Sayounara

282 43 41
                                    

Yazar-sama'dan Not: Buraya kadar elimden geldiğince canon olarak ilerlemeye çalışmış olsam da Wakui'nin tek bir bölümle mangayı baştan aşağı değiştirmesinden kaynaklı, bu bölümden itibaren çalışmamın mangadan bağımsız olarak devam edeceğini bildirmek isterim ki zaten bu da bu kitabın son bölümü. Kitap canon özelliğini de tamamen kaybetti. Yine de iyi okumalar dilerim!
-----------------------------

Rindou mışıl mışıl uyumaktaydı. Ran ise hortlak gibi dikiliyordu. Üzerinde manasız bir huzursuzluk hakimdi. Uyku bir türlü tutmak bilmediğinden yatağından çıktı ve doğruca mutfağa geçti. Tadını tam olarak bilmemesine rağmen canı sigara çekiyordu. 

"Ran," dedi arkasından gelen yumuşak sesli kadın. "neden hala uyumadın?" Ryo sabahlığının kuşağını bağlarken göz ucuyla büyük oğluna baktı ve hafifçe sırıttı. "Neden böyle soruyorsam!.. Bazen hala küçük çocuklarmışsınız gibi hissediyorum. Kusura bakma." 

"Sıkıntı yok." dedi Ran ve usulca uzanarak kollarını annesinin beline sardı. Kulağını da kadının göğsüne yaslamıştı. "Bu akşam için küçük çocuk olabilirim." Aklına bir şey gelince güldü. "Rindou tescilli velet zaten. Hemen bayıldı. Bir de hala shounen manga okuyor."

"En azından o bir şekilde kendi yolunu çizmeye çalışıyor. Kendine bir hedef koymuş ve onun için uğraşıyor." Kadın parmaklarını Ran'ın orgü sebebiyle dalga dalga olmuş saçlarında gezdirdi. "Senin kafa karışıklığın, kararsızlığın, karamsarlığın ne olacak? Sen ne zaman büyüyeceksin?" 

"Ben büyümekten korkmuyorum, büyürken gördüklerimden korkuyorum sadece. Yani, tam olarak ifade edemiyorum ama öyle işte! Her şeyi öğrenmeni ve anlamanı istemiyorum. Seni boşuna tedirgin etmeye gerek yok. Böyle konuşunca gerildin belki ama endişelenme. Artık kendime geldim ve her şey kontrolüm altında." 

"Çete tırıvırılarından uzak dur, Ran. Aynı şekilde Rindou'yu da uzak tut." Ran'ın gözleri şaşkınlıkla pörtlerken, kadın devam etti. "Çeteciliğin altında ezilmemek mümkün değildir. Kaldırabileceğinden ağır yük yani sorumluluk üstlenirsen, o dünya seni yok eder. Mutlu sonu olmayan bir hayat yaşamanızı istemiyorum." 

"Mafya patroniçesi gibi konuştun ve artık yaptığın işten şüpheleniyorum." Ran başını kaldırıp gözlerini annesinin gözlerine kilitledi. "Bugüne kadar iş adı altında mafya şirketini yönetmeye gitmiyordun, değil mi? Ne zamandan beri bu işi yapıyorsun?" 

"Ran!" Ryo kıkır kıkır güldü. "Mafya falan değilim. Sadece kardeşinle birlikte içinde bulunduğunuz çıkmaz yoldan haberdarım. Ve sana söylemek istediğim bir şey var. Her ne zaman bu bataktan kurtulmak isterseniz, size yardımcı olmak için elimden gelen her şeyi yaparım. Hem de her şeyi. Sizi canım pahasına korumak dahil." 

"Bizi bir daha göremeyeceğini bilsen bile bize bunu yapar mısın?.. Vereceğin cevaba göre senden bir isteğim olacak. O yüzden gönlünden her ne geçiyorsa onu söyle, anne." 

"İyi olduğunuzu  ve bir yerlerde hayatınıza sağ salim devam ettiğinizi bileyim bana yeter. Sizi görmemek ağır bir ceza gibi ama ucunda sizin iyiliğiniz var ise bundan bile feragat edebilirim... Benden tam olarak ne isteyeceksin çok merak ettim."

"Kurtar bizi." dedi Ran hissederek. "İkimizi de özgürlüğümüze kavuştur... İçinde bulunduğumuz durumu madem biliyorsun, söyleyeyim. Kaldırabileceğimizden ağır bir yükün altındayız ve artık hiç gücüm kalmadı. Geri çekilmeme yardım et. Başta her şey çocuk oyunu gibi geliyordu ama artık her şey ciddiye bindi ve endişelerim her geçen gün artıyor."

Bu konuşmanın ardından sadece bir gün içinde Ran kendini transporter bir araçta buldu. Hem Rindou hem de o, annelerinin evinden ayrılırken kadınla tam anlamıyla vedalaşmışlardı. 

İki kardeşi zorla aracına alan adam, aracı sürmeden önce onlara dönerek teslim olmuş gibi ellerini kaldırdı. "Annenizin evinden çıktığınız gibi sizi yaka paça arabaya koyduğumuz için üzgünüm ama görünürlüğünüzü azaltmak zorundaydık. Size zarar vermek gibi bir niyetim yok ki zaten elleriniz ve ayaklarınız serbest." 

"Ne oluyor be!" Rindou hem gece konuşulan hiçbir şeyi bilmiyordu hem de Ran'ın anneleri hakkındaki şüphelerinden bihaberdi. Bir cevap beklercesine şoförün suratına dik dik bakınca, ağabeyinin sırıttığını fark ederek bu kez ona bağırdı. "Ne oluyor be!" 

"Ran tek kaşını kaldırdıktan sonra aracı sürmek için ortalığın durulmasını bekleyen şoförü süzdü ve dudağının yanından sinsice sırıttı. "Sen- İsmin ne bilmiyorum- annem için çalışıyorsun, değil mi? Bize patroniçen hakkında bir şeyler yumurtlamak ister misin?" 

"Ryo-san ailesini korumak için bukalemun taktiği uygulayan tehlikeli ve güçlü bir kadın. Evde iki oğlunun kuralcı annesi, kocasının hamarat karısı. İkinci profili hakkında daha fazla konuşmasam iyi olur."

Bu esnada Rindou'nun beyni yanmaya başlamıştı ki Ran bundan garip bir haz duyarak annesini aradı. "Değerli patroniçe, sanıyorum ki bana bir hayat hikayesi borçlusun. Şu an isminin Ryo olduğundan bile şüphe etmeye başladım. En çok merak ettiğim şu ki yeraltı dünyasında ne kadar güçlüsün?" 

"Tüm kanıtlar ve ifadeler babanızı sizin öldürdüğünüzü ortaya koyarken ikinizi de aklamaya yetecek ve şimdi sizi ülke dışına kaçırmaya yetecek kadar." Ryo'nun sesindeki şefkatli anne tonu gitmiş, yerini iş kadını kadar ağır bir ifadeye bırakmıştı. "Attığınız her bir adımdan haberdarım, Ran. Sadece harekete geçmek için burnunuzun dikine giderken duvara toslamanızı bekledim." 

"Tanrım! Benim sinsiliğim nereden diyordum özbeöz annemin gizli genlerini baskın bir şekilde almışım kendime. Ayrıca takdir etmeliyim ki benden fena çıktın... Biliyor musun, bu halini sevdim ve bu annemi tanımak isterdim... İçimden bir ses bu bizim finalimiz, diyor." 

"Rindou'yu da telefona yaklaştırır mısın?" Ryo sessizce beklerken, Ran telefonun hoperlörünü açtı. İkisinin de onu duyabildiğini söylediğinde, kadın devam etti. "İkinizi de çok seviyorum ve ikinizin de iyiliğini fazlasıyla önemsiyorum. Bazen sevdiklerimizin iyiliği için onları özgür bırakmak gerekir."

"Anne, sen bir çeşit çete lideri falan mısın?" Rindou'nun kafası artık iyice karışmıştı. "Yemin ederim hiçbir şey anlamıyorum. Akşam ben uyuduktan sonra siz ikiniz neler yaşadınız? Ya benim kafam mı güzel? İkiniz beni şakalamaya  mı karar verdiniz?"

"Önünüzde uzun bir yol var." dedi Ryo ve son sözlerini söylemek için hazırlandı. "Buradan havalimanına gidiyorsunuz ve istediğiniz üzere, sizi Fransa'ya gönderiyorum. Orada sıfırdan başlamak için imkanınız olacak. Japonya'yı, geçmişinizi geride bırakın ve her şeye orada baştan başlayın. Yolunuz açık olsun ve elveda!" 

"Anne!" Ran da karşılık vermeden önce derin bir nefes aldı. Sesinin titremesini istemiyordu. "Bir bukalemun olduğun için sana kızgın değilim. Ben de işin ucunda çocuklarımı korumak olsaydı, senin yaptığını yapardım. Şaşkınım sadece ve yol boyunca Rindou ile konuşacak efsane bir malzeme verdin bize."

Kısa bir sessizlik oldu. Ran'ın gözleri dolmuştu. "Yaptığın her şey için teşekkür ederim, zamanında canını yaktıysam da özür dilerim. Ben- Tanrım! Vedalar bana göre değil!.. Elveda anne!" 

-SON-

Wild Ones 卍 Haitani BrothersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin