18- Özür

285 26 66
                                    

Medya linki👉 https://pin.it/6wWPGnF

O sırada içeridekiler:

3. POV:

Giyu hala neden böyle bir şey yaptığını anlayamamıştı. Diğer erkekler ise onu soru yağmuruna boğuyordu çünkü onlar da Giyu dan bunu beklemezdi. Her zaman sakin ve sessiz Giyu dan...

Tengen- Çok mu susuzdun?

Giyu- Hayır...

Sanemi- Yakın zamanda ağır yaralandın mı?

Giyu- Hayır...

Tengen- E o zaman tek bir açıklaması kaldı durumun-

Giyu- Biliyorum... Ruh eşimi buldum ama sırf kendimi kaybettim diye artık hiç şansım kalmadı...

Rengoku- Öyle düşünme, zamanla seni affeder.

Giyu- Ya affetmezse..?

Tengen- Gerçekten ruh eşin ise affeder. Ben de Hinatsuru ile tanıştığımda aynısı olmuştu. Neredeyse kızı öldürüyordum ama şu an karım.

Giyu- Yani..? Benim de 200 yıl affedilmeyi mi beklemem lazım..?

Sanemi- Bu ne oğlum armut piş ağzıma düş! Birazcık kendini affettirmeye çalış da pişman olduğunu görsün.

Giyu- Ne yapabilirim ki..?

Rengoku- Biz gerekenleri söyleriz sen merake etme.

Giyu şimdi biraz daha iyi hissediyordu. En azından kendisine yardımcı olmaya çalışan arkadaşları vardı yanında.

Yui POV:

Shinobu biraz daha iyi olunca tekrar içeri geçtik çünkü hava iyice soğuyordu.

Alt katta kimse yoktu, sanırım diğerleri de üst kattalar. Önce Shinobu nun yarasını sardık. Sonra üçümüz Shinobu ile benim kaldığımız odaya geçip telefonda kısa bir filim açtık kızın kafası dağılsın diye.

Bir süre geçince hava iyice kararmıştı. Odanın kapısı tıklanınca hepimiz kafamızı telefondan kaldırdık. Kapıyı Rengoku açtı yüzünde güzel gülümsemesi ile.

Rengoku- Hanımlar kamp ateşinde oturuyoruz, siz de gelsenize!

Mitsuri- Aaa kamp ateşi mi? Kulağa eylenceli geliyor~ hikaye anlatır mıyız?

Rengoku- Evet zaten ateşin raconu bu Hahaha!

Ben onaylamadan önce Shinobu ya "İster misin?" Der gibi baktım. Kafasını telefondan ayırmadan sorla gülümsemeye çalıştı.

Shinobu- Siz gidin, ben erkenden yatıcam...

Yui- Peki, iyi geceler kelebek...

Mitsuri ile birlikte Rengoku yu takip ederek odadan çıktık. Ön bahçede diğerleri geniş bi çember şeklinde yere oturmuştu ve ortalarında da kamp ateşi vardı. Bizi görünce Suma neşeyle bizi selamladı.

Suma- Aaa Mitsuri san ve Yui san da geldi~!

Mitsuri Obanai nin yanındaki boşluğa oturdu. Ben de Rengoku nun yanına geçtim. Biz gelince Tengen yarım bıraktığı hikayeye devam etti. Heyecanla bir şeyler anlatıyordu ama bir yerden sonra dinleyemedim.

Zifiri karanlıktaki tek ışık kaynağı olan ateşi seyrederek dalıp gitmişim. Yavaşça başımı Rengoku nun omzuna yasladım. O da karşılık verip elini omzuma koydu.

Biraz son zamanlarda olanları düşündüm. Daha 3-4 ay önce normal bir hayatı olan ve aşka bile inanmayan biriyken şu anda sevdiğim kişiyle yan yanayım.

Bunu düşünmek yüzüme bir tebessüm getirdi. Rengoku da bunu fark etmiştir ve bana gülümseyerek bakıyordu.

Rengoku- Güzel yüzünü güldüren ne böyle?

