Medya linki👉 https://pin.it/O2m5rDZ
Yui POV:
Rengoku gittikten sonra biraz kitap okudum. Sonra da bir süre ders çalıştım. Zaten kısa süre sonra da annemler geldi. Kanao da evine gitti.
Akşam normal geçti ve mutfakta anneme yardım ederken önce şu tatil işini ona söylemek istedim.
Anne- Eee şu Rengoku denen çocuktan bahset biraz.
Yui- N-Ne diyeyim ki..?
Anne- Sadece arkadaşın değil gibi duruyor?
Yui- *Derin nefes alır* E-Evet... Sevgilim...
Anne- Şu deli oğlandan sonra erkeklerden uzak durmuyor muydun sen?
Yui- Hakatsu yu diyorsun... Biraz öyle yapıyordum, son bir seneye yakındır ama...
Anne- Ama?
Yui- A-Aşık olunca bunun pek önemi kalmıyor...
Anne- Bi ara çocuğu davete et de tanıştır damadı.
Yui- Anne!! Ö-Öyle deme!
Anne- Utanma benden, annenim ben. Hem şaka bir yana bir ara yemeğe davet et de tanışalım.
Yui- B-Bakarız... Ya aslında benim söyleyeceğim şuydu... Sömestrda Rengoku arkadaşları ile kendi dağ evine tatile gideceklermiş. Beni de davet etti de...
Anne- Kızım beni biliyorsun, sana izin veririm. Ama düşün taşın babanı ikna etmenin bir yolunu bul.
Yui- Sen ikna edemez misin..?
Anne- Önce sen söyle, sonra ben ikna ederim. Merak etme.
Yui- Teşekkürler anne...
Bir süre arada sessizlik oldu. Bu sırada da kafamda söylemek istediklerimi toparladım.
Yui- Anne... Neden babam bana güvenmiyor..? Ona karşı hiç yalan söylemedim, sözünden de çıkmadım...
Anne- Kızım, babam sana zaten güveniyor. Bunu da nerden çıkardın?
Yui- Çünkü... Küçüklüğümden beri ne yapsam sürekli bi tereddüt ve bi denetleme halinde... Senin aksine...
Anne- Yui, sen eskiden beri sorumluluk sahibi ve ne yapıp ne yapmaman gerektiğini bilen birisin. Bu yüzden sana baskı veya denetim yapma ihtiyacı fazla duymadım ben. Fakat baban biraz farklı, onun gözünde hala hasta küçük kızısın.
Yui- Ama hastalığım on yaşımda tamamen geçmişti. Hala böyle davranması bana güvenmiyormuş gibi hissettiriyor.
Anne- Lütfen öyle düşünme. Hastalığın daha sen bebekken başlamıştı ve baban geceler boyunca uyumayıp nefesini dinlediği oluyordu. Seni korumak istemesi kadar normal bir şey olamaz.
Bunlardan konuşmak beni nedense duygulandırdı. Gözlerimi doldu ve anneme sarıldım. O da bir şey demeden saçlarımı okşadı.
Sonra salona geçip cesaretimi toplayıp babamdan da izin almaya çalıştım. Tabii gene "Shinibu veya Mitsuri de geliyor mu? Diye sordu. Onlara pek güveniyor ve çok kötü baktığı için "evet" diyiverdim sorusuna.
En sonunda "tamam" dedi ve yarı mutlu yarı gergin odama gittim. Gerginim çünkü şimdi Shinobu ve Mitsuri yi de çağırmam gerek. Benim için sorun yok, Rengoku için sıkıntı olabilir.
Hızlıca telefonuna elime alıp Rengoku yu aradım. Kısa sürede telefona cevap verdi.
Yui- Alo, Rengoku...
Rengoku- Efendim Yui.
Yui- Babam izin verdi.
Rengoku- Bu harika bi haber!
Yui- Ama... arkadaşlarımın da geleceğini söylemek zorunda kaldım. Shinobu ve Mitsuri yi de çağırsak bi sakınca olur mu?
Rengoku- Hayır canım ne sakıncası. Hem Obanai ile Giyuu ya da sürpriz olur.
Yui- Tamamdır.
Biraz da havadan sudan konuşup kapattık. Tamam bu iş de halledince gene yarın olmasını bekledim.
*Ertesi gün okulda*
Bizim kızlarla da gelmelerini teklif ettim. Onların da hoşuna gitti ve gelmeye karar verdiler.
Sömestra kadar pek bir şey olmadı, Rengoku ile pek görüşemedim çünkü sınavlarım vardı ve yoğun bi ders çalışma programım vardı.
En son sınavımı da bitirince rahatlamıştım. Direk eve gidip özgürlüğün tadını çıkardım biraz. Akşama doğru da tatil için çantamı hazırlamaya başladım. Toplam 4 gün kalacakmışız. Bir kaç tane kazak, pantolon tayt, hırka pijama falan filan koydum. Bir kaç tane de kitap aldım.
Bir kaç gün sonra da yola çıkma zamanı geldi. Annemlere veda edip aşağıda beni bekleyen Rengoku nun yanına gittim. Beni görünce yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu ve bana sarıldı.
Rengoku- Sensizlik zormuş...
Yui- Ö-Öyle mi..?
Rengoku- Evet! Hadi bavulunu ver de bagaja atalım.
Bavulu bagaja atıp yola çıktık. Sırayla Shinobu yu ve Mitsuri yi aldık ve otogara gittik.
Bizimle gelenleri zaten klasik: Giyu, Obanai, Tengen ve Suma. Neden Hinatsuru ve Makio gelemdi anlamadım.
Grubun yanına gidince Giyu ve Obanai bi şaşırdı. Sonra otobüs gelene kadar bekledik.
Yui- Bu arada Suma, neden Hinatsuru ve Makio gelmedi? Yoksa Tengen ayrımcılık falan mı yapıyor haha...
Suma- Haha hayır hayır onlar gelmek istemediler çünkü buraya yüz kere falan geldiler. Ama ben bin kez de gitsem sıkılmam~~
Suma nın çocuksu enerjisi hoşuma gitti. Biz öyle konuşurken otobüsümüz geldi ve herkes yerlerine oturdu. Ben de Suma ile oturdum çünkü onunla sohbet etmek eylenceliydi. Bir süre sonra da kulaklıkla müzik dinleyerek camdan dışarıyı seyrettim.
Yaklaşık iki saate vardık, yol kısa olduğundan mola vermeden gelmiştik. Grup olarak Rengoku yu takip ettik ve kısa süre sonra vardık.
Bir dağın yamacında gibiydi ve kapısı açık arazi olan doğuya bakıyordu. Bahçe duvarını olmasa da kenardaki masa her halükarda buraya aitti. Ev iki katlı, bir de çatı katı görünüyordu. Koyu renk ahşaptan yapılmış ev çok nostaljik görünüyordu. Evin arkasında uzaklara ilerleyen hafif ağaçlık alan vardı. Kısacası harika görünüyordu...
Eve içi de dışı kadar güzeldi. Geniş bi holün sağında kapısız mutfak ve mutfakta masa; sol tarafta ise salon gene kapısızdı; koridorun solunda bir oda, sağında banyo ve üst kata çıkan merdivenler vardı. Aynı zamanda koridorun sonunda camekan bir kapı vardi, büyük ihtimal o da arka bahçeye açılıyordu.
.
.
.Bir süredir bölüm atamasam da yb uçurmayı başardım ÙwÚ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengoku x Yui (Vampir AU)
VampirosKimetsu no yaiba vampir AU Kyojiro 1000 yıldır aradığı ruh eşini nihayet bulur ve onun güvenini kazanmaya çalışır. Bu yolda ruh eşi olan Yui ne yapacak? Onu kabul edecek mi? Bir vampirin ruh eşi olmak zannettiği kadar basit mi? Orjinal hikaye Kimets...