9. BÖLÜM "MERDİVEN"

185 17 0
                                    


25.02.2022

Selammm***

Nasılsınız bakalımmm???

Arkadaşlar hikayeyi beğendiyseniz lütfen oylama ve yorum yapmayı unutmayın. Siz oylama ve yorum yapmayınca beğenmediğinizi düşünüyorum valla.

Kitabımın oylanmasına gerçekten ihtiyacım var, lütfen küçük bir oylamayı esirgemeyin bu hikaye için...

Bölüm şarkısı:

Bilal Sonses- Dağlar


Keyifli okumalar❄

^

"Ayağım hiçbir zaman bir merdivenin ucunda olmayacak.

^

'Bir merdiven gibi çıkacağım içinde olduğum yeraltından.'


^

9. BÖLÜM "MERDİVEN"



Magazincilerin ellerindeki fotoğraf makinalarının ışıkları yüzümüze yüzümüze vururuken görenler şaşkınlıkla bize bakıyordu. Yanından geçtiğimiz magazincilerin Seray Hanım'ın elini tutan kişi Furkan Saraç mı yoksa Araz Ateş mi dediklerini duysam da pek fazla önemsemedim. Kapının girişinde durup fotoğraf çektirdikten sonra magazincilerin sorularına maruz kaldık bu defa. Birkaç magazinci bize doğru gelirken davette görevli olan korumalar onları engellemeye çalışsa da bir magazincinin sorusunu içeri girmeden Araz cevapladı.

"Araz Bey, Seray Hanım, evlendiğiniz haberleri doğru mu?"

"Evet doğru, evlendik." İnsanların şaşkınlık belirtileri bize gelirken biz pek fazla önemsemedik. Birlikte davet alanının içerisine girmeden önce üzerimizdeki kabanları bırakıp öyle içeri girdik. O sırada Sercan geldi yanımıza.

"Patron yemin ederim bir ay sallayacak sizin şu evlilik haberiniz!" Araz bir tepki vermezken Sercan'a döndüm.

"Bir ay? Daha fazla bence." diyip gülüşürken Araz'ın durmasıyla bizde durduk. Önümüzde bizi yan yana durmuş karşılayan üç kadın dört erkek vardı.

Güler yüzlü olan orta yaşlı bir adam elini uzattı Araz'a.

"Hoşgeldiniz Araz Bey." Araz başını sallamakla yetinirken bana döndü. "Sizlerde hoşgeldiniz," el ele olan elimize baktı. "Bu arada hayırlı olsun, çok sevindik." Araz gülümsemek için kendini zorlarken anladım ki bu adamı sevmiyordu. Acaba Yiğit Saygun bu adam mıydı?

"Lütfen daha fazla beklemeyin ayakta, masanıza kadar eşlik etmemi ister misiniz?"

"Hayır teşekkürler." Araz ilerlemeye başladığında kocaman bir salona girdiğimizde gözlerim altın sarısı ve kırmızının dans ettiği salonda gezinemeden önüme baktım. Bir masada durduğumuzda Araz elimi bıraktı ve ceketinin düğmesini açtı.

"Piç kuruları!" Söylediği küfür beni utandırırken Sercan ile konuşmaya başladıklarında Sevil Hanım yanımızdan ayrıldı. Bende incelemeye devam ettim salonu. Salon gerçekten iki bin kişinin sığacağı büyük bir davet salonuydu. Duvarlar, kürsünün olduğu yer, yerdeki fayanslar... her şey kırmızı, altın sarısı, beyaz ve siyahın birleşimiyle pek fazla göz yormayan bir yerdi. Masalar kişilerin etrafında toplanması için oluşturulmuş dik bir masaydı. Beyaz örtüsü vardı. Davet alanı yavaş yavaş dolmaya başlarken Araz ve Sercan hâla bir şeyler konuşuyordu. Bende giriş kapısından girenlere bakıyordum, bir süre sonra gözlerim hayran olduğu gözleri gördü. Furkan... yanında annesi ve babası ile birlikte davet alanına giriş yapıp kendi masalarına doğru ilerlerken gözlerini etrafta dolaştırırken benimle kesişti gözleri. Bir an afallasa da hemen bakışlarını çekip masalara geçtiler. Annesi ve babasının arkası bana dönükken Furkan'ın yüzü bana dönüktü, davet boyunca onunla göz göze olacaktım.

MEYUS: BAŞLANGIÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin