4: Zayıf Halka

802 69 170
                                    

Çalar saatin alarm sesi Ran'ı rahatsız ederek travma yaratmış olan küçüklük anılarından bir anda kopardı. Zaten uyanık olduğundan çirkin bir sesin, kalkması için ona bağırmasına aldırış etmedi.

Onun aksine, Rindou memnuniyetsizce homurdandı, kafasını yastığın altına soktu ve yatakta debelendi. "Yine mi yaa!" Eskiden -henüz eğitim hayatının başlamadığı zamanlarda- ağabeyiyle birlikte okula gitmek isterdi ama şimdi okuldan nefret ediyordu.

Ran o anda, eğer acele etmezse Rindou'nun banyoyu işgal edebileceğini düşünerek yerinden fırladı ve kendisi banyoyu işgal etti.

Kardeşler uyandırıldıktan sonra yirmi dakika içinde kahvaltı masasına oturduklarında, Rindou'nun kafası tabağa ha düştüm ha düşeceğim durumundaydı. Ran kolunu uzatarak elini kardeşinin çenesinin altında tuttu. "Yine ayakta uyuyorsun." 

Büyük oğlunun sözünü bir uyarı gibi duyan anneleri yüzünü makyaj aynasından kaldırarak çocuklara baktı. "Akşam erken yatmıştın, Rindou. Gece uyku tutmadı mı? Yanıma gelebilirdin."

"Hayır," Rindou esnedi. "aksine osura osura uyudum ama yirmi dört saat de uyusam sabahları erken kalkamıyorum." Kahvaltısına uyanık bir halde devam etti. "Neyse ki yarın cumartesi!"

Rindou'nun söylediklerinden sonra hava iyice karardı, yağmur bulutları bir araya toplanmıştı. Derken evin içi şimşekle aydınlandı ve insanın içini ürperten bir gök gürültüsü duyuldu. Kötü hava koşulları sebebiyle kardeşlerin okula gitme isteği daha da azalmıştı.

Evden çıkmak için anneleri ikisinin de eline birer şemsiye tıkıştırdıktan sonra "Rindou," dedi. "Senin ceza süren doldu. Okuldan sonra arkadaşlarınla vakit geçireceksen, lütfen donuna kadar ıslanmayacağın bir yer seçin. Ran, sen hala cezalısın. Okuldan sonra hemen eve geleceksin."

Şemsiyelerini açarak yola koyulduklarında Rindou, ağabeyine baktı. "Annem yalnızca bir kere arar. Onu da okuldan döndüğümüz saatte yapar. Evli olmasa onu ayakta uyuturduk ama Tamura-san sıkıntı. Adam bütün gün evde. Yine de bil diye söylüyorum." 

"Ve o da annemin tarafında. Niye bütün gün evdeyse! Sanki hiç arkadaşı yok! Aptal adam, sinirimizi bozuyor." Öfkesine rağmen dışarıya sakin bir izlenim veriyordu. Kardeşine döndü. "Özgürlüğümüz için ondan kurtulmak zorundayız." 

"Bunu nasıl yapacağız?" Konu Rindou'nun ilgisini çekmiş olsa da hevessiz görünüyordu. "O dışarıda pataklayabileceğimiz herhangi biri değil, annemin kocası. Ailenin içinden birinden kurtulmak o kadar kolay değil." 

"Kolay olmadığını biliyorum ama adı üstünde, kolay değil. İmkansız demedik. Her zaman bir ihtimal vardır." İç geçirirken Ran'ın omuzları düştü. "Keşke anneannem hayatta olsaydı. O zaman Tamura-san'dan kurtulmak daha kolay olurdu."

İlgileri bir anda bu konudan uzaklaştı çünkü az ötede birkaç yen koparmak için küçük çocukları döven üst sınıfları gördüler. Ran göz devirdi. "Ne ezikler ama! İki taraf da!.. Çevremizde böyle tiplerle muhatap olurken, şampiyonlar ligine nasıl yükseleceğiz bilmiyorum." 

"Dün akşam birilerinin dikkatini çektiğimize eminim ama bizi ciddiye almıyor olabilirler. O yüzden eyleme geçmek zorundayız, ağabey." Ran sormadan Rindou eylemden de bahsetti. "Birisi bana zarar vermeyi aklından dahi geçirse, karşısında seni buluyor. Çetelerde de bu böyle işliyor. Birine dokunuyorsun ama karşında hepsini buluyorsun. Önce kışkırtıcı hamleyi yapmalıyız." 

"Kışkırtıcı hamle... Zayıf halkayı seçersek işimizi garantiye almış oluruz. Zayıf halka dediğim de çetenin ayak işini yapan eleman değil, lider yardımcısını falan. O vakit kendimizi büyük bir kavganın içinde buluruz. Bizi ciddiye almalarının tek yolu bu." 

Wild Ones 卍 Haitani BrothersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin