15.📜

376 36 2
                                    

Chan sabah kalktığında yanında uyuyan eşinin yanağına hafif bir öpücük kondurdu ve kızının odasına gitti. Uyuyordu, saçları yüzüne yayılmıştı. Chan saçlarını yüzünden çekti ve yüzünü yıkayıp mutfağa indi.

Kızı için patates yapıyordu,kendisi ve eşi içinde tost yapıyordu. Seungmin sabahları tost yemeye bayılırdı. Masayı da hazırlayıp ailesini uyandırmak için üst kata çıktı.

Seungmin yatakta oturuyordu ve dalgın bir şekilde yere bakıyordu. Chan gülümseyerek onun yanına gitti ve sarılıp yatağa uzanmalarını sağladı. Seungmin dalmış olduğu düşüncelerden çıkarak eşine karşılık vermişti.

"Günaydın dünyanın en güzel eşi."

"Sana da günaydın uykucu."

"Çok ağrın var mı?"

"Biraz ağrıyor sadece."

"Hadi kahvaltımızı edelim de ağrı kesici iç."

"Sang Hee uyandı mı?"

"Benim baktığımda uyuyordu."

"Sang'ın bu huyu aynı sen. Uykuya bayılıyorsunuz."

Aralık olan