3: Güven Problemi

410 53 188
                                    

"Ran," Izana kafasını yanındaki örgülü çocuğa çevirdi. "Ortak duygu ve paylaşımlara sahip olduğun bir kardeşe sahip olmak keyifli olmalı. Rindou'ya sahip olduğun için şanslısın ama o, sana sahip olduğu için senden daha şanslı." Kendi kaybını, Shinichiro'yu, hatırladıkça huzursuz oluyordu.

"Teşekkür ederim, patron." Ran, Izana'nın son iyiliği için de teşekkür ediyordu. "Rindou hayatımdaki en değerli varlık. Onu korumak için gerekirse canımı ortaya koyarım. Duygularımı düşündüğün için ayrıca teşekkür ederim."

"Bunu sadece sen veya Rindou için yapmadım, hepimiz için yapmak zorundaydım. Aklını dövüş meydanında ve gerçek rakiplerinde tutmam çok önemli. Bu arada, bana söylemek istediğin bir şey mi var? Senin ya da Rindou'nun... Şu an burada olmadığı için kardeşinin sözcüsü olabilirsin."

"Bi-bir şey mi?" Ran aniden gelen soru karşısında afalladı "Hayır, patron. Söylemek istediğim ya da Rindou'nun da söylemek istediği bir şey yok. Neden böyle bir düşünceye kapıldın?" Ran sırf reisi kızdırmamak için sessiz kalmayı tercih etmişti.

"Bu düşünceleri aklıma sokan bizzat sensin. Rindou'nun iyi olmadığını söylemedin mi? Hasta mı oldu ya da düşünceleri tarafından rahatsız mı ediliyor diye merak ettim sadece. Tekrar soruyorum. Onun ya da senin, bana söylemek istediğiniz bir şey yok, öyle değil mi?.. Kardeşin bu sıralar biraz dalgın görünüyor."

Ran bunun ne kadar riskli olduğunu bile bile Izana'ya yalan söyledi. "Dün Rindou üşütmüştü. Sabah halsiz olduğunu gördüm ama ne olduğunu anlamadım ve o da bir şey söylemedi. Akşam eve geldiğimde hala yatağındaydı ve hastaydı. Sonra annemize gittik. Çay, çorba tarifleriyle iyileşti. Şu an iyi, bağışıklığını güçlendirmeye çalışıyoruz."

"Geçmiş olsun! Meydan dövüşü için zamanımız azalıyor. Kardeşine dikkat et, Ran. İlahi muhafızlarımdan biri eksik çıkmak istemiyorum." Izana elini uzatarak Ran'ı sırtından itekledi. "Gel, diğerlerinin yanına dönelim artık... Bu arada, Mucho kazandıysa sinirlerine hakim ol!"

Böylece Ran ile Izana diğerlerinin yanına döndüler. Rindou yerde uzanmıştı ve Mochi onun bacağını esnetiyordu. "Abi, nasıl ya! Cidden acımıyor mu? Benim bacağım iki santim aralansa götüm yırtılıyor gibi hissediyorum... Yaratık mısın, oğlum? Esnek insanlar çok korkunç."

Diz kapağı kafasına değen Rindou kıs kıs güldü. "Yoo hiç acımıyor. Hatta şu an çok iyi geldi. Masaj yaptırıyor gibi. Rahatladım... Bir ara masaja mı gitsek?"

"Ee kim kazandı?" Izana meydana bu soruyla giriş yaptı. "Ya da boş verin! Size komut verirken yoruldum ve karnım çok aç. Kaldırın kıçınızı, gidip hep birlikte bir şeyler yiyelim... Kisaki'yi gördünüz mü? O da buralarda olacaktı. Onunla tanışmanızı istiyorum."

Tenjiku daha doğrusu gaddar kuşak, Roppongi'de Filipinler yemekleri yapan, küçük bir restorana gittiler. Tabii Mucho hala Toman'ın içindeki eleman olduğu için onlarla dışarıda pek vakit geçiremiyordu. Sözde düşmanlarıyla görülmesi Izana'nın planları için hiç hoş olmazdı.

"Merhaba, Izana!" Kisaki, lidere başıyla selam verdikten sonra masadaki yerine yerleşmeden önce biraz sorguladı. "Beni neden buraya çağırdın?.. Ve Tenjiku kurucularının da burada olacağını bilmiyordum. Sanırım daha geniş çaplı bir toplantı yapacağız."

"Otur!" diye buyurdu Izana, otoriter bir tavırla ve dik dik Kisaki'ye baktı. "Çöksene, oğlum!" Yemeği hala gelmediği için gerginlik seviyesi yüksekti. "Madem aynı taraftayız, ıslahevi arkadaşlarımla tanışmanı istedim. Bunda kıçında on kilo kokain saklıyormuşsun gibi gerilmeni gerektirecek bir durum yok."

Kisaki, liderin emriyle oturduktan sonra Izana iç geçirerek ona baktı. "Yanındaki Shion, onun yanındaki Kanji ama Mochi diyoruz, yanımdaki Ran ve onun yanındaki de kardeşi Rindou. Haitani kardeşleri zaten ismen tanıyorsundur. Shion ile Mochi de zamanında çetelerin liderleriydi ama kardeşler kadar karizmatik olmadıkları için pek ün salmayı beceremediler."

"Patron," Rindou hafifçe öne eğilmiş, ağabeyinin arkasından Izana'ya bakıyordu. "Hadsizlik olmazsa bir şey söylemek ve Kisaki-kun'a önemli bir soru sormak istiyorum. Müsaade eder misin?.. Yoksa bunu seninle özel olarak mı paylaşsam?"

Ran gerim gerim gerilirken Izana yükselen enerjisiyle "Rindou!" dedi. "Karnın ağrıyormuş gibi görünüyordun. Ben de tam bir şeyin mi var diye soracaktım sana. Pekala, seni dinliyoruz. Söyleyeceğini söyle ve Kisaki'ye sorunu sor. Eğer bir sorun varsa en baştan çözülmesi iyi olur."

Rindou sorusunu sormaya fırsat bulamadan yemek servisleri yapıldı. Ran bunun için Tanrı'ya minnettardı. Kardeşinin Izana'ya karşı haddini aşmasından korkuyordu çünkü o zaman onu koruyamayacağını biliyordu. Karınlarını yarı yarıya doyurduktan sonra Izana "Hıı," dedi "Rindou, sen tam bir şey söyleyecektin. Seni dinliyoruz."

"Teşekkür ederim, patron." Rindou ciddi bir duruş sergileyerek mor gözlerini Kisaki'nin gözlerinin içine içine dikti. "Eski bir Toman üyesisin. Çeteyi içten çökertmek için kurucuları kullanarak, henüz çetenin içindeyken sinsi bir plan yaptın. Veya birkaç plan, neyse... Eski çetene ihanet etmişken, biz sana neden güvenelim? Bize ihanet etmeyeceğin ne malum? Bizi birbirimize düşürüp, bunu kendi yükselişin için merdiven olarak kullanmayacağın ne malum?"

"Bana güvenmek ya da güvenmemek tamamen size kalmış, Rindou-kun. Izana ve ben kendi aramızda bir anlaşma yaptık. Bundan sonra bu masada bulunan herkese ve daha fazlasına ne olacağı bilinmez. Malum, çete hayatında hiç kimse ve hiçbir şeyin garantisi yok. Hayatımız sürprizler ve ihanetlerle dolu."

"Bana ihanet eden, ihanet etmeye kalkışan hatta ihanet etmeyi hayal dahi eden, kafasından geçiren her kim olursa olsun nalları diker, tahtalı köye biletini keserim, nokta." Izana ağzını yemekle doldurmaya devam ederken, kendinden fazlasıyla emin konuşuyordu. "Anladın mı, Rindou? O yüzden sen ve hepiniz gönlünüzü ferah tutun. Tenjiku sarsılmaz bir kale."

Yemekten sonra herkes evlere dağılmıştı; Ran duşa girerken, Rindou odasında ismini Ranmaru koyduğu manga karakterinin çizimi üzerinde çalışıyordu. Bu esnada telefonu çaldı ve tüm işini gücünü bırakarak çağrıya cevap verdi. "Selam, Kaku! N'aber?"

"Bilmiyorum, Rindou." Telefonun öbür ucundaki Kakucho'nun sesi boğuk geliyordu. "Az önceye kadar Izana buradaydı... Sanırım Kisaki denen çocukla tanışıp, birlikte yemek yemişsiniz... Ve sen, şey... Sen de mi Kisaki'nin Izana'yı kullandığını düşünüyorsun?"

"Görünen köy kılavuz istemez." Rindou nihayet onunla aynı dili konuşan birini bulduğu için mutluydu. "Izana için endişeleniyorum. Bu işin sonu hepimizin canını yakabilir. Öte yandan, Kisaki'ye o kadar güveniyor ki bizi bile dinlemiyor. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum."

"Kötü haber şu ki beni bile dinlemiyor. Aklından neler geçiyor, ne gibi planları var hiç bilmiyorum. Kisaki'nin sağlam eleman olmadığını biliyorum sadece... Koko mevzusundan haber var mı? Para çocuğu tarafımıza çekme çalışmaları nasıl gidiyor?"

"O konu hakkında hiçbir fikrim yok. Izana, Koko mevzusunu sadece Mucho ile konuşuyor. Sanırım özel bir plan yapıyorlar. Açıkçası daha net düşmanlar ve tehlikeler varken Koko mevzusuna kafa patlatmak istemiyorum ben de. Asıl soru şu: Toman'dan haber var mı?"

"Olmaz mı! Kisaki piçi yüzünden söylemeyi unuttum. Toman kendi içinde yaptığı toplantıda bize karşılık vermek için anlaşmaya varmışlar. Önümüz Tenjiku, Toman meydan dövüşü."

Wild Ones 卍 Haitani BrothersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin