---
"Neden bana bunu yapıyorsun ki?" Wooyoung'un sorusuyla Yunho gülmüştü.
"Jongho'yu elimden almaya çalıştığının farkında mısın? Sen arkadaşlığımızı mahveden en büyük sebepsin."
Wooyoung yerde oturmuş karşısında duran Yunho'ya ve arkasında duran "arkadaşlarına" bakıyordu.
"Ama ben bir şey yapmıyorum. Ben sadece arkadaş olmaya çalışıyorum."
"Anlamıyor musun? Kimse seninle arkadaş olmak istemez. Jongho'yu nasıl kandırdın onu da hala çözmüş değilim ama onu senden kurtaracağım."
Islanmış üstü yüzünden titremeye başlayan Wooyoung'a tüm arkadaşları acıyarak bakıyordu. Bu darbeden sonra yavaşça ayağa kalkıp Yunho'ya başını salladı ve hiçbir şey demeden yavaş adımlarla yanlarından gitti.
Ona zorbalık yapıyorlardı ama yanında Jongho yoktu ve Wooyoung kendini koruyacak kadar güçlü bir kişiliğe sahip değildi. Islanmış olmasının da, şuan ağlamasının sebebi de onlardı, Jongho yanlarına gelmeden onu kovmuşlardı. Jongho'nun onu böyle görmemesini istiyordu.
"Wooyoung?" Jongho'nun sesini duyunca gözlerini yerden çekip direkt Jongho'nun gözlerine baktı.
"Ne oldu sana? İyi misin?" Elindeki ceketi Wooyoung'a sarıp kollarını okşadı.
"Eve gitmek istiyorum."
"Kim yaptı?"
"Kimse yapmadı, sadece eve gitmek istiyorum."
"Yunho mu yaptı?"
Wooyoung'un bir şey söylemesini beklemeden hızlı adımlarla Yunho'nun yanına gitti ve hiç beklemeden yumruk attı.
"Jongho!" Wooyoung peşinden gidip onu durdurmaya çalışırken aslında bunun için çok geç olduğunun, Jongho'nun zaten çıldırmış olduğunu biliyordu.
Geriye doğru sendeleyen Yunho'ya bir yumruk daha atıp Wooyoung'un kolunu tuttu.
"Kendini bu kadar ezdirmeye devam mı edeceksin? İki yumruğumla bayılan biri seni bu kadar ezmeye devam mı edecek? Çocuk değilsin Wooyoung, kendini koruyabilmen lazım."
Korkuyla ona baktım.
"İlaçlarını aldın mı?"
"Benim ilaçlara değil biraz olsun huzura ihtiyacım var."
Wooyoung çantasının cebinden ilaçları çıkarıp ona uzattı.
"Lütfen ilaçlarını al."
Jongho birkaç dakika hiçbir şey demeden ona baktıktan sonra elindeki ilaçları sertçe alıp ağzına attı ve üstüne su içip ona baktı.
"Rahatladın mı?"
"Evet, teşekkür ederim."
"İlaçları hep yanında mı taşıyorsun?"
"Böyle anlar olursa diye."
***
Wooyoung gözlerini açınca yanında uyuyan San'ı gördü. Gözlerini her kapattığında arkadaşlarıyla olan anıları aklına geldiği için her seferinde ağlayarak uyanıyordu, çok da uyuyabildiği söylenemezdi gerçi ama.
Hemşire içeri girince San'ı koluyla dürttü. San şaşkınla uyanıp etrafına baktığında hemşire açıklama yapması gerekiyormuş gibi hissetti.
"Yarasına bakmam gerek."
Başıyla onaylayıp uykulu gözlerle yataktan kalktı ve kendine gelmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who? // woosan
Novela JuvenilChoi San Gwangju'nun ünlü bir polisiydi. Jung Wooyoung ise okuldan sonra eğlenmeyi seven bir gençti. Yolları nasıl çakışmış olabilirdi ki?