3

766 64 18
                                    

Taeyong gözlerini pamuk şeker pembesi kazağının koluyla tekrar sildiğinde Ten oflamış ve onun elini tutmuştu. Taeyong aradığından beri - neredeyse üç saat oluyordu- arkadaşı hüngür hüngür ağlıyordu.

"Ağlama artık, hem kızgınlıkla söylemiştir o. Sen bilmiyor musun Jaehyun'u? İlk kavganızda kışın üç günü senin kapında yatmıştı da, sonra zatürre olup hastaneye kaldırılmıştı. O gelir özür diler senden, cidden."

"A-ama çok cid-diydi!" Taeyong hıçkırarak söylediğinde Ten dudak büzmüştü, arkadaşının böyle ağlaması onu çok üzüyordu.

"Sana pasta alayım mı? Ya da meyve salatası yapayım? Çilekli süt?"

Taeyong kafasını iki yana sallarken kapıdan ses gelmesiyle ikisi de o tarafa dönmüş, içeri kaşları çatık giren Jaehyun'la göz göze gelmişlerdi.

Jaehyun sanki onları tanımıyormuş gibi salona girmiş ve elindeki kitap poşetini masaya bırakmıştı. Ardından hemen arkasına dönmüş ve kocaman bir paketi tutan arkadşalarına bakmıştı.

"Sakin olun, çarpmadan girin çocuklar. Jungkook sen çek, Yugyeom iterse canın acır."

"Ağır lan, itme sakın."

"Ne ağırı ya? Beşik aldık daha kurulu bile değil, manyağa bak."

Ten duyduğuyla gözlerini büyütmüştü, Taeyong ise 'bak, söylemiştim...' diye mırıldanarak önüne dönmüştü.

"Onu salona bırakın, sonra gelin misafir odasını boşaltalım, orayı çocuğuma yapacağım!" Jungkook kutuyu yavaşça yere bıraktığında Ten Taeyong'un önünden ayağa kalkıp ona ilerledi.

"Beşik mi aldın? Daha doktora bile gitmedik, bebeğin cinsiyetini de bilmiyorsun."

Jaehyun gülümsemişti, gamzeleri ve yanakları gözükene kadar.

"Bir şey olmaz, renkleri ayırmam ben. Hem tüm eşyalar bir araya geldiğinde rengarenk görünecek, belli bir renk değil."

"Şaka mı yapıyorsun? Başka neler aldın ki?"

"Her şey, az önce çocuğa banka hesabı açtık." Jungkook belini tutarak söylediğinde Yugyeom kafa salladı.

"Hadi, odayı boşaltalım. Eşyalar akşam gelmeye başlayacak!" Ve üç erkek odaya ilerlemişlerdi.

"Bu... cidden ciddi." Taeyong'un tekrar ağlamaya başlamasıyla Ten ona ilerledi ama hala şok içindeydi.

Akşam olduğunda oda neredeyse hazırdı, Jaehyun'un yirmiden fazla arkadaşlarından hediye gelmesi Taeyong'a aşırı ciddi olduğunu ve herkese bu bilgiyi yaydığını gösteriyordu. Yalnız kaldıklarında yanına yaklaştı.

"Jaehyun... biraz konuşabilir miyiz?" Jaehyun kafasını sallayıp çocuk odasının kapısını kapattı.

"İstediğin bir şey olduğunda bana mesaj atarsın ya da söylersin, saat fark etmez, gider alırım. Arkadaşlarınla da gidip hamile kıyafetleri alırsın, karnın büyüdüğünde giymen için. Onun da parasını veririm istiyorsan. Şimdi gidip yatabilirsin, yatak senin."

Taeyong ağzı açık izlemişti Jaehyun'un suratını, ardından dişlerini birbirine bastırsa da, birkaç damlayı tutamamıştı. Jaehyun da onun şiş gözlerini fark etmişti, defalarca onu teselli etmek istemişti ama bebek aklından bir an olsa çıkmıyor ve Taeyong'dan bir adım uzaklaşıyordu.

"Sensiz uyumak istemiyorum, biz hep birlikte uyuruz!" Jaehyun gülümsemişti ama bu gülümseme soğuk bir gülümsemeydi, Jaheyun'un dalga geçerken takındığı gülümseme.

"O sen bebeğimin katili olmayı düşünmeden önceydi, gidip uyur musun güzelce? Yarın gitmeden ben hazırlarım kahvaltını, istediğin kadar uyu. İşten de doğum izni al ya da çık, işini sevmediğini biliyorum. Bebeği etkilemesin."

Jaehyun yatak odasına girip çarşaf ve yastık almış, ardından odadan çıkmıştı.

"İyi geceler, bir şey olursa seslen." Koltuğa elindeki sererken Taeyong hüngür hüngür ağlıyordu.

"Beni incitiyorsun!"

"Seni incitecek hiçbir şey yapmıyorum, bebeğimiz var ve ben ona iyi baba olacağım. Sen de istemiyorsun ve olmayacaksın, sadece biraz dayanman gerekiyor."

Gerçekten olacaktı, Taeyong'un aylar süren işkencesinde yardımcı olmuş, ona istediği her şeyi almıştı. Hatta Taeyong onu bir gecede gıcıklığına yedi kere dışarı göndermişti de, o yine de hiçbir şey dememişti. Odayı arkadaşlarıyla hazırlamış, evi bebeğe göre düzeltmişti. Taeyong'un sancılarında onu rahatlatmak için bol bol konuşmuş, istediği çayları yapmıştı.

Bir gece Taeyong'un yine sancıları tutmuş ve Jaehyun ona papatya çayını içirmeye çalışırken suyunun geldiğini fark etmişti. Jaehyun arabasının anahtarını ararken çay bardağını düşürüp parçalanmasına yol açmış, Jungkook'a ilk haber vererek de küçük bir kaza yapmasına sebep olmuştu. Jaehyun'un panik atak geçirir gibi sürüşünün ardından Taeyong acilen doğumhaneye alınmış, küçük bir topluluk kapı önünde birikmişti.

Jaehyun aslında Taeyong'a kin dolmuş, nefret eder hale gelmemişti. Sadece kızgındı ve bunu sadece bir cümleyle iki tarafa ayrılmış tanıdıklarına çok net açıklamıştı.

"Annenin suyu çok azalmış, bu yüzden sormak zorundayız, bir sorun olursa anneyi mi kurtaralım, bebeği mi?" Johnny doktor kişiliğine bürünmüştü, ciddiyetle sordu. Arkadaşının doğumuna katılması zaten gericiydi ancak doğuma odaklanabilmesi için doktorluğuna odaklanması lazımdı.

Jaehyun gözlerini kaçırmış ve sessizce mırıldanmıştı.

"Tabi ki anneyi kurtarın lütfen, onu kaybetmeyi göze alamam...''

Just A Night For Pregnancy -JaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin