Yui POV:
Yavaşça Rengoku dan ayrılıp yüzüne baktım. Ama utancımdan gözlerimi kaçırdım. Yavaşça merdivene doğru ilerlerken son kez konuştum.
Yui- Haber vereceğim...
Rengoku- Hmm.
Rengoku beni onayladı ve o da aşağı inemeyen başladı. Eve girince kendimi odama kapattım yine. Rengoku nun dediklerini düşünüyordum. Benden kesin bir cevap bekliyordu. Ona bir şans daha verecek kadar değer veriyor muyum..?
Kafamı dağıtmadan karar vermem zordu. O yüzden kendimi erkenden uyumaya zorladım. Erkenden kalkıp kahvaltı yapmadan evden çıktım, her ne kadar annem arkamdan fena azar atsa da. Okula gidince Shinobu ve Mitsuri yi aradım çünkü onlarla olmak bana iyi geliyordu. Fakat sadece Mitsuri yi buldum. Yanına gidip selam verdim.
Yui- Günaydın Mitsuri, naber?
Mitsuri- Umm... İ-iyi senden naber?
Yui- Belli ki iyi değilsin, noldu söyle.
Mitsuri ilk konuşmadı. Kesin bie şey saklıyorsun da söyleyemiyor. Sonra derin bi nefes alıp söze başladı.
Mitsuri- Y-Yui chan... Hani bi ara vampirlerden bahsetmiştin ya, onlara inanıyor musun?
Belliydi bu konuda bi şeyler olduğu, o gün de hemen konudan kaçmaya çalışmıştı.
Yui- Evet inanıyorum, bir sorun mu var?
Sakın ona bi vampir falan saldırmış olmasın..! Umarım düşündüğüm gibi değildir.
Mitsuri- B-Ben onlardan biriyle çıkıyorum!!
Mitsuro bir anda söyleyip elleriyle yüzünü sakladı. Onu yargılanacağımı veya inanmayacağımı düşünüyorum sanırım.
Yui- Ciddi misin?! Ruh eşi misin yani?
Mitsuri- Ha? Sen bunu nerden biliyorsun?
Yui- Ee... Ç-Çünkü... B-Biri de benim peşimden koşuyor...
Mitsuri- Aaa çok sevindim~<3 Kim kim? Adı ne?
Yui- Önce sen, ilk sen cevapla.
Mitsuri- P-Peki~ adı İguro Obanai ve çok şirin biri~ Ee peki senin peşindeki kim??
Yui- A-Adı Rengoku Kyojiro.
Mitsuri- Aa İguro san bahsetmişti, alfaların başındaki ailelerden birinden sanırım.
Yui- Evet öyle...
Mitsuri- Bir sorun mu var? Üzgün görünüyorsun... Yoksa aranız falan mı bozuk?
Yui- Sadece... Onun gerçek aşkım olup olmadığından emin değilim...
Mitsuri- Ama kokundan anlamış olmalı, değil mi?
Yui- O anladı, ya ben?
Mitsuri- Onu diyorsun... Şöyle dene ben de bu yöntemi kullandım: Kendini onunla birlikte güzel huzurlu bi yerde hayal et. Eğer o anın asla bitmesini istemezsen sen de aşıksındır. Dediğimi sessiz ve sakin bir yerde yap göreceksin.
Yui- Deneyeceğim, teşekkürler.
Bir sure daha Mitsuri ile konuştuk ve baya eğlendik. Sonra dersler başladı ve o gün normal bir şekilde geçti. Eve erken gidince evde tek ben vardım ve ortam Mitsuri nin dediğini denemek için çok uygundu.
Rahat bir yere oturup gözlerimi kapattım. Kendimi Rengoku ile birlikte yan yana bi dağın tepesinde gün batımını izlerken hayal ettim.
Sanırım Mitsuri haklıydı. Ona bir şans daha vereceğim. Bundan sonra katı önyargılarımı da aşmaya çalışacağım.
Bu konuda da bi karara varlıktan sonra bi rahatlama geldi, üstümden bir yük kalktı sanki. Vakit kaybetmeden Rengoku yu aradım ona haber vermek için. Tekefon uzun süre çaldıktan sonra açıldı.
Rengoku- Alo..?
Yui- Meraba Rengoku san... Şey iyi misin, sesin hasta gibi geliyor.
Rengoku- Biraz rahatsızım ama bir şeyim yok merak etme.
Yui- Şeyy ben... geçen gün dediğin şey...
Söze nasıl başlamam gerçekliğini bilmiyordum...
Rengoku- Açıklamada gerek yok, evet ya da hayır desen yeterli.
Yui- E-Evet, yani sana- bize bi şans vermeye karar verdim. Biraz fazla önyargım olduğunu fark ettim...
Rengoku- Bunu duyduğuma sevindim...
Rengoku nun sesine neşe dolduğunu anlayabiliyorum. O mutlu olunca bana da bi mutluluk geldi... dur iç ses henüz ne sevgiliyiz ne bi şey... sadece ondan uzaklaşmamaya karar verdim.
Herneyse ondan sonra fazla konuşma olmadı çünkü Rengoku gerçekten hasta gibiydi. Aslında onun için endişeleniyorum, her ne kadar vampir ve ölümsüz olsa da elimde değil...
O sırada Rengoku:
Rengoku POV:
Hastaydım ve yatağımda bir şey yapmadan yatıyordum. Normalde evampirler hasta olmazdı, bir durum dışında... Beta kanı alfa vücuduna girerse alfayı hasta eder. O kan vücuttan atılana kadar bir kaç hafta hasta eder.
Yui den gelen mutlu haberle biraz olsun neşem yerine gelmişti. Aslında ona kötü olmadığımı söylesem de baya kötüydüm, ateşim düşmüyor ve bi tülü doymuyorum (hoş ben hiç bi zaman doymam ama-). Biraz uyumaya karar verip gözlerimi kapattım. Zaten anında da uyumuşum.
Tekrar Yui POV:
İçimdeki dürtüyor dayanamayıp Rengoku yu yine aradım. Hasta olması beni endileşelendirdi. Fakat bu kez telefonu kardeşi Senjudo açtı.
Senjuro- Yui abla, abim şu an uyuyor da.
Yui- Şeyy sesi biraz hasta geliyordu, yapabileceğim bir şey var mı?
Senjuro biraz sesiz kaldı. Sonra tekrar konuştu.
Senjuro: Gelebilirsen çok sevinirim, abimin durumu kötü ve biraz yardıma ihtiyacım var, babam da zaten dışarıda, bu durumda bile olsa ilgilenmiyor...
Yui- Tabii, yardımcı olmaya çalışırım...
Kapattıktan sonra Senjuro nun bana attığı konuma gittim. Fazla uzun sürmedi gitmem zaten. Fakat burda ev bile yoktu. Biraz kafam karışmıştı. Tam o anda da bi ağacın arkasından Rengoku ya benzer ama daha küçük biri çıktı, sanırım Senjuro olmalı bu.
Senjuro- Yui abla! Geldiğin için teşekkürler.
Sevgiyle kafasını okşayıp cevap verdim. Üff Senjuro çok tatlı.
Yui- Önemli değil, ama burda pek ev yokmuş gibi duruyor...
Senjuro- Bursa yeraltı şehrine geçiş kapılarndan bir tanesi.
Senjuro etrafta kimse olmadığından emin olunca yere eğilip garip bi sembol çizdi ve sembolünü etrafına büyük bi daire çizdi.
Senjuro- Dairenin içine gel Yui abla.
Dediğini yaptım ve ikimiz de çemrin içindeyken çember parlamaya başladı. Işığı gözümü aldığı için bir şey göremedim ve hafif bi sarsıntılarla bi çarpma sesi duydum. Işık azalıp gözlerimi tekrar açınca sanırım yeraltı şehrine gelmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengoku x Yui (Vampir AU)
VampirosKimetsu no yaiba vampir AU Kyojiro 1000 yıldır aradığı ruh eşini nihayet bulur ve onun güvenini kazanmaya çalışır. Bu yolda ruh eşi olan Yui ne yapacak? Onu kabul edecek mi? Bir vampirin ruh eşi olmak zannettiği kadar basit mi? Orjinal hikaye Kimets...