Bölüm 4

15 1 0
                                    

7 yaşında başlayan korkum yüzünden hala karanlıktan, kandan ve yalnızlıktan korkuyorum. oğuz olmasa çoktan delirmiştim. çünkü bu hayattaki en büyük korkum yalnızlık ve karanlık. şimdi yine yalnız kalmamak için hiç tanımdaığım birine "gitme" dedim. evet bu salaklık belki çok kötü biridir. belki beni yanlış anlayacktır ama buna mecburum çünkü korkuyorum. bu korkudan biran önce kurtulmalıyım yoksa bu gidişle hiç iyi şeyler olmayacak.

arkasından gitme dediğimde sadece durdu.  arkasına bakmadan durdu. şaşırdı şaşırmakta haklı. duruyor...

hala duruyor...

bu tepki verme yetkisinimi kaybetti acaba çok sıkıcı bir insan. sanki içimdekileri duymuş gibi hızla bana doğru dönüp,

"kızım manyakmısın, önce bağırıyorsun çağrıyorsun,ağzıma sıçıyorsun sonrada gitme diyorsun nasıl bir hastasın?" dediğinde kıkırdadım çok haklı ama o adama para vermeseydi bende böyle yapmazdım.

"oğuz gelene kadar kal sonra hangi ceheneme gitmek istersen git! ama oğuzu bekle"

"rica edersen sana katlanabilirim." diyip sinsi sinsi güldü. valla yolarım ben bunu ama yolmak için önce oğuzu beklemeliyim oğuz gelmeden birşey yaparsam gider ama oğuz geldikten sonra yapmak istediğimi yaparım

"oğuz gelene kadar burada kalırmısın adını bilmediğim kişi" dişlerimi sıkarak söylediklerimden hoşlanmış gibi pis pis güldü,

"tabiki HELİN" bu benim adımı nerden biliyor? acaba oğuzmu söyledi? 

"ha bu arada adın ne ?" dediğimde koltuğa rahat bir şekilde oturdu ve,

"neden? seni kurtardım diye banamı yürüyecen?" manyakmı bu! ne bu ego ben bunu valla döverim,

"aynen bana saldıran adama iyilik yaptın diye üstüne atlayıp süper kahramanım dicem." diyip güldüm o başlattı. katlansın bir zahmet

"kızım ben olmasam o adam sana çoktan" dedi ve sustu. taciz edicekti dicekti ama diyemedi, onun sınırlarını zorlayıp, "ee devamını getir" tabi getiremez egoist!

"boşver" diyip geçiştirdi. "oğuz seninle konuştumu? iş hakkında" dediğinde sabahki oğuzun iş hakkında bahsettikleri geldi ve kaşlarımı çattım,

"evet söyledi ve kabul etmiyoruz! resmen mafyalık yapıyorsunuz" dediüimde kaşlarını çattı ve ,

"biz mafyalık yapmıyoruz biz sadece önemli görevlere katılıyoruz oda sadece yılda 1 kere falan oluyor. eğitimli olduğumuz için vurcağımız yerleri iyi biliyoruz. öldürmüyoruz yaralıyoruz!"

"işte bu daha kötü ya  direk öldürseniz acı çekmeyeck ama yaralıyorsunuz acı çektiriyorsunuz." bunları duymayı bekliyormuş gibi hemen cevap verdi,

"işte bu bir uyarı" şimdi uyarıyorsak bidahakinde öldürürüz." bunları bastırarak söylediğinde korktum bide rahat rahat konuşuyor. "korkma bize yanlış yapmazsa dokunmuyoruz." bu resmen içimdekileri okuyordu. oğuz nerdesin oğuzz? bu adam beni diri diri gömecek.

kafasını koltuğun kenarına yaslayarak gözlerini kapattı. ne yani  yatacak mı ?

"uyuyacakmısın?" sesim kısık  bir şekilde sordum ne yapmaya  çalışıyor? bu 

"çok yoruldum ,sesiz olursan belki yatabilirim!" diyince birazcık acımış olabilirim çünkü çok masum bir şekilde söylemişti. gerçekten yorulmuş görünüyordu. o yüzden sustum ve onu izledim. yeni çıkan sakallarını kesmiş oğuz yaşlarında fazla yakışıklı biriydi. kahverengi az uzun saçları hep öne düşüyordu. rahatsız olur gibi gözleri kapalıyken bile kaşlarını çatıyordu. onu bu hali komiğime gittiği için sesiz bir şekilde gülerken,

"komik değil!" sert bir şekilde söyleyince tırstım. bu çocuk fazla garip gözü kapalıyken bile hissediyor.

gözü kapalı olduğu için nereye baktığımı göremiyordu sert bir şekilde,

"sana gülmüyorum" dediğimde hızla gözlerini açtı "neye gülüyorsun?"

"Kendi kendime gulemezmiyim? Kendi evimde bile rahat yok arkadaş" 

"Sen buraya ev mi diyorsun?" Diyip alayla güldü. Ağzına bir tane vurmamak için kendimi zor tutuyorum "evet ev diyorum sen ne diyorsun yerleşim yerine mi benzettin?" Dediğimde afalladi şaşkın şaşkın bakışları beni güldürüyor  ama şuan sert olmalıyım "yerleşim yeri derken?". Dediğinde bu sefer ben alayla güldüm.          " ahırdan bahsediyorum hani şu İneklerin kaldığı, eğer oradan bahsediyorsan burası orası değil evet evde benimle birlikte bir inek yaşıyor fakat ahir değil! benim gibi cazibeli kişi sizin gibi ineklerin yanında kalamaz," şuan şaşırmış bir şekilde suratıma bakıyor. 

Hala bakıyor.

Anlamaya çalışıyor

Ver sonunda anlamış olmalı ki öldürürseciye bakışlarını benim üzerimde oynatıyor. Ayağa kalktı. Üstüme geliyor. Lan manyak kesin beni öldürecek!! evet bende ayağa kalktım. Kapıya doğru gidiyorum. Evet çıkıyorum.  bileğimi sert bir şekilde tuttu. Yok bu dayak istiyor!!

"Ne yapıyorsun be!?  Bırak kolumu"

"Daha demin ne dedin sen?" Altıma yaptım galiba yok ecel terleriymis.

" Kolumu bırak dedim."  Masumca söylediklerinden sonra dişlerini sıkarak,

"Ondan önce" şuan buraya bayılacagim.

"Unuttum ama güzel bir laf sokmuştum onu hatırlıyorum." Diyip sahte bir şekilde tebessüm ederek. Kolumu kurtarmaya çalıştım fakat bırakmıyor. 

"Kolumu birakmazsan bı çığlık atarım herkesi buraya toplarım anladın mı beni! Bırak kolumu!"  Güldü. Ama çok güzel ve içten güldü. Hayır şuan konu gülmek değil

"Az öncede çığlık atıyordun kimse geldimi yok. Şuan da gelmez." Çok doğru bu salak insanlar duyuyor ama korkularından gelmiyorlar. Bende onlar çığlık attığında gitmicem.

Kapı sert Bir şekilde çaldı. Kim çaldı lan kapıyı, gelen giden benim kapıma geliyor. Salin arkadaş beni! Elimi hızla ondan çekip kapıyı Kimin çaldığını çok merak ettim belki biri çığlığımı duymuştur. Beni bu hayvandan kurtaracaktır.  Belki de çok yakışıklı birirdir. Gerçi yakışıklılık konusunda içerdeki herkesi geçer ama yinede Umut kesilmez.

Hızla kapıyı açtım,

"Neredesin lan yaramaz ağır çekimde mi yürüyorsun?"

"Hayır ama kahramanım sen olma" diyip kapıyı tekrar kapattım oğuz hiçbir şey anlamamış gibi 

"Açsana kızım şu kapıyı ne kahramanı?"  Aklıma içerdeki hayvan gelince Oğuza kapıyı tekrar açtım oğuz gıcık falan ama tip olarak icerdekiyle yarışır. Abim diye demiyorum çok serefsizdir kendileri,

"Ne yapmaya çalışıyorsun yaramaz. Kızım malmisin sen? Kapıyı niye üstüme kapatıyorsun." Dediğinde kıkırdadım

" Bu kıza aynı ev de nasıl dayanıyorsun?"Arkamdan  gelen sesle hemen başımı çevirdim karşımda durmuş beni izliyordu. Ona tam laf sokucakken oğuz buz gibi sesiyle "ne işin var burada?bu saate? Kardeşimle?" Buyurun cenaze namazına,

"Seninle konuşmak için geldim.merak etme daha Yeni geldim. Sen yoksun diye tam gidecekken sen geldin." Niye yalan soylediki bu şimdi. Tama gerçekleri anlatacakken arkadan bir ses geldi,

"Hadi oğuz dondum burada artık geçelim içeriye!" Bu sistemli ses yutkunmama sebep oldu.

ANLAT ONAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin