Başarılı bir cinayet büro komiseri olan Miray, yardımcısından gelen yeni bir cinayet ihbarı ile harekete geçer. Ancak işler bu sefer onun için diğer çözdüğü dosyalar kadar kolay değildir. Bir uçurum kıyısında sırlarla çevrili bir ölüm zinciri... Çok...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Son beş gün dahil olmak üzere maktulün bütün telefon kaydı silinmiş komiserim."
Gözlerimi sıkıca kapattım. Sakinliğimi koruyamıyordum. Semih'e arkamı dönüp öfke ile parmaklarımı saçlarıma daldırdım. "ne demek kayıt silinmiş Semih!"
Semih kafasını öne eğdi, "biz de anlayamadık komiserim. Bütün telefon kaydı silinmiş. Tekrar tekrar denedik, bir şekilde ulaşmaya çalıştık ama maalesef". İç çektim. Öfke ile soluyordum.
"artık bu telefon kaydından daha önemli bir işimiz var Semih. O da bu telefon kaydına kimin bizden önce ulaşıp sildirdiği." alnımı sıvazladım, "şimdi eve git. Kafanı boşalt, güzelce dinlen. Bu iş sandığımız kadar kolay olmayacak. Belli ki karşımızdaki kişi hafife almamız gereken biri. Bundan sonra daha sıkı ve tempolu çalışacağız."
Semih kendinden emin bir şekilde kafasını aşağı yukarı salladı, "tamam komiserim, merak etmeyin çok sıkı çalışacağım. İyi akşamlar"
Semih odadan çıktıktan sonra kendimi masanın önündeki koltuklardan birine bıraktım. Kimdi bu böyle? Telefon kayıtlarını silmeyi akıl edecek kadar zeki, dahası onlara ulaşacak, yok edecek kadar eli kolu uzun biri miydi?
Bunu nasıl yaptı veya yaptırdı onu şu an bilemem ama emin olduğum şey, o son beş gün Emre telefonda gizli gizli kimle konuştuysa o da, bu kayıtların yok olmasını sağlayan kişi de aynı kişi.
Bilmediğim ne vardı? Emre benden habersiz hiçbir şey yapmazken ölümüne sebep olacak kadar büyük neyi saklamıştı benden? Kimler vardı bu işin içinde? Neye bulaşmıştı Emre? Kendisinin sonu olacak insanlarla ne işi olmuş olabilirdi ki? Rutin ve huzurlu hayatını ney veya kimler ne için bozmuştu? Kime, nasıl bir hata yaptı ki bedelini canı ile ödedi?
Odamın kapısı açıldığında ayağa kalktım. "otur Miray". Kaşlarımı çattım, "başkomiserim bir sorun mu var?".
Sağ elini kemerinin üstüne doğru koydu, sol eliyle ise alnını sıvazladı. Elini alnından çekip bakışlarını duvara sabitledi ve ağır ağır kafasını iki yana salladı. "çok yavaş ilerliyoruz" bana doğru döndü, "sana sakin ve temkinli olalım dedim ama biz işleri fazla ağırdan aldık".
Ne oluyor bu arkadaşa?
Koltuklardan birine oturdu, "telefon kaydının silinmesine sebep olacak kadar yavaş ilerledik" yüzüme baktı "üstelik katilin, maktulün son beş gün içinde sık sık ve gizlice görüştüğü kişi olduğundan şüphelendiğimiz halde".
Karşısındaki koltuğa oturdum. "haklısınız başkomiserim. Bu hata da benim de payım var. Akıllıca hareket edemedim. Ne yapmam gerektiğini çok geç oturttum. İşleri sırasına çok geç koydum. Oysa daha seri ve kıvrak hamleler yapmam gerekirdi."