Selam! Ben Yirmi bir. Uzun zamandır kafamın içerisinde yaşayan ölü bedenlere bugün yaşamın ilk tohumlarını atmak istedim.
Bu zamana kadar yanımda olup beni destekleyen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim <3Unutmadan.. Lütfen bunun benim ilk kurgum olduğunu unutmayın. Yazım hatalarım , size saçma gelecek sahneler illaki olacaktır. Bunları bilerek hikayeme bir şans verir , onları anlamaya çalışırsanız çok mutlu olurum . Gün geçtikçe düzeltebilmek adına elimden geleni yapacağım..🤞🏿
Keyifli okumalar...
.
.
.Bu kitap;
İçinde ki çocuğu büyütemeden anne olan tüm kadınlara...
🪽18 Mart 1998
Şiddet, korkunun kölesidir. Ama en çokta bir yetersizlik belirtisi... Çünkü, Aslında şiddeti bir çözüm yolu olarak gören insanlara baktığımız zaman içlerinde derin bir hakimiyet korkusu yatar.Çünkü yetersizliğinin farkında olan bir erkek, bir kadından yardım almayı, hatta ona galip gelen zekasını kendine yediremez ve içinde hissettiği bu güçsüzlüğü şiddete baş vurarak ortadan kaldırmaya çalışır.
"Anne." Gecenin karanlığına karışan cılız ve korku dolu ses odanın boş duvarlarına çarparak küçük kızın kulakların da yakılandı.
"Anne?" Fısıltı halinde çıkan ses bu sefer beklediği yanıtı alabilmişti. "Sessiz ol birtanem. Bizi fark etmesin." Annesinin kısık sesli ikazı küçük kızın korkudan neredeyse kanat çırpacak kalbinin duvarlarına işlemişti. Yine de vazgeçmedi...
"Büyüdüğüm de çok güçlü olacağım Anne. O zaman ikimizi de koruyabilirim." Genç kadın küçük kızına bir müddet cevap veremedi. Kapı aralığından vuran cılız ışığın aydınlattığı bedenleri aslında bir çok şeyi anlatıyordu..
Vücutlarında ki çürümeye yüz tutmuş yaralar ve içtenlikle bakıldığı zaman gözlerin de parıldayan yaşama isteği...
Genç kadın vücudunda ki ağrıları görmezden gelerek, korku ile boynuna zayıf kollarını sarmış kızının saçlarını okşadı.
Güzel meleği ne kadar da masum düşünüyordu, oysa aynı düşünceler ile büyümüş kendisine hayat, gerçekleri en acımasız şekilde yüzüne vurmuştu."Lütfen.." dedi, kadın içinden çaresizce. "Lütfen. Kızımın kaderi de benimkine benzemesin. Çok güçlü olsun, o kadar güçlü olsun ki tüm kadınların bastırılan sesi olsun."
Genç kadın kızının sesine cevap veremeden sertçe açılan kapı ile ikisi de olduğu yerde sıçradı. Kapının duvara çarpan tok sesi, kapının girişinde gözü dönmüşçesine bağıran adamın sesine karışmıştı. Genç kadının yardım çığlıkları, küçük kızın çaresiz yalvarışlarına karışıyordu.
Gerçekten... Gerçekten kimse duymuyor muydu onları? İnsanlık bu kadar mı yok olmuştu? Artık açıkça işlenen suçlara da mı bir ceza verilmiyordu? Peki ya, kaybolan hayatlar? Suç karşısında sessiz kalanların da aynı suçu işlemiş sayıldığının kimse farkında değil miydi?
Duvarın bir köşesine sinen küçük kız annesinin çığlıklarını bastırmak istercesine kapatıyordu gözlerini.
Belki de uyumak istiyordu. Uyumak ve her şeyden uzaklaşmak... Çünkü annesi "Eğer uyursa her şeyin geçeceğini" söylerdi.
Anneler yalan söylemezdi değil mi?
Ancak hayatının ilk yalanlarına alıştırıldığının farkında bile değildi. Korkudan titreyen küçük bedenin gözlerindeki yaşlar sonu gelmeyecekmişcesine devam ediyordu. İçeri den gelen sesler de gözlerinde ki yaşların en büyük habercisiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Ruhlar Senfonisi
Romance⚚''Eğer onun yerinde olsaydın, namlunun ucundakini kurtarmak için çabalar mıydın?'' ''O namlunun ucunda ki hiç bir zaman sen olmayacaksın Kehribar. Gerekirse canımı da ortaya koyarım...'' * Ne kadar istemesek de kader o gün ağlarını bizim için tek...