Birden böyle diyince utanarak bakışlarımı kaçırdım. Bu halini hafif kıkırdadı.

Yui- H-Hiç ya... Öyle düşünüyordum...

Rengoku- Hm? Neyi düşünüyordun?

Yui- Önemli değil boş ver... *kendi kendine fısıldayarak* Seni...

Rengoku- Benimle ilgili ne düşünüyordun mesela?

Çok kısık sesle söylediğimi duyunca dumura uğradı, yüzümün ısındığını hissediyorum. Bazen bunu yapabildiğini unutuyorum...

Yui- H-He? Y-Yani, sadece... seni ne kadar sevdiğimi falan...

Ona dönmüş konuşurken etraftaki seslerin kesildiğini fark ettim. Diğerleri ,çoğu sırıtarak, bize bakıyordu. Herkesin dikkatini çekmek beni rahatsız etti.

Tengen- Bence siz bir ara buraya baş başa gelin derim *shipper gülüşü*

Yui- N-Niye bizi dinliyorsun ki?!

Sanemi- Ses tonunun yükseldiğini fark edemedin galiba?

Yui- Aman be hadi konuşmaya devam edin siz!

Utandığım için konuyu hızlıca kapattım. Tekrar ortada bi sohbet oluştu, ben de diğerlerini dinledim.

Bir süre sonra zaten sessiz olan Giyu bir şey demeden kalkıp kapıya yöneldi.

Sanemi- Oi nereye?!

Giyu- Lavoboya.

Kısaca Sanemi ye cevap verip içeri girdi.

3. POV:

Giyu lavoboya gideceğini söyleyip içeri girdi. Ama istediği şey biraz yalnız kalmaktı. Arka bahçeye geçmek için koridoru geçerken Shinobu nun kaldığı odanın önünde bir saniye durdu. Onunla konuşmak istiyordur ama henüz hazır değildi, bu yüzden yürümeye devam edip arka bahçeye çıktı.

Ama bahçede yalnız değildi. Sandalyelerden birinde oturanın Shinobu olduğunu anlaması uzun sürmedi.

Shinobu birinin geldiğini duyunca kim olduğuna bakmak için arkasını döndü. Karşısında Giyu yu görünce ister istemez yüzünü endişe kapladı. Onunla aynı ortamda olmak istemediğini düşünüp hızlıca ayağa kalkıp kapıya yöneldi.

Shinobu- Ş-Şey ben de tam kalkıyordum-

Giyu- Shinobu, bekle!

Giyu nun seslenmesi ile durdu, aralarındaki mesafeyi koruyarak ona döndü.

Giyu- Ben... Senden özür dilemek istedim... Gündüzki olay için...

Shinobu ya bakamıyordu ve gözlerini kaçırarak konuştu. Shinobu bir süre sessiz kaldı.

Giyu- Birden kontrolümü kaybettim ve... Gerçekten seni incitmeyi asla istemezdim... Eğer bana bir şans verirsen, sana aslında ne kadar değer verdiğimi gösterebilirim.

Shinobu bir süre sessizce yere baktı, düşünceli görünüyordu.

Shinobu- İyi birine benziyorsun, Tomioka-san. O yüzden bugün olanları görmezden gelebilirim belki...

Yüzünde nihayet gülümsemesi belirmişti. Olumlu cevabı üstüne Giyu nun de yüzünde sıcak bi tebessüm belirdi.

Giyu- Şey... Diğerlerine katılalım mı? Ya da yalnız kalmak istersen anlarım...

Shinobu- Güzel fikir, zaten içerde bunalmıştım.

Birlikte ön bahçede olan grubun yanına gittiler. Yan yana oturup bu kez hikaye anlatan Sanemi yi dinlediler. Yui arkadaşını daha iyi gördüğünde sevindi. "Ben dememiş miydim? Şimdi çok pis dilime düştün kelebek" diye düşündü.

.
.
.

Tamam tamam biliyorum, yan shipin bokunu çıkardım :p

Rengoku x Yui (Vampir AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin