13.📜

383 36 22
                                    

Seungmin yine elleriyle oynamaya başlamıştı stresten. Küçük kızı Chan'ın kucağından kalktı ve Seungmin'in dizine oturup ellerini tuttu. Seungmin ona şaşkınca baktığında küçük kız başını onun göğsüne yaslamıştı.

"Evet,seni dinliyoruz Seungmin. Ne diyeceksin?"

"Dün Sang Hee'yi parka götürmeye karar verdim. Felix,Minho ve Jeongin ile birlikte gitmeyi istediğim için onları da çağırdım. Felix ve Jeongin,Sang Hee ile oynarken biz de Minho ile bankta konuşuyorduk."

Jisung'un gözleri saniyelik Minho'ya dönüyordu. Minho'nun siniri tamamen hayal kırıklığından kaynaklıydı. Ailesi ile iletişime geçmek için, onlara kabul ettirebilmek için sürekli onlarla konuşmuştu ama Jisung yanlış  anlamıştı.

Seungmin,göğsüne sinerek uyumaya hazır halde olan kızına bakıp gülümsedi,ardından konuşmasına devam etti.

"Sonra Minho bir şey fark etti,Felix ve Jeongin'in yanına... O gelmişti."

"Kim?"

Chan pür dikkat eşini dinliyordu. Herkes kimin olduğunu az çok tahmin edebiliyorlardı ama çıkmasını istemiyorlardı.

"Babam... Felix, Sang'ı götürmeye çalıştığında kolundan tutmuştu, Jeongin'de onu durdurmaya çalışıyordu. Minho'da yanlarına gidip kurtardı kolunu. Sonrada atışmaya başladılar. Sonucunda da Minho'nun dudağı ve burnu kanadı."

Jisung, Minho'ya şaşkınlık ve pişmanlık ile dönmüştü. Minho yerinden hızla kalktı ve montunu giymeye başladı. Herkes nereye gittiğini sorsa da kulak asmadan dışarı çıkmıştı. Seungmin kızını eşine verip onun arkasından gitti.

"Beni de bekle."

"Sen nereye gidiyorsun Seungmin? Daha konuşmamız bitmedi. Neden bana söylemedin?"

"Söz,geldiğim de anlatacağım." Seungmin, Minho'ya yetişebilmek için hızlıca dışarı çıktı.

Kapanan kapıyla salona hıçkırma sesi yayılmıştı. Jisung'a baktıklarında eliyle yüzünü kapatmış bir şekilde ağlıyor olduğunu görmüşlerdi.

"Jisung ne oldu?" Felix onu ayağa kaldırmaya çalıştı ama kalkmıyordu.

"Ben çok büyük bir aptallık ettim."

Küçük kız babasının dizinden kalkıp Jisung'un yanına gitti. Jisung yüzün de hissettiği küçük eller ile karşısında duran kişiye bakmıştı. Herkes onun ne yaptığına bakıyordu.

Sang onun boynuna sarılmıştı ve masada duran pembe çantasından bir resim çıkardı ve Jisung'a verdi.

Resim yeteneği pek iyi olmasa da kalbinin güzelliği yeterince güzel yapıyordu.Resmi verdikten sonra ellerini arkasında birleştirerek babasına bakarak hafifçe sallanmaya başladı.

Jisung elinin tersi ile gözlerini sildi ve resime baktı.Resimdeki siyah saçlı kişinin Minho olduğunu anında anlamıştı. Sırtında kırmızı bir pelerin vardı anladığı kadarıyla, yanında da geniş yanaklı olarak çizilmiş Jisung duruyordu yanındaki kedileriyle.

"Teşekkür ederim..." Jisung küçük kıza sarıldığında o da sarılmıştı.

"Hani bize yok mu? Bak çok pis küserim ona göre." Hyunjin'in sorusu ile küçük kız ayrılmıştı Jisung'tan. Çantasından diğer resimleri de çıkarttı ve her çifte bir resim verdi.

Changbin ve Felix'in resminde renkli renkli çiçekler vardı etrafta. Changbin'in gövdesinin yaygın bir şekilde ve kısa çizilmesi Felix'i kahkaha tufanına sürüklemişti.

Hyunjin ve Jeongin'in resminde,top oynadıkları gün vardı.

Chan'ın resminde ise üçünün, Seungmin,Chan'ın ve kendisinin resmi vardı. Sahildelerdi.

Geçmişin İzleri 2//CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin