4: Yüzleşme

377 48 62
                                    

"Af buyur!" Günlerdir anası ağlayan Rindou aldığı teklif karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. "Bu-bu olaylar yüzünden ağabeyimle birbirimize girdiğimizi biliyorsun ki zaten bunu duymayan kalmadı. Tüm bunlar yaşandıktan, biz rezil olduktan sonra mı gelip beni çetene davet ediyorsun?"

"Bunun için birinden izin falan mı almam gerekiyordu? Çetemde yer açıldı, ben de ıslahevinin güçlü çocuklarından biri olarak, seni Rokuhara Tandai'ye davet ediyorum. İstemiyorsan Kazutora-kun'a soracağım."

Bir an için Rindou tereddüt etti. "Yani, bilmiyorum. Aslında kulağa hoş geliyor ama muhtemelen ağabeyim kafayı yer. Öte yandan kendisi sikimde bile değil. Bundan sonra ne yapacağıma karışamaz." Aklına bir detay gelince kaşlarını çattı. "Yer açıldı mı dedin sen az önce? Birisi çeteden mi çıktı?"

"Hayır, sadece garantici olmaya çalışıyorum." South'un sesi rahatsız edici bir biçimde alaycı tondaydı. Sanki alttan alttan Rindou'yu iğneliyordu. "Olur da Ran ölürse, yerine promosyonu gelir diye düşündüm... Neyse, var mısın?"

"Ağabeyime bir şey mi oldu?" Ne kadar umarsız görünmeye çalışmış olsa da Ran'ın ismi anlam olarak olumsuz bir cümlede geçtiği için Rindou panik yaptı. "Birisiyle bir sorun mu yaşadı? Nerede şimdi?"

South sıkıntıyla ofladı. "Bu ara ikinizle de oturup iki kelime edilmiyor. Saniyesinde drama bağlıyorsunuz." South kapıya doğru yürüdü. "Ran'ın bir şeyi yok ama yanında sen yokken gücü yarı yarıya düşüyor. Bu yüzden, herhangi bir kavgada ölme ihtimali çok yüksek. Neticede artık resmen şampiyonlar ligindeyiz."

Her ne kadar ağabeyine kızgın olsa da Rindou buna inanmayı reddetti. Ona göre, ağabeyi çok güçlüydü. "Onu savunmak istemezdim ama ağabeyim bu sıralar iyi bir ruh halinde değil. O nedenle güçten düşmüş olabilir. Şampiyonlar ligine uygun bir aday."

"Bunu lafta değil, meydanlarda kanıtlayacağız, Rindou-kun... Bu arada, hala cevabını vermedin. Rokuhara Tandai'nin bir üyesi olmak ister misin? Üye dediğime de bakma, üstlerden biri olacaksın."

Zorla elinden alınmaya çalışılan karanlık hayat yeniden kendisine sunulduğu için Rindou ister istemez sinsice gülümsemeye başladı. "Rokuhara Tandai... Bu ismi gururla taşıyacağım South-sama!"

Kardeş kavgası Rindou'nun mağlubiyetiyle bitmiş gibi görünse de sürtüşmelerin devam edeceği her halinden belliydi. Hatta bu durum hakkında Shion espri bile yapmıştı. "O kadar çok sürtüşüyorsunuz ki en nihayetinde birinizin götü alev alacak."

"Hayatta olmaz!" Rindou, Rokuhara Tandai'de daha ilk saatini bile doldurmamıştı ki Ran yeni gelişme hakkındaki tepkisini koydu. "Rindou çeteye katılamaz. Hiçbir çeteye katılamaz. Onun serseri hayatı bitti. Bundan sonra önüne bakmak zorunda."

Rindou sinirle göz devirdi. "Geriye başka bir hayatım kaldı da sanki!" Diğerlerinin dikkatini çekince devam etti. "Kendimi bildim bileli seni takip ediyorum, sen ne dersen ona ayak uyduruyorum. Senden etkilendiğim için okula devam etmedim. Belki de yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik ama şimdi sen bana durmamı söylüyorsun. Her şeyi mahvettikten sonra bu kadar dengesiz davranmana katlanamıyorum."

"Ananı sikeyim!" diye mırıldandı Mochi, ortamın nabzını hızlıca yokladığı için. "İşte yine başlıyoruz!"

"Dengesiz mi?" Ran, kardeşine karşı çıktı. "Seni korumak istiyorum diye dengesiz mi oluyorum?.. Çocuktuk lan! İşlerin bu raddeye gelebileceğini nereden bilebilirdim? Başta her şey çok eğlenceliydi ve oyun gibi geliyordu. Artık o küçük çocuklar değiliz ve oyun oynamıyoruz. Tabii ki öncelikli olarak senin güvenliğini düşüneceğim."

Rindou etkilendiği için bir anlığına yumuşayacak gibi olmuş olsa da hemen toparlandı ve sesi titrese de devam etti. "Madem ki artık çocuk değiliz, oyun oynamıyoruz ve meydanlar eskisinden çok daha tehlikeli hatta ölümcül, o halde neden sen hala başının dikine gidiyorsun?"

Diğerleri merakla Ran'a baktıklarında, örgülü saçlı çocuğun omuzları düştü. "Islahevine ikinci kez geldikten sonra bir süre boyunca bundan sonra ne yapacağımızı düşündüm. Geri çekilmeyi de düşünmedim değil ama sonra hatırladım ve karar verdim. Ben Izana'ya bir söz verdim. Onun yolundan gideceğim. Bu yüzden devam ediyorum."

"Bilmem farkında mısın ama Izana benim de liderimdi ve ona fazlasıyla saygı duyuyordum." Rindou'nun ruh hali gel gitliydi. O yüzden şimdi ağabeyine bağırıyordu. "Ben de onun izinden gitmek isterdim. Hayatım hakkında kafana göre kararlar almak yerine bana da bir danışsaydın keşke!"

Kardeşlerin tenis topu gibi birbirine laf atmasını izleyen Shion kafasını son olarak Rindou'ya çevirmişti. "Vay amına koyayım! Boşanamayan çiftler gibisiniz." Kaşlarını kaldırdı. "Cevap hakkı Ran'da mıydı? Karıştırmaya başladım."

"Sıramı kullanmayacağım." Ran ayağa kalktı. "Ben bu tartışmayı daha fazla uzatmak istemiyorum. Rindou regl olmuş gibi davrandığı için birbirimizi yemekten öteye geçemeyeceğiz. Bu saatten sonra kim ne bok yerse yesin. Ben sadece kendimden sorumluyum."

Ran hava almak için sinirle dışarı çıkarken, Rindou sinirle kollarını birbirine bağlayarak iç çekti. "Bu işin sonu nereye varacak merak ediyorum. Daha sorunlarımızı kendi içimizde çözemiyoruz ki diğer büyük çetelere odaklanalım."

Rokuhara Tandai daha doğrusu Haitani kardeşler arasında soğuk rüzgarlar esiyordu. Aynı ortamda bulunmaları gerektiğinde bile birbirleriyle konuşmamaya özen gösteriyorlardı. Çete arkadaşı ve kardeş değil de düşman gibi bakıyorlardı birbirlerine.

Yeni çetenin ilk tahliye edilen üyesi Mucho oldu. Onun ardından Ran, Rindou, Shion ve Mochi iki hafta daha beklemek zorunda kaldılar. South'un ise neredeyse iki yılı daha vardı.

"Gideceğiz." dedi Ran, kardeşiyle birlikte tahliye edilmeden birkaç gün önce "Eve döneceğiz ve bundan sonra birlikte, aynı çatı altında yaşamaya devam edeceğiz. Yeniden annemin evine dönmüşüz gibi sorunlu bir evde yaşamak istemiyorum, Rindou. O yüzden bu gece bütün sorunlarımızı burada çözelim olur mu? Yüzleşmeye var mısın?"

Baş başa kaldıkları için Rindou dosdoğru ağabeyinin gözlerinin içine bakıyordu. "Olur. Haklısın aslında. Ben eve döneceğimiz gerçeğini unutmuştum... Yüzleşelim bakalım!.. Her şeyden önce, sanırım kolay bir şeyle başlayacağım. Seni seviyorum, ağabey."

"Ben de seni seviyorum, Rindou. Seni kaybetmekten de çok korkuyorum. O yüzden kendine çok dikkat et. Küs kaldığımız süre çok huzursuz ediciydi. Umarım bir daha böyle bir şey yaşamak zorunda kalmayız."

Rindou başıyla onaylayınca, Ran ona yakın olan kolunu kaldırarak kardeşini kanatları altına alıp sarıldı. Rindou da başını ağabeyinin omzuna yaslarken ellerini karnının etrafına sardı. "Yaptıklarım için özür dilerim. Sana zarar vereceğim aklıma bile gelmezdi. Pişmanım."

"Önemli değil, Rindou. Ben sana hiç kızmadım ki. Hatta seni haklı buluyordum. Ben de senin yerinde olsam eski hayatımı sürdürmek isterdim. O yüzden asıl ben özür dilerim, sana müdahale ettiğim için."

"Aslında bu bana göre ciddi bir sorun ama şu an için sorun değil diyeceğim. Sonuçta artık derdimizi çözdük." Rindou hınzır hınzır sırıtarak ağabeyine baktı. "Haitani kardeşler yeniden meydanlara mı dönüyor?"

"Yani, sayılır." Ran kardeşine daha sıkı sarıldı. "Haitani kardeşler önce eve dönüyor ve hem kendilerini iyileştiriyorlar hem de dinleniyorlar. Ardından da meydanlara geri döneceğiz. İnsanlar kavga ettiğimizi biliyorlar. Bu yüzden güç kaybettiğimizi düşünecekler ama onlara kim olduğumuzu yeniden hatırlatacağız."

Wild Ones 卍 Haitani BrothersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin