8

585 45 13
                                    

Taeyong bebeği emzirirken Jaehyun yemek yapıyordu, Jeno ise minik ellerini kapatıp açarken annesinin sütüyle karnını doyuruyordu.

Telefon çaldığında Taeyong aramayı meşgule atmış, bebeği emzirmeye devam etmişti ama telefonun daha çok çalmasıyla Jaehyun ocağın altını kısıp salona ilerlemişti.

"Bebeği bana ver, telefon önemli olabilir." Taeyong Jeno'yu kendinden zor da olsa uzaklaştırdıktan sonra, kıyafetini düzeltip telefonu almıştı.

Annesi arıyordu.

Taeyong bir süre açıp açmamak arasında kaldı, annesiyle arası pek iyi değildi. Taeyong eşcinsel olduğunu açıkladığında da, Jaehyun ile sevgili olduğunda da onları onaylamamışlar, özellikle Taeyong çok baskı ve darp görmüştü.

Ama Taeyong'un anne olduğunu öğrendiğinden beri sıklıkla arıyordu, arkadaşı bunu ağzından kaçırmıştı.

"Açmayacak mısın?" Jaehyun bebekle birlikte hafifçe sallanırken Jeno gülüyordu, Taeyong biraz düşündükten sonra açmıştı telefonu.

"Efendim anne?" kadın da bir süre duraksamıştı, Jaehyun mutfağa ilerledi. Yalnız konuşmak isteyebilirlerdi.

"Kaza mı- ne oldu?!"

"Aşkım, yakışıklım benim!" Jaehyun Jeno'nun burnunu öptüğünde bebek gülmüş, kendini yana atmıştı, Jaehyun onu sıkıca kavradıktan sonra sevip güldürmeye devam etti.

"Gelemem anne, benim ailem var burada. Jeno'yu bırakamam, Jaehyun tek başına zorlanabilir!" Taeyong bunları mırıldandıktan sonra gözleri mutfakta oynaşan baba oğula değinmiş, hızla dolan gözlerini çekmişti.

"Kaza geçirdiğine inanmıyorum anne, gelemem!" Taeyong söylediğinde annesi de şiddetle karşılık vermişti.

"Anne benim bebeğim var!" Taeyong bağıran annesinin suratına telefonu kapatıp koltuğa atmış, ardından baba oğulu izlemeye başlamıştı. Jaehyun bebeğin elini kavrayıp ses çıkartarak öpüyor, bebek gülünce de yanağını öpüyordu.

Taeyong Jaehyun'u süzdü, eşofmanı ve tişörtüyle bile mükemmel duruyordu, Taeyong bu altı ayda uzak dursalar bile aile gibi hissetmişti gerçekten.

Bebeğin altını beraber değiştiriyorlar, Jeno gece ağladığında birlikte, savaşa gider gibi hızla kalkıyorlardı.

Taeyong banyoya girdiğinde Jaehyun da kapıda bebekle durur, küçük Mark annesinin sesini dinlerdi.

Taeyong ağlamaya başladığında Jaehyun onun telefonu kapattığını fark etmiş, bebeği salona koydukları beşiğe bırakmış, Taeyong'un yanına oturmuştu.

"Ne oldu?" Taeyong derin bir nefes aldı.

"Annem kaza geçirmiş." Jaehyun kafa salladı, sırtını koltuğa yasladıktan sonra mırıldandı.

"Biz üniversitedeyken de haftada iki kere kaza geçirirdi." Taeyong'un ağzından bir kahkaha çıktı, gözyaşları ile karışık olsa da gülüyordu.

"Doğru." Jaehyun biraz daha zorlamaya karar verdi.

"Bir kere 'üzerime vinç düştü' demişti." Taeyong gülmeye devam ederken Jaehyun'un tarafına dönüp dizine dokundu, yere bakıyordu.

"Bir kere de balkondan düştüğünü söylemişti, hatırlıyor musun? Evde balkon yoktu." Bir süre güldüklerinde göz göze geldiler, ardından Taeyong gözlerini kaçırdı hızla.

"Ne günlerdi..." Jaehyun sessizce fısıldadı, Taeyong zar zor duymuştu fısıldamasından.

"Her gün sevişirdik." Taeyong da Jaehyun'un fısıldamasına cevap vermişti uzun sessizlikten sonra.

"İşte... prezervatifin önemi bu." Jaehyun onun cümlesine beşiğe geri ilerlerken cevap vermedi, Jeno'yu kucağına aldı, boynuna yatırdı, başını sevdi.

Ardından bebeği Taeyong'a işaret etti.

"Sonucu sevmediğini söyleyemezsin." Taeyong da bebeğe ilerledi koltuktan kalkıp.

"Evet, söyleyemem." bebek Taeyong'un kucağına geçtiğinde Jaehyun yemeği hatırlayıp mutfağa koştu, ardından mutfaktan bağırdı. Taeyong'un yüzüne bakmayışı ona cesaret vermişti.

"Ben yaptım!" Taeyong kahkaha attı.

"Pardon? Ben doğurmasam yapman bir işe yaramayacaktı!" Jaehyun mutfak kapısına yaslandı.

"Yatakta sadece uzananlar bebek yapmış sayılmıyor." Taeyong ağzı açılırken Jeno'nun kulaklarını kapattı, yine de gülümsüyordu. Özel hayatları Jeno'nun psikolojisini bozabilirdi.

"Sus aptal, bebek var kucağımda! On beş ay öncesini detaylı hatırlamana da çok şaşırmadım." bir süre sessizlik oldu, ardından Taeyong yavaşça mırıldandı.

"Annemin yanına gideceğim." Jaehyun derin bir nefes aldı.

"Tamam."

'Tamam' bu söz, Jaehyun'un sürekli bir şeyleri kaybetmesine yol açıyordu. Taeyong gitti, hem de akşam uçağıyla. Saatler içinde bavulunu hazırladı, bebekle vedalaştı. Jaehyun'un yaptığı yemeği yerken hıçkırıklara boğulmuş, Jaehyun'un boğazını da düğümlemişti.

Ve Taeyong o eve çok uzun zaman dönemedi.

Bebeğin alışması da kolay olmamıştı tabi, Johnny Jaehyun'un evine tabiri caizse yerleşmiş, işini eve taşımıştı. Diğer arkadaşları geliyor, çocuğu sürekli oynatıyor, ağlatmamaya çalışıyorlardı.

Ama yine de, her ağladığında Taeyong aranmış, bebeğe ninniler söylemişti telefondan.

Üçüncü aya kadar. Üçüncü ay, Taeyong'un telefonuna annesi tarafından el konulmuştu.

Jeno annesinin sesinin eksikliğini, babasının güveniyle doldurdu.

Babasının sesini duyduğunda değil, göğsüne kafasını yasladığında susuyordu. Diğer kimsede olmayan bu durum, diğerlerine tatlılık krizi geçirtiyordu.

Anne sütü gidince yerini bebek maması destekli inek sütü aldı, ardından mama yedirmeye başlamışlardı.

Jeno'nun ağzına ilk mama kaşığı girdiğinde yine sürü başındaydı, Jeno ilk duraksamış, ağzı açık kalmış, ardından diliyle dışarı itmişti mamayı. Ağzından akan tükürüklerle ağlamaya başladığında Jungkook Jaehyun'a döndü.

"Beğenmedi galiba." Lucas da ikisine bakmıştı.

"Acaba kimchiyi mi denesek? Belki bebek mamasının tadı güzel değildir...?"

"Saçmalama Lucas, yutamaz bebek onu." sevgilisi söylediğinde Johnny göz devirip hepsini itmiş ve mamayı kendi almıştı.

"Bebek ilk defa tattı, tabi yabancılayacak. Jaehyun sen bebeğe sarıl, ben yediririm. Kendini güvende hissetsin."

Bebek bir yaşına geldiğinde de yürütece konulmuş, yavaş tay taylara başlanmıştı. Jeno yürümek için çok heyecanlıydı.

Jaehyun'un abisi Eunhyuk yeğeninin ellerini tutup arkasından ilerlerken Jaehyun salonun diğer ucunda, oğluna gelmesini işaret ediyordu.

Ve bunların hepsini özel arşive kaydetmek ve on yedi kopyasını çıkartmak üzere Jungkook kaydediyordu.

Eh, boşuna sürü denmiyordu onlara.

Just A Night For Pregnancy -JaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin