Bölüm 2

24 1 0
                                    

yine yorgun günün sonunda eve doğru yürüyorum. yine olmadı iş bulamdım. bende alt mahhalenin çocuklarıyla top oynadım. ne var yani iş yok diye oyundamı oynamayalım, mahhaleye girdiğimde çok lüks siyah bir araba ve arabadan oğuz iniyor. olanları ağzım açık izlerken, bunun kızlardan biri olmadığını anladım çünkü oğuz onlara yalan söylerdi. çok zenginim diye yalan uydururudu. ne bu şimdi iyice merak ettim.

gidip sormak en mantıklısı, arabanın yanına gelince bende kafamı oğuzun yanına koyarak

"napıyorsun burada" arabanın içinde oğuz yaşlarında kahverengi saçları vardı. gözlük taktığı için gözlerini göremiyordum.

"yaramaz dur iki dakika" dedi ve tekrar karşısındaki kişiye "düşünücem sonra seni ararım" dedi ne düşünecek bu araya atlayıp

"ne düşünücen söyle yoksa çığlık atarım"

çığlığımdan nefret ederdi. bu özellik babamdan geldiği için bu özelliğinden nefret ederdi. o adamdan nefret ettiğimiz için hiçbir özelliğimiz benzememesini isterdik ama işte babamız sonuçta. oğuz cevap vermeyince arabadaki kişi gözlüğünü biraz indirip,

"kardeşininde düşüncelerini sor  ona göre ara " dedi ve camı kapattı

"ne düşüncesi hey dur!" dememe rağmen arabasını çalıştırdı ve tam uzaklaşacakken yerdeki taşı alıp arabasına attım. allah kahretsin araba durdu.

"kaç oğuz kaç" diyip eve doğru koşarken oğuz duran arabanın arkasından özür amaçlı bir hareket yaparken araba tekrar çalıştı.

"hadisene şimdi dövecek bizi"  dememe rağmen yavaş yavaş yürüyordu. manyak bu boşuna demiyorum neyseki araba mahalleden çıkınca bir "oh" çektim.

"yaramaz neden tanımadığın insanın arabasına taş atıyorsun, üstüne kaçıyorsun!"

"sus be! hayatımda birkere isabet ettim. hem ne kaçması," diyerek üstümü düzeltip

"çok tuvaletim geldi. o yüzden koştum canım" bana "he he" der gibi hareket yapınca sinirlendim "sen ne konuşuyordun şu egoist öküzle" dediğimde güldü. neye gülüyor bu, bugün beni deli etmek için mükkemel bir gün galiba çünkü hepsi beni deli ediyor

"bir iş var. işin ucunda çok para var ama," dedi ve sustu.  tamam sinirlenme Derin sinirlenme

"eee hadi söylesene ama ne?" 

"bu normal bir iş değil" yok dayanamıcam çakıcam bir tane ağzına

"kafana bu ayakkabıyı atarım söyle artık gerizekalı !"

"tamam bağırma. bu bir özel bir teşkilat  ve teşkilatın başı  bizi yanında has korumalar olarak istiyor seni ve beni"

duyduklarım karşısında şok oldum . evet iyi bir fırsattı fakat orada hayatımız tehlikede olurdu. biz işten ayrılmak istediğimizde bizi bırakmazlardı yada bu teşkilatın düşmanları tarafından kurban gitmek istemiyordum. belki iyi bir teşkillatır. polis, asker gibi falan

"ne tür bir teşkilat?"

"silah üzerinde ticaret yapıyorlar. ve bazen gizli gizli yüksek düzeydeki korumaları bazı görevlere götürüyorlar"

dediğinde ürkek bir sesle söylemişti ne vardı bunda iki dakika rol yapamazlarmı?

"nasıl görevlere?" dediğimde iyice meraklandım tek nefeste anlatsa herşeyi anlardım ama böyle durup durup sinirlerimi bozuyordu.

"silahlı, çatışmalı görevlere bunlar pek iyi insanlar değil gerektiğinde insan öldürürler ve bunların hiçbirinden polisin haberi olmaz. şuana kadar hiçbir zaman polise yakalanmamışlar ve yakalanmakta istemiyorlar. o yüzden genç, çevik kişileri göreve almak istiyorlar. güvenilir kişileri eğer polise yakalanırlarsa  yakalatan kişinin cezasını keserler."

duyduklarım karşısında şaşırfım bunların hepsi filmlerde dizilerde olur sanıyordum. bunlar bildiğin mafya, oğuz bunlarla nasıl karşılatı aklım almıyor. 

"ee ne düşünüyorsun ?" diyince ne diyeceğimi bilemedim ama sonra biz  o kadar kötü değiliz bir silah uğruna insan öldürmekmi?  

ASLA

"tabiki hayır diyorum söyle o egoist öküze bir daha buralara gelmesin yoksa bu sefer sadece arabayı kırmam!" dediğimde tekrar kapıya doğru yöneldi,

"nereye gidiyorsun akşam olmak üzere"

"sana küçük bir süprizim var yaramaz çok sveiniceksin."

ne süprizi acaba, bu durumda hala süpriz diyor.  acaba ne alacak? ama yanında para yoktuki! aklım hep parada, acaba parasız hediye olurmu? tabiki olmaz bana gider sokaktan bir hayvan getirirse onu gebertirim çünkü tüylü olan her hayvandan korkuyorum. kuş dahil

oğuz gideli yarım saat olmuştu ama hala gelmemişti. ve hava karardı gerçekten korkmaya başladım. eski kapının çaldığını duyunca sevindim gelmiş olmalı, yalnız kalmaktan çok korkuyorum özellikle karanlıkta,

kapıya doğru koştum kapıyı açtığımda,

"nerede kaldın gerizekalı?" diye bağırdım fakat karşımdaki oğuz değil başka biriydi 30-35 yaşları arasında eski bir bere takan üstü yırtık pırtık elindede kağıda sarılı bir cam şişe vardı. galiba sarhoştu beli kamburdu. gülerek,

"benimi bekliyordun?" o iğrenç boğul çıkan sesiyle çok korktum bide sırıttıyordu.

"git burdan iğrenç herif!" diye bağırrak kapıyı kapatacağımda güçlükle elini kapıya koyarak,

"beni içeri al" dedi. az kaldı altıma yapacam. adam kapıyı iyice açtı eve girmeye çalıştı fakat ben yitiyordum o direniyordu en son bana bir tokat attı ve çığlığım bütün mahalleyi inletti ama kimsede çıkıp ne oluyor demedi. o yitiyor ben bağırıyorum. sonunda mahhalede bir ışık geldi evet araba geldi belki bana yardım eder diye daha çok bağırmaya başladım,

"lütfen yardım edin, git burdan adi adam" arabanın ışıkları iyice yaklaştı fakat ben artık direnemiyordum. 19 yaşında bir kıza göre fazla direnmiştim zaten. oğuz gel artık nerdesin, adam beni hızla yitti yere düştüm fakat tam içeri geçecekken ayağına tekme attım oda üstüme düştü filmlerdeki gibi biri beni artık kurtarabilirmi çünkü adam üstümde ve bana dokunmaya çalışıyor onu yitmeye çalışırken ,evet sonunda araba durdu. karanlık olduğu için pek birşey görünmüyordu ama oğuz yaşlarında biri benim bu halimi görmüş olmalıki koşarak geldi. beni itmeye çalıştığım adama doğru sert bir şekilde yumruğunu atıp adamı benim üstümden çekip kenara atıp vurmaya başladı. yüzü görünmüyordu.

ANLAT ONAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin