da büyüyebilir-" bebek ağlamaya başladığında Johnny ayaklanmış ve bebeği almıştı Jaehyun'un elinden.

"Sen çok salaksın! Bebeğe öyle denir mi! Tamam yavrum, ağlama. Annen birkaç ay sonra buraya geri dönecek."

"Ne?" Johnny Jaehyun'a döndü.

"Taeyong geri dönmeyi planlıyor. Ten'in evine taşınmayı planlıyor, buraya da yakın Ten'in evi."

"Siz konuşuyor musunuz?" Johnny derin bir nefes aldı.

"Tabi ki konuşuyoruz, niye bebeğin her hareketini kaydediyoruz sanıyorsun? Taeyong'a atıyoruz, annesinden telefonunu bazen alıp bakıyor." Jaehyun kafa salladı, ama ardından mırıldandı.

"Jeno'nun Taeyong'a eskisi kadar bağlanmasını istemiyorum."

Johnny ona döndü.

"Taeyong ile aranızı düzeltmiştiniz!" Jaehyun gözlerini kaçırdı.

"Ben ona tekrar yaklaşamıyorum Johnny, Jeno'yu sevdikçe... o bana kötü geliyor. Sürekli aklıma onu aldırmak isteyişi geliyor." Johnny dudaklarını birbirine bastırdı, bir yandan da düşmesin diye yürümeye çalışan bebeği tutuyordu.

"Psikoloğa görünmek ister misin?" Jaehyun kafasını iki yana salladı, ardından yerden ilerleyip Jeno'yu kucağına aldı.

"Sorunum yok, ben Jeno ile beraber uyumaya gidiyorum. Sen de çok oturma, yarın işe gideceksin. Hadi gidelim canım, hadi bir adım at bakalım!" Jaehyun bebekle odadan çıktığında Johnny telefonunu aldı, bugün çektiği Jeno'nun fotoğraflarını Taeyong'a attı. Ardından telefonu çenesine dayayıp düşünmeye başladı.

Jaehyun madem zor zamanlar geçiriyordu mental olarak, nasıl bu kadar gizlemişti?

Olay açıktı, Jaehyun Jeno ile düzeltiyordu sağlığını.

Gözleri kapanırken ofladı, ardından kendini uykuya bıraktı. Yeterince işi vardı hastanede, bir de evde istemiyordu.

Jaehyun yüzüne değen parmaklarlarla uyandığında Jeno çoktan uyanıktı, tuhaf sesler çıkartarak gülüyor, oyuncağını yemeğe çalışıyordu. Minhyuk başındaydı.

"Günaydın."

"Günaydın, Taeyong Jeno'ya bir şeyler almış, onları getirdim. Bir de istediğin gibi güvenlik şirketleriyle konuştum, alarm, kamera ve kilit ile bilgi aldım." Jaehyun uykulu bir şekilde yatakta otururken kafa salladı.

"Taeyong bir şey daha göndermiş, senin için." Jaehyun onu izledikten sonra bebeğine eğildi ve gülüşünü duyana kadar uğraştı onunla. Ardından onları amca yeğen yatakta bırakıp tuvalete gitti.

Salondaki fazla büyük olmayan kutuya ilerlerken Minhyuk da Jeno ile beraber salona geliyordu.

Kutudan birkaç parça kıyafet, emzik, biberon, oyuncak ve günlük çıkmıştı. Jaehyun günlüğü sırtının arkasına, Minhyuk'a fark ettirmeden koyup kıyafetleri uzatmıştı.

"Getir bir üzerine tutayım, olur mu bakalım."

"Olur, çocuklar her şeyi Taeyong'a haber veriyorlar. Bedenini bilerek almıştır." Jaehyun kafa salladı, buna kızmıyordu.

"Bu arada Jaehyun... Taeyong'un ablası bebeği için Seul'e taşınacak, biraz sağlık sorunu var biliyorsun, Taeyong da o bahaneyle geliyor zaten.... ablası bebeği görmek istiyor, o öz teyzesi sayılır." Jaehyun kafa salladı, ardından elindeki bebek kıyafetlerini incelerken sorusunu sordu.

"Ablası iyi bir eş bulmuş galiba galiba...?" Minhyuk kafa salladı, heyecanına yenik düşüp bağırdı birden.

"Evet, ben tanıştırmıştım! Evlenip çocuk yapmışlar, Jeno'dan bir ay küçük!" Jaehyun onu susturamadan Jeno telaşlanıp ağlamaya başlamış, Jaehyun'un yüreğini parçalamıştı.

"Gel babasının birtanesi, Minhyuk süt ısıtır mısın lütfen?"

"Tabi, pardon." Minhyuk pişmanlıkla salona ilerlerken Jaehyun arkasından günlüğü alıp iyi bir yere saklamış ve Jeno'yu evin içinde gezdirmeye başlamıştı.

"Anne sana kıyafet gönderdi, bak biberonuna, bunu kullanalım mı yarın?" Jeno plastik biberonla oynamaya başlarken Jaehyun Minhyuk'u izliyordu.

"Senin hayatın hala aynı mı?" Minhyuk ona baktıktan sonra süte geri döndü.

"Evet, ne değişecekti ki?" Jaehyun sırıttı.

"Bilmem, belki sevgili, hayat arkadaşı." Minhyuk kafasını iki yana salladı.

"Biliyorsun, biriyle çıkmaya hazır değilim."

"Hazırsın."

"Değilim."

Jaehyun omuz silkti, ardından Jeno'ya baktıktan sonra aklından geçen şeyi söyledi.

"Taeyong ablasında mı kalacak Ten'de mi?" Minhyuk sütün altını kapatıp, biberona doldururken gülümsedi.

"Ben bende kalması için ısrar ediyorum, sessiz evde rahat eder. Ama Taeyong Ten'de kalacağını söylüyor. Bana hala tam ısınamadı bence."

Jaehyun kafa salladı, Jeno kucağında tepiniyordu.

Minhyuk gittikten sonra Jaehyun günlüğü okumaya başlamıştı.

Günlük Taeyong'un ortaokul anılarından başlıyordu, yani tanıştıkları dönemden. 

Just A Night For Pregnancy -JaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin