19

426 40 34
                                    

"En erken ay sonuna tarih verebiliriz efendim, bir de isterseniz bir hafta sonra var ancak akşam saatlerinde." Taeyong Jaehyun'a döndü.

"Ne diyorsun?"

"Bence uygun, zaten başka ne işimiz var ki? Sadece nikah." Jaehyun karşısındaki Taeyong'a baktı, hiç ayrılmamışlar gibi evlilik tarihi seçiyorlardı, bu ikisine de garip gelse dahi çocukları için ayak uydurmaya çalışıyorlardı. Taeyong onunla evlenmek zorundaydı Jaemin'e bakmak için, başka biriyle evlenmek istemiyordu.

O hala seviyordu sevgilisini.

"O zaman tamam, hangi gün?"

"Cumartesi saat yirmi birde. Diğer çiftler genelde bir haftada gelinlik damatlık davetiyeler falan yetişmez diye istemiyorlar."

"Biz o tarihi seçiyoruz." kadın ellerine baktı, ikisinde de yüzük yoktu, ardından Jaehyun'un sert sesini duydu.

"Biz o tarihi seçtik, hanımefendi."

"Tamam, isminiz neydi?"

.
.
.

"CİDDİ CİDDİ EVLENİYOR MUSUNUZ?!" Yugyeom bağırdığında Jaehyun telefonu kulağından uzaklaştırdı.

"Evet salak üçüncü söyleyişim. Diğerlerine mesaj at, bu akşam Jungkook'tan gizli parti yapacağınızı biliyorum."

"Ehe hyung, biliyorsun, onun sevgilisi var ve-" Jaehyun telefonu kapattı ve karşısındaki Taeyong'a döndü, ardından arabanın yolcu kapısını onun için açtı.

"Teşekkürler, eve gidiyoruz, değil mi?" Jaehyun kafa salladı.

"Jeno'ya ödev yaptırmam lazım, kendini oyuna kaptırıp yapmayı unutuyor." Taeyong kafa salladı.

"Pasta... alalım mı?" Jaehyun ona bir bakış attı.

"Ne için?"

"Evlenmemiz iyi bir şey değil mi çocuklar için? Kutlama amaçlı... yani...." Taeyong'un sesi giderek azaldığında Jaehyun gülümsemesini durdurmak zorunda kaldı.

"Alırız, Jaemin'e de oyuncak aldın mı sabah?"

"Evet ama o doktor seti istedi, ben peluş oyuncaklar da aldım hastası olsunlar diye. Buraya getirmek istemedi." Jaehyun kafa salladı.

"Jeno'nun sinir krizlerini unutma, onları alıştırmamız lazım birbirlerine." Taeyong kafa salladı.

Uzun bir sessizlikten sonra, Taeyong camdan dışarıyı izlerken Jaehyun mırıldandı.

"Gerçekten hiç sevişmedin mi altı yıldır?"

"JAEHYUN!" Jaehyun koluna yediği tokatlarla gülerken diğer taraf da eğleniyordu.

"Bu bir zebra."

"Hayır o bir at, zebra kahverengi olan."

"Zebralar kahverengi olmaz hyung, bu bir zebra." Jungkook kafasını iki yana sallayıp Minhyuk'un adıyla bağırdı, ardından Minhyuk odaya girdi.

"Jeno zebranın bu olduğunu bir türlü öğrenemiyor!"

"Çünkü o zebra değil, at." Jeno gülerken Jungkook ciddiyetle Minhyuk ile tartışıyordu.

"Yeter Jungkook, çocuk doğru biliyor. Bunu sevgiline anlatma rezil olursun, ben gidiyorum Renjun'in yanına, bağrışmayın."

Minhyuk kapıdan ayrılınca Jeno kapıya yaklaştı, Jungkook ona bakış atıp önüne döndü.

"Ne yapıyorsun?"

"Ona bakıyorum."

"Niye?"

"Minhyuk hyung onun niye yanına oturuyor?"

"Çünkü konuşuyorlar, hadi ama Jeno. Bu kadar kıskanç olma, babası kılıklı. O sadece küçük bir çocuk."

Jeno cevap vermedi, Jungkook kafasını geri çevirdiğinde onu yerine bulamadı, Jeno salona gitmişti.

Tekli koltukta telefonuyla uğraşan Johnny'nin üzerine çıkıp kucağına yattı, ardından onu izleyen çocukla göz göze geldi.

Jeno kaşlarını çatıp ona bakarken birbirleriyle bakışan Johnny ve Minhyuk'un da fark ettiği bir şey oldu, Jaemin ona dişlerini gösterecek şekilde gülümsemiş ve yüzünü yine eğmişti.

Ten lavabodan çıktığında salona ilerlemiş, çalan kapıyla ise yolunu değiştirip kapıyı açmıştı.

"Aldınız mı?"

"Pasta aldık!" Jeno hemen Johnny'nin kucağınsan kalkıp babasına koşarken Jaemin Taeyong'u izliyordu.

Taeyong ilk kendine sarılan Jeno'ya gülüp karşılık vermiş, babasına sarılmasıyla onları bırakıp Jaemin'e ilerlemişti.

"Ne yaptınız?"

Jaemin Taeyong'un büyük elini kavrayınca Ten gülümsedi.

"İki çocuğun da ikinize düşkün olması çok tatlı!"

"Pasta da tatlı, tabaklara koyup geliyorum."

"Gün ne zaman?!" Jaehyun sırıtarak cevap verdi.

"Bir hafta var, hazırlanmamıza yardım etmek zorundasınız."

"Bir hafta mı! Fotoğrafçıyı, kıyafetleri, kuaförü ve en önemlisi evi nasıl ayarlayacağız?!" Jungkook bağırdığında Jaehyun göz devirdi.

"Ayarlamayacağız."

"Baba ayarlayalım!"

"Ayarlayalım!"

Jaehyun Taeyong ile göz göze gelince Taeyong boğazını temizledi ancak kimse ona dikkatini vermemişti.

"Bence birer takım elbise giysek yeter."

"Hayır, fotoğraf da istiyorum ben! Çok insan da olsun istiyorum."

Jaehyun bağıran oğlunu kucağını alıp yanağına büyük bir öpücük kondurdu.

"Sen ödevini yaptın mı?"

"Unuttum, Jungkook hyung ile oyun oynadık! Baba biliyor musun, Jungkook hyung zebrayla atı karıştırıyor, inek de boğa gibi ses çıkartır sanıyor!" Jeno kıkırdadığında Jungkook ofladı, dalga konusu olmuştu.

"Bu çocuk gerçekten sana çok benziyor ve bu çok sinir bozucu." Jungkook ceketini alıp giderken Jaehyun gülmeye devam ediyordu, akşam mesaj atacağına adı gibi emindi.

"Baba ben de büyüyünce senin gibi güçlü olacağım, böyle kaslarım olacak!"

"Aferin oğluma, hadi git ödevini getir." Jeno koşmaya başlarken Jaehyun Jaemin'e baktı, çekinik gözlerle onu izliyordu.

Jaehyun ona göz kırptı, Jaemin ise başını eğdi.

"Pastada sonra yapabilirsin, sadece koy, önümüzde kalsın."

"Ben kola da isterim!" Taeyong Jeno'yu kendine çekip yanağını sıktı.

"Demek kola da istiyorsun, seni yerim bebeğim benim!" Taeyong Jeno'nun yanağını sıkarken, Jaehyun doğru bir karar verip vermediğini düşünüyordu ama Kun'dan sonra Taeyong ile tekrar birlikte olmak, onu rahatlatmış ve mutlu etmişti.

Just A Night For Pregnancy -JaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin