Akşam geç saatler başlamadan Rindou soluğu Ran'ın odasında aldı. Gözleri yarı açık yarı kapalıydı ve çok yorgun görünüyordu. Aynı zamanda yüzü fazlasıyla solgundu. "Ağabey... Ben galiba hasta oluyorum."
"Berbat zamanlama, Rindou." Ran bunu söylerken üzerini değiştiriyordu. "Az önce tekrar ifade vermek için polis merkezine çağrıldım. Hitoshi anlaştığımız yerde yakalanmış. O piçi idam ettirmeden geri çekilmeyeceğim."
"Affedersin!.. Sahiden de berbat bir zamanlama imiş... Neyse, sen beni boş ver. Ben başımın çaresine bakarım... Tahminen ne zaman gelirsin?"
"Hiçbir fikrim yok... Ama istersen seni anneme bırakabilirim ya da yanına birini çağırabilirim. Özellikle istediğin birisi var mı? Bu halde tek başına kalman doğru olmaz."
Rindou iç çamaşırı ve ince, pamuklu bir tişörtle kaldıktan sonra yatağına uzandı. Ateşi yükselirken halsizleşiyordu. Ağabeyinin sorusuna cevap vermeyi dahi unutmuştu. Ran ise kardeşinin ağrılı eklem yerlerine masaj yaparken çocuk uykuya daldı.
Birkaç saat sonra Rindou birisinin onu dürtmesi sebebiyle gözlerini araladı. Önce yanındaki kişinin ağabeyi olduğunu düşünmüştü ama görüntü netleştikçe onun aslında Kakucho olduğunu fark etti.
"Uyandırdığım için kusura bakma, Rindou." dedi Kakucho, alçak bir ses tonuyla. "Ter içinde kalmışsın. Üzerini değiştir diye uyandırdım." Rindou'ya temiz bir tişört uzattı.
"Sağ ol, Kaku!" Rindou üzerini değiştirirken sanki hiç bilmediği bir diyara ışınlanmış gibi etrafına bakınıyordu. Ağzının kuruluğunu gidermek için su içti ve arkadaşına döndü. "Ağabeyim dönmedi mi hala?"
"Yok ama az önce aradı beni. Yoldaymış." Kakucho bakımından sorumlu olduğu arkadaşına göz ucuyla bir bakış attı. "Sen nasılsın?.. Aslında gelmeyecektim ama Ran ciddi ciddi rahatsızlandığını söyleyince seni bırakmak istemedim."
"Tekrardan sağ ol o halde." Rindou olduğu yerde doğrulduktan sonra kedi gibi gerindi. "Şu an iyi gibiyim. Uyumak iyi geldi... Ama ağabeyim evden çıkmadan önce çok kötüydüm... Sana bir şey sorabilir miyim?"
"Buyur." Kakucho pür dikkat Rindou'ya bakarken, kötü bir şey söylememesi için içten içe dualar ediyordu.
"Biz..." Rindou devam etmeden önce biraz duraksadı. "Bizden kastım ben, ağabeyim, Shion ve Mochi... Biz sana bir şey mi yaptık? Çünkü biraz... Ne bileyim..."
"Yok." diyerek kestirip atmaya çalıştı Kakucho ama Rindou onun ses tonundaki hayal kırıklığını yakalamıştı. "Böyle düşünmene ya da böyle düşünmenize sebep olduğum için çok üzgünüm, Rindou. Ne yaptığımın farkında değildim. Sağ ol!.. Biliyor musun, sen diğerleri gibi değilsin. Diğerleri her şeyi anlık heyecanlarla yaşayıp geride bırakıyorlar ama sen önemli detayları yakalıyorsun."
Rindou'nun omuzları düştü zira duymayı beklediği yanıt daha doğrusu savunma kesinlikle bu değildi. "Kakucho... Benimle arkadaş olmak zorunda değilsin, beni sevmek zorunda da değilsin ama en azından bari eski günlerimizin ve Izana'nın hatırına bana yalan söyleme."
İki arkadaş arasında gergin bir sessizlik baş gösterdi. Rindou bir şey söylemesi için Kakucho'ya pür dikkat bakarken, Kakucho da bakışlarını Rindou'nun gözlerinden saklıyor ve hatta gözlerinin önünde ondan saklanıyordu.
Saniyeler bir bir devrilirken, Kakucho'nun ağzından aldığı derin bir nefesin sesiyle Rindou kulaklarını iyice açtı. Rahatsızlığı sebebiyle biraz yorgun hissediyor olsa da arkadaşını dinlemeyi kafasına koymuştu.
"Rindou... Arkadaşlarım olarak hepinizi seviyorum ve serseri dünyasındaki konumlarınız sebebiyle size saygı duyuyorum ama sorun şu ki son zamanlardaki tercihlerinizden hoşlanmıyorum. Size müdahale etmeyi kendimde hak görmediğim için de sizden uzaklaştım... Durum bundan ibaret. Umarım kafandaki soru işaretlerini ortadan kaldırmıştır."
"Kaldırdı sayılır." Rindou hafiften gerilmeye başladı. "Yine de hala sorunun tam olarak ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Az çok tahmin ediyor olsam da senin ağzından duymak daha doğru olur."
"Bak, ıslahevine gitmiş olmanız bir şeyi değiştirmez. Yaşadığımız hayatın acı sonuçlarından biri olarak kabul eder ve kaderimizi yaşarız ama beni mutsuz eden sizin kendi yaptığınız seçimleriniz... Daha dürüst olmamı ister misin, Rindou?"
"Lütfen!"
"South'u nasıl lideriniz olarak seçebildiniz?.." Kakucho'nun gerginliği arttığı için sesi de ister istemez yükseldi. "Sen varken, Ran varken, Shion, Mochi varken neden South? Vücut kasları beynini yok etmiş South'u neden lideriniz olarak görüyorsunuz? Sizi ölüme sürüklediğini görmüyor musunuz?"
"Çünkü South, yenilmez Mikey'yi devirecek ve serseri dünyasının zirvesine yerleşeceğiz." Rindou'nun gözleri doldu. "Hepimiz Izana'nın yolundan gidiyoruz ama Mikey gibi bir canavarla tek başımıza baş etmemiz mümkün değil."
"Yanlış adama güveniyorsunuz, Rindou. Kaybedecek at üzerine bile bile kumar oynuyorsunuz. Şimdi de mevzuya Mikey'nin adı girdi... Sen diğerlerinden daha akıllısın diye sana söylüyorum ki belki onların gözlerini açmayı başarırsın. İşin içinde MİKEY var. Ve Sanzu... Mucho'yu öldüren psikopat. Tüm bunlar bittiğinde alayınız toprağın altında olabilirsiniz."
"Biz sadece hayallerimizin peşinden koşmaya çalı- Mucho'yu öldüren psikopat mı dedin? Mucho'yu o kuduz köpek Sanzu mu öldürdü? Sen bunu nereden biliyorsun? Bu-bunu neden bugüne kadar bizden sakladın?"
"Çünkü Sanzu'ya dokunmanızı istemedim. Sanzu'ya dokunmak demek Mikey'ye ve Kanto Manji Çetesi'ne dokunmak demek olduğu için en azından ömrünüzü uzatmak istedim... Eninde sonunda hepimiz öleceğiz. Ya serseri kurşunların kurbanı olacağız ya da Sanzu hepimizi doğrayacak... Bunu nereden bildiğimi sorma. Bazen duymamam gereken şeyler duyuyorum."
Kakucho'nun ümitsizliği Rindou için kırıcıydı çünkü onunla bunca zamandır omuz omuza savaşıyordu ve ağabeyinin ona hayranlık duyduğunu biliyordu. Bu konuyu burada kapatmak zorunda kaldı.
Kakucho'nun Haitani kardeşlerin evinde kaldığı gecenin hemen ertesi sabahı Rindou fiziksel olarak daha iyi hissediyordu. Hastalığından geriye sadece belli belirsiz ağrılar kalmıştı. Zaten öyle ya da böyle toparlanması gerekiyordu çünkü gün içinde South ile buluşacaklardı.
Yeni ve çoğunluk tarafından kabul görmeyen liderleriyle Rokuhara Tandai'nin çöplüğünde bir araya geldiler. Sadece Ran, Rindou, Shion ve Mochi değil, Kakucho da onlarla birlikteydi.
Başta South gayet sakin bir şekilde Kakucho'yu Rokuhara Tandai'ye davet etti ama aldığı 'hayır' yanıtıyla birlikte siniri tepesine çıktı. Bunun üzerine bir kavga teklifinde bulundu. Teklife göre kaybeden, kazananın isteğini yerine getirecekti.
"İlginç bir dövüş olacak." diye fısıldadı Ran, kardeşinin kulağına. "İkisi de çok güçlü. Kenara çekilelim. Ayaklarının altında olmak istemem."
Dövüş başlar başlamaz South, Kakucho'nun üzerine atladı. Rakibine karşılık verme fırsatı sunmak istemediği her halinden belliydi. Yumruklarını ona hiç acımadan rakibinin yüzüne yüzüne indirdi ve en sonunda Kakucho'yu devirmeyi başardı.
"Bekle South!" Yüzü yara bere içindeki Kakucho kalan enerjisini rakibine karşı koymak için değil de konuşmak için kullandı. "Yenilgiyi kabul ediyorum."
Böylelikle kaba kuvvet aracılığıyla da olsa Kakucho, Rokuhara Tandai'nin bir üyesi oldu. Rindou ve Kakucho hariç herkes bu yeni katılımdan fazlasıyla memnundu ki kardeşinin durgun hali Ran'ın dikkatini çekti. "Canlan biraz! Kaku da bize katıldı. Rokuhara giderek güçleniyor."
"Rokuhara güçlenmiyor, ağabey." Rindou baş başa oldukları için ağabeyiyle dürüst konuşmakta sakınca görmedi. "South'un yaptığı eklemeler bizi güçlendirmiyor. Aksine çetenin temellerine dinamit döşemekle aynı şey. Ona sadık değiliz, Kaku da değil. Aksi bir durumda kaçacak ilk kişilerdeniz. Üstelik kurucu üyeler olmamıza rağmen."
Ran iç geçirdi. "İnkar etmiyorum... Kaçmam gerekirse kaçarım. Izana'nın hayalini gerçekleştirmeden ölmeyeceğim, Rin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wild Ones 卍 Haitani Brothers
FanfictionRoppongi'nin güçlü, tehlikeli ve acımasız kardeşlerinin isimlerini duyurarak aradıkları üne kavuşmaları için tek çareleri vardı. Ne olursa olsun dikkat çeken birini devirmeleri gerekiyordu. Çete liderleri ise bu iş için biçilmiş kaftandı. İkili bir...