~~~
Uzak diyarlarda bir prenses varmış. Mavi Diyar'ın prensesi.. Bekliyormuş umutsuzca. Neyi ve kimi beklediğini bilmeden. Güneşe soruyormuş, aya, yıldızlara...
" Ey göktekiler. Söyleyin bana. Nedir beni bu mutsuz eden? Bu kadar bekleten?"
Hiçbir zaman cevap alamıyormuş. O içini açacak hayallerini bekliyormuş aslında. Zamanı bekliyormuş. Belki de kırgınlıklarını bekliyormuş, yüzleşmek için. Her gün aynı saatte, ay ve yıldızlarla konuşuyormuş, belki öğrenirim diye. Alacağı cevabı umut ediyormuş. Bugün olmasa da, yarın belki yüzleşirim diyormuş...
~~~
Kendince bir çevresi vardı babamın. Cenazesi kalabalıktı. Cenaze bitti. Defnetmiş eve dönüyorduk. Burada olmam ya da olmamam fark eder miydi bilmiyorum. Hiç ağlamamıştım. Dün gece gözüme bir damla uyku girmemişti. Araf'la öyle sabaha kadar oturmuştuk sadece. Hiç konuşmadan, sohbet etmeden, birbirimize bakmadan, gökyüzünü izlemiştik.
Araf her şeye çok koşturmuştu, ben kızıyken bu kadar uğraşmamıştım. Sadece oturmuş ve kalkmıştım. Tıpkı bir robot gibi. Mersin'e geldiğimizden beri bir an olsun beni yalnız bırakmaması beni şaşırtsa da, kafamı çokta bununla meşgul etmemiştim. Asıl şimdi başlıyorduk.
Eve girdik. Zaten İstanbul'dan hiç eşya getirmemiştim. Sadece bir kol çantası ile gelmiştim baba evine. Çok fazla kalmayı düşünmüyordum. Üzerime düşmemesine rağmen ben evlatlık görevimi fazlasıyla yerine getirmiştim. Odama girdim çantamı almak için. Kapının kenarına dayanmış iki adet valiz.
"Eşyaların." dedi arkamdan annem. Başımla hafifçe önce anneme ve sonra valizlere baktım. Bu kadardı işte. Benim hayatım, benim ailem, benim eşyalarım. Onları hiçbir zaman affetmeyecektim. Benden çaldıkları şey hakkında en ufacık bir fikirleri bile yoktu.
"Bu kadar değil mi? Buraya kadar?" Yutkundum. Hayır Elis. Şuan ağlamayacaksın. Onun karşısında ağlamayacaksın.
"Evet." diye fısıldadı. Hadi ama anne. Üzülüyormuş gibi yapma.
"Şu an. Yani yaşadığımız şu an aslında göstermelik biliyorsun değil mi anne?" deyip yüzüne baktım. Tam gözlerinin içine. Benden gözlerini kaçırıyordu. Ben inatla kaçırmadım.
"Biz bu anı aslında yıllar önce yaşadık. Bende eşyalarımda fiziken bu odanın içindeydik. Aslında hiçbir zaman bu evde olmadık." Gözlerinden akan yaşları görünce iyice sinirlenmiştim.
"Ağlamayı bırak. Yanlışlıkla üzülüyorsun sanacağım." dedim sitemle.
"Babanda bende hiçbir zaman.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF'IM
Novela Juvenil~~~ Kalbim ile aklım arasında araftayım. Ne senden tarafta, ne de benden taraftayım... ~~~ "Mavi hayaller, siyah gerçekler..." diye mırıldandım "Mavi, Siyah'a aşık olursa ne olur?" diye sordu.. "Ona karışır, onda boğulur, onunla siyahlaşır."...