Bölüm 8

6 1 0
                                    

"ne yani bu iş boyunca farklı bir yerde mi kalacağız ?" dediğimde egoist gözlerimin içine içine bakarak "depoda öğrenirsin hadi hazırlanın dışarıda bekleyeceğiz" dedikten sonra ayağa kalkarak kapıya doğru gidecekken büge, "ben hazırım" dedi evet gerçektende hazırdı çünkü dün geldiği kıyafetlerle yattığı için gerek yoktu değiştirmeye, zaten kıyafetide yoktu. çünkü dün bavulsuzdu. aslında bende çok kötü değildim. altımda bir eşortman üstümdede geniş bir tişört var. değiştirmeye gerek yok. "bende hazırım" dediğimde hepsi bana şaşkın şaşkın bakıyordu ne yani neden kimse bügeye birşey demedi! "ne bakıyorsunuz sadece saçımı toplayacağım sonra hazırım zaten saçım kısa" diyip onlara ters ters baktım. evet büge siyah pantolon siyah tişört ve at kuyruğu saçıyla daha iyi görünüyordu ama ne var bunda!

saçlarımı öne eğip dağınık topuz yaptım saçlarım kulağımın altında olduğu için heryerden çıksada çok umrumda değil "evet hazırım hadi gidelim" diyip bügenin belinden tutup kapıya doğru gittik.

"kızım ben hazır değilim ben sizin gibi pasaklı değilim. siz dışarda bekleyin bekleyin ben geliyorum" bu oğuzda benden süslü pislik orada kız tavlar diye hazırlanacak kesin! "tamam hadi biz çıkalım oğuz gelir." egoist ve barkın kenara çekilerek bize yol verdikten sonra arkamızdan geldiler. büge gibi bir inatçı kızı dışarı kadar çıkarmak gerçekten çok zor 

"helin çekiştirmesene!" 

"ben sana yolu gösteriyorum mal" dediğimde  belinde olan elimi çimzikledi.

"acıdı" diyip inleyince güldü. "ben bu gözleri bir açayım çok can acıtıcam" diyince korktum bu manyak benden kesin intikam alır. hızla onu bırakarak "gelin biriniz alın şunu" dediğimde ikiside güldü.barkın tam bir adım atmıştı ki "helin saçmalama gözüm kör bir şekilde döverim seni!" bügenin dediklerinden sonra tekar durdu. bende tekar eski yerime geçtim. arabaya geldiğimizde "oğuzun işi çok sürermi?" egoistin dediklerine  güldüm "bende daha süslü o" 

"belli oluyor" diyip  eliyle gelen oğuzu işaret etti. "oha oğuzz" dediğimde güldü. insanlar abilerine aşık olurmu?

"öyle bakma yaramaz, eğer abin olmasaydım senin gibi bir pasaklıyı asla seçmezdim" 

"bende sana bayılıyorum zaten oğuz" dediğimde güldü. allah allah söylediklerim bir bana komik gelmiyor galiba! "kızım abin olmasam doğruyu söyle asılmazmıydın bana" dediğimde egoist ve barkın meraklı gözlerle baktı. "allah allah ben oradan her yakışıklı erkeğe asılan kız olarak mı görünüyorum?" hepsi başını evet derecesine salladı. "yakışıklıya bakmak sevaptır canım" diyip onlara göz deviridim. "siz nerden bileceksiniz?" bana şaşkın şaşkın bakan egoist,  "öyle bir sevap yok" 

"artık var!" diye bağırınca hepsi güldü. büge bile,

"tamam artık var" diyip tebbesüm etti. "hadi gidelim." dedi ve arabanın ön kapısını açtı. büge kapı sesini duyunca hemen, "ön benim" dedi. bu kızın arabalara karşı zaafı vardı. benimde tam tersine bisiklet yada motor gibi şeylere zaafım var. "önemi oturmak istiyorsun?" barkının şaşkınlıkla sorduğu soruya büge, "evet ön benim! gözlerim iyileşince arabayı bile sürerim!" diyince barkın gülüp "tamam" diyince ona kapıyı açtı. ona yardım ederek onu oturttu. bende oflanarak arkaya geçtim. ben, oğuz ve egoist arkada sıkış sıkış otururken onlar rahat rahat gidiyordu. "oğuz yitme valla vurucam ağzına şimdi!" 

"asıl sen yitme saçımı bozacaksın!" dediğinde dahada sinirlendim. "hay senin saçına" diyince duyduğum kıkırtı sesleri ben delirtti. "ne gülüyorsunuz be, başka araba yokmuydu. ne bu böyle sıkış sıkış" 

"bidahakine ben seni özel arabamla götürürüm"bu egoist ne saçmalıyordu? bir dakika oğuz aramızda oturmuş ve bizi duyuyor. oğuza baktığımda egoiste öldürücü bakışlarını atıyordu. egoist oğuzun farkına şimdi varıp. öksürerek  "yani oğuzla seni özel götürürüm." diyince gülmemek için kendimi zor tuttum.  oğuz boynunu sağa sola doğru çatlattı. aha sinirlendi. oğuz bunu ne ara yapsa birine dalacak pozisyona geçiyor. oğuz harekete geçmeden ben hemen zıpladım "sizinle birlikte kaç kişi çalışıyor?" dediğimde oğuzun dikkatini dağıtmaya çalışıyordum ama olmuyor. "yani kaç kız çalışıyor?" dediğimde konu ilgisini çekmiş olmalıki oda cevabı bekliyordu. "anlamadım?"  bu egoist hiçbirşey anlamıyor! gözlerimle oğuzu gösterince, aklı başına gelmiş gibi "1 kız çalışıyor. oda kız kardeşim. ha bide şey var patronun kızı o arada bir uğruyor."  

"anladım" diyip önüme döndüm. oğuz çoktan ilgisini başka yere götürmüştü. uzun bir süre dışarıyı izledim. yavaş yavaş gözlerim kapatarak uyudum.

uyandığımda arazi gibi bir deponun yanındaydık. "uyan artık, uyuyan güzel" sesiyle kafamı kaldırınca onu suratını gördüm. yüzümü buruşturarak "o masalda prensesi prens uyandırıyordu. ben prensimi bekicem sen git" gözlerimi hafif açarak,  afallayan yüzüne baktım. "neyse bidahaki sefere prensim gelir." diyip kalktım. hala bakıyordu. "çok değişiksin" dediğinde güldüm. "ben normalim bence sen kendine bak biraz" diyip arabadan çıktım. oğuz büge ve barkın dışrda bizi bekliyordu. "Derin gel beni tut!" bügenin sinirli sesini duyunca ofladım. bu kız körken daha çekilmez. "tamam tamam" diyerek yanına koştum. belinden tutup onu kapıya doğru götürdüm. barkın önümüze geçip bize kapıyı açınca "teşşekürler" diyerek tebbesüm ettim.

içeri girdiğimde içeride,  55 yaşlarında yaşlı bir amca vardı. siyah takım elbise vardı. galiba bu teşkilatın başı, gıcık adam ne bu böyle boş boş işlerle uğraşıyorki evde otursa emekli maaşı alır. ama işte insanlar benim kadar zeki olamıyor! ne yazık

"merhaba" kısık bir sesle seslendim. adam bana doğru dönerek.  beni baştan aşağıya süzdü. sonra bügeye bakıp kaşlarını çattı. "hoşgeldiniz. geçin böyle" dediğinde yapmacıktan gülüp karşısına geçtik. "size işten bahsetmişlerdir. görev olmadığı günler  hepiniz bir villada kalacksınız görev günleri hep beraber gidiceksiniz. diğerleride yolda geliyor tanışırsınız. siz zaten tanışmışsınınızdır" diyince hemen atlayıp "yok ben daha bu egoist ile tanışmad-" sözümü hızla kesip yanıma yaklaştı. sadece benim duyacağım bir sesle " bu iğrenç ortamda öğrenmek istemezsin demi adımı ben sana başka bir zaman söyliyeceğim sabret!" diyip beni durdurdu. bende sustum. kapı sesi geldiğinde gülüş sesleride geldi. içeriye 3 kişi girdi arkalarındada somurtarak bir kız girdi. 2 kız 2 erkek bu kız şu egoistin telefonda baktığı kızdı. bu kız uzun boylu sarı saçlı fakat gözleri kahverengiydi. saçları çakma sarı gibi duruyordu. 20 yaşlarında gözteriyordu. çok güzel bir kız.  arkadan girip somuraan kız 18 yaşlarında fazla güzel sapsarı saçları şu önden giren kızdan daha güzel ve daha doğaldı. masmavi gözlerini görünce aklıma bir şarkı geldi,

"dudu dudu dilleri, lıkır lıkır içmeli, gözleri derya deniz" içimden geçen şarkı tam onu anlatıyordu. gözleri deniz gibi masmaviyidi. ah bu kız çok masum bakıyor.

ANLAT ONAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin