6: Kendinden Feragat Etmek

315 45 99
                                    

Tenjiku kurucuları ve Mikey soğuk ve şaşkınlık karşımı ifadelerle birbirlerine bakıyorlardı. Yalan yok, kimse bir anda karşısında Mikey'yi görmeyi beklememişti ve bu durum akli dengesi oynak olan Ran için hiç de hoş bir durum değildi.

Saniyeler içinde Ran, kıymetli küçüğünü hemen geri çekti ve arkadaşlarının arasından geçerek Mikey'nin karşısına dikildi. "Gelmemizi söyledin, geldik. Çetene katılmamızı söyledin, katıldık. Bizden daha ne istiyorsun?"

Mochi ile Shion'un gözleri korkuyla büyürken, Kakucho da Ran'a doğru atılmaya çalışmış olan Rindou'yu zapt ediyordu. Rindou'nun yüreği ağzındaydı. Elinde olsa ağabeyini zihin gücüyle geri çekerdi.

"Daha görüşmemiz sonlanmadı, Ran." Mikey'nin birkaç gün önceki ürkütücü halinden eser yoktu ama yine de ne olacağı belli olmazdı, temkinli yaklaşmak gerekliydi. "Senin de alttan alttan belli ettiğin üzere, dünden itibaren bana aitsiniz."

"Patron," dedi Mochi, Ran'ın arkasından, olgun ve yapıcı bir tavırla. "Müsaade ederseniz, biz bu kadro eve dönmek istiyoruz. Hepimiz çok yorgunuz ve Ran'ın sağlık durumu şu an için pek uygun değil. Dün akşam rahatsızlandı. Başka bir gün, dün yapmış olduğumuz  görüşmeyi resmiyete taşırız."

Ret yanıtı aldılar. Mikey, onları hemen bir araya toplamak istiyordu anlaşılan. Oysa ki hiç de acelesi yokmuş gibi görünüyordu. Her nedense bir an evvel bu işi bağlamak istemişti.

Ran dişlerini sıktı. Mikey'nin karşısında kasım kasım kasılırken bilinci anlık olarak yerine geldi ve ilk olarak kardeşine baktı. Artık geri çekilmesi gerektiğini anladı. Rindou'ya ne fiziksel ne de duygusal zarar gelmesini istiyordu. Onun hatırına boyun eğdi, tıpkı küçükken yaptığı gibi.

Anıları gözünün önünde canlanıyordu. Annelerinin, Tamura-san ile düğünü sanki daha dün gerçekleşmiş gibiydi. O ve kardeşi o zaman çok da küçük sayılmazlardı, on iki yaşına yeni girmişlerdi ama o gün Rindou kendini bebek gibi hissediyordu.

Küçük kardeşler balkona çıkarak evin içindeki curcunadan kaçmayı başarmışlardı. Rindou sıska bacaklarını korkuluk demirlerinin arasından aşağı sallandırırken oturduğu yerde alnını aynı demirlere yasladı. "Annem kaç saatte evlenecek?" Oflayarak hatasını düzeltti. "Yani, düğün kaç saat sürecek?"

"Bilmiyorum." Ran o gün hiçbir şey bilmiyordu. Bir anlaşma yaparak annesinin evlenmesine razı gelmişti gelmesine ama kafası hala karışıktı ve içten içe kadının, müstakbel üvey babasından ayrılmasını istiyordu. "Umarım kısa sürer de hemen eve döneriz. Uyumak istiyorum."

Düğün başlamadan önce Rindou, kendini belki daha iyi hisseder diye ummuştu ama aksi oldu. Ryo ile Tamura-san'ın birlikteliği resmiyete taşındığında, küçük kardeş bir anda ortalıktan kayboldu. Kaşla göz arasında gittiği için Ran bile onun nerede olduğunu bilmiyordu ki zaten görünüşe göre, Rindou'nun eksikliğini fark eden tek kişi o'ydu. 

Nikahtan sonra tüm konuklar ortalıkta avare sinekler gibi dolaşırken, Ran da kardeşini arıyordu. Düğün ortamına o olmadan tahammül etmek istemiyordu. Yabancı insanlarla göz göze geldikçe siniri tepesine çıkıyordu. 

Tamura-san'ın ailesine düşman gibi bakmayı sürdürerek, kendi akrabalarına kardeşini görüp görmediklerini sordu. Aldığı cevaplar olumsuzdu. Sanki yer yarılmıştı da Rindou içine girmişti ve kimse de bunu görmemişti. Rindou tam olarak bunu isterdi ama Ran kardeşini geri istiyordu.

"Bak sana bahsetmiştim ya." Ran'ın ilgisi nedensizce bir köşede dedikodu yapan Tamura gelinlerine çekildi. Annesinin eltileri daha şimdiden iş başındaydı. "Şu çocuk, Ryo'nun büyük oğlu. Bunun bir de erkek kardeşi var. Salak Yuki, gitti sanki Japonya'da kimsecikler kalmamış gibi çocuklu kadını aldı. Başı çok ağrıyacak. Aşk için çekilecek çile değil. Ben olsam ilk iş, bu veletlerden kurtulurum. Zaten ne varsa üç ayda evlendiler. Ryo kesin hamile"

Wild Ones 卍 Haitani BrothersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin