ne düşündüğünüzü biliyorum ve aklınızda birçok soru işareti kaldı...
taehyun aslında çok sevecen bir çocuktu. gülerdi, gezerdi, oyunlar oynardı, dans ederdi, şarkı söylerdi... bir çocuğun yapması gereken her şeyi yapardı. annesi onu sevgiyle beslemişti hep. bu yüzden bu kadar neşeliydi taehyun.
onun bu kadar karamsar ve depresif olmasının sebebi küçük yaşta yaşadığı ağır sıkıntılar ve bu sıkıntıları atlatmasına yardımcı olacak birinin olmamasıydı.
annesini kaybetmesi taehyun'u derinden sarsmıştı. ona sevgi verecek kimse kalmamıştı artık. eski neşeli taehyun gitmişti. yerini sürekli somurtan, her şeye öfkelenen, agresif bir çocuk almıştı. yeonjun her ne kadar ona yardım etmeye çalışsa da iş işten geçmişti bir kere. taehyun eski neşesini bir daha kazanamazdı.
ta ki beomgyu ile tanışana kadar. beomgyu, taehyun için güneş olmuştu. annesinin verdiği sevginin bin katını beomgyu'dan alıyordu taehyun.
evet, ilk başta beomgyu'ya çok çektirdi fakat taehyun'u anlamaya çalışın! küçük yaşta kimseye güvenmemesini gerektiğini öğrenen, sevgiye aç bir çocuk bu duruma ne yapabilirdi ki? hiçbir şey. taehyun da ne öğrendiyse onu uyguluyordu.
ama beomgyu ona tekrardan sevgi verdi. yeniden sevgiyle beslenen taehyun için artık beomgyu, sonsuza kadar sürmesini istediği bir huzurdu. yuvaydı. güvendi.
tekrardan çocukluğuna dönen taehyun, beomgyu'nun yanında küçük taehyun olmuştu. annesinin küçük taehyun'u şimdi beomgyu'nun güzeli olmuştu. bu durum hem bayan kang hem taehyun hem de beomgyu için mükemmel bir şeydi. en azından bayan kang, oğlu için endişelenmiyordu artık.
taehyun güneşini bulmuş, hayatına devam ederken hiç beklemediği bir haber aldı. güneşi kaybolacağını söylemişti ona. taehyun'un bütün dünyası başına yıkılmıştı. yıllardır kapana kısıldığı dar, soğuk ve karanlık odaya tekrar hapsolmuş gibi hissediyordu. bu histen nefret etti taehyun.
ama güneşine 'gitme!' dese bencilce bir davranış olurdu. sonuçta zorunda olmasa gitmezdi, değil mi?
ama taehyun'un güveni ikinci kez kırılmıştı. kolu kanadı kopmuş, yuvasız kalmıştı. şimdi ne yapacaktı? hadi annesinin yokluğuna alışmıştı, peki beomgyu'nun yokluğuna nasıl alışacaktı?
sancılı geçen altı ayın sonunda beomgyu, taehyun'un kapısına yığılınca taehyun ne yapacağını şaşırdı. inanmadığı tanrıya teşekkür mü etmeliydi yoksa lanet mi?
daha sancılı geçen diğer aylar nasıl geçmişti kimse bilmiyordu. taehyun umutsuzluğa kapılmak istemiyordu. bütün ülkede doktor aradı güneşini iyileştirmesi için. fakat boşunaydı. yeonjun söylemeden önce de bunun farkındaydı ama yine de, diyordu taehyun. ama yine de bulabilirim, diyordu hep.
bulamadı. yeonjun'un omzunda içli içli ağlayıp yeonjun'u dinlerken fark etmişti. artık beomgyu için yapılacak bir şey yoktu. ilk defa abisini dinlemeye karar verdi taehyun. güneşinin son zamanlarında hep birlikte olmaya karar verdi. ve bu karar, hayatında aldığı en iyi kararlardan biriydi.
dolu dolu ve eğlenceli geçen birkaç ayın ardından yeonjun ve soobin'in düğünleri gelip çatmıştı. sevgilisi ile katılacak olmanın verdiği heyecanın yanı sıra abisi evleniyordu taehyun'un! en mutlu günleri bu günleri olabilirdi.
tabii bayan choi olmasaydı. bayan choi hiçbir zaman taehyun'u sevmemişti. hoş, taehyun da bayan choi'ye bayılmıyordu. hiçbir zaman aralarında gerilim olmadan geçen bir diyalog olmamıştı. yeonjun bu durumdan fazla etkilendiği için taehyun ayrı eve çıkmıştı ya zaten.
yine bayan choi ortalığı karıştırmış, hem oğlunun düğününü mahvetmiş hem de taehyun'u sinirlendirmişti. günün sonunda zararlı çıkan tek kişi olaylarla hiçbir alakası olmayan beomgyu olmuştu.
düğünden sonrası tam bir faciaydı. beomgyu'nun güçsüz olan bedeni daha fazla bu hastalığı kaldıramadı ve melek oldu. inanın bana beomgyu bile bu kadar erken melek olacağını düşünmemiştir. bir de geride kalan sevdiklerini düşünelim.
taehyun kelimenin tam anlamıyla yıkılmıştı. kabullenmesi onun için oldukça zordu. her şeyi -evet, gerçekten her şeyi beomgyu idi- erkenden melek olmuştu. taehyun tekrar dibe batmıştı. hiçbir şeyi yoktu artık, ne kaybedecek bir şeyi ne de kazanacak...
hyuka, abisi olarak gördüğü beomgyu'nun melek oluşuna fena halde üzülmüştü. en az taehyun kadar yıkılmıştı o da. fakat hyuka her zaman olgun bir çocuk olmuştu. acısını en derine gömer ve etrafta dolaşırdı. ama bu seferki başkaydı. artık o kadar canı yanıyordu ki onun da acısı taze olmasına rağmen taehyun'un omzunda ağlamıştı.
yeonjun ve soobin ise bu iki küçüğün acısına ortak olmakla yükümlüydüler. yeonjun, beomgyu'ya bir ara çok sövmüştü. taehyun'u bırakıp gittiği için, onu dibin de dibine soktuğu için, taehyun'un yaşamdan kopmasına sebep olduğu için sövmüştü. soobin ise hep tarafsız bakardı olaya. yeonjun'u rahatlatmaya çalışırdı fakat o an içeriden taehyun'un çığlık sesi gelirdi, çabası boşa giderdi. tabii ki beomgyu'nun melek oluşu ikisini de etkilemişti. sonuçta değer verdikleri biriydi. ama geride kalanlara daha çok üzülüyordu yeni evli çiftimiz.
beomgyu'nun gidişini kabullenmek iki küçük için oldukça zor olmuştu fakat hayat devam ediyordu. beomgyu da onlara 'yaşayın, ne olursa olsun yaşayın' diyince pek fazla yapacak bir şeyleri kalmamıştı.
hayatlarına yarım bir şekilde devam ediyorlardı iki küçük.
ama dediğim gibi, hayat hiçbir zaman taehyun'u sevmedi. tanrı, şimdi de taehyun'u yanına almıştı. taehyun bunu hissetmiş gibi bütün hazırlığını önceden yaptı. ailesiyle vedalaştı, eşyalarını topladı, vasiyetini hazırladı...
merak etmeyin, taehyun şu an oldukça mutlu. acı çekmiyor, başını her yastığa koyduğunda ağlamıyor, sol yanından rüzgar esip geçmiyor...
güneşinin yanında olmanın vermiş olduğu bir heyecan var taehyun'un içinde. aynı heyecan beomgyu'da da var tabii ki!
on iki yıl. kolay değildi ikisi için de. beomgyu, soğuk toprağın altında umudunu on iki yıl bekledi. taehyun ise güneşinin yanına gidebilmek için on iki yıl bekledi.
eh, sonunda kavuştular, koşullar ne kadar iyi olmasa da...
kısacası; hayat, bazı insanlar için oldukça acımasızdır. taehyun ise bu şanssız kesime giriyordu. fakat beomgyu ile yaşadığı güzel anıları görmezden gelemezdi. taehyun'u yeniden hayata bağlayan kişiydi beomgyu. onun her şeyiydi. bir süre her şeyi için yaşadı çünkü bu güzel anıları unutmak istemedi. ama artık ikisi için de endişelenmeye gerek yok. iki genç aşık yan yana huzurlu ve mutlular. uzun süren hasret bitmişti. iyilerdi.
mutlulardı.
huzurlulardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
altın kadeh çiçeği {taegyu}
Fanfictionhayattan hiçbir beklentisi olmayan, nefes almanın bile onun için ızdırap olduğunu düşünen kang taehyun ölmek istiyordu. yaşam dolu, enerjik, neşeli, pozitif, hayatta daha yapacak çok şeyi olan choi beomgyu ise yaşamak istiyordu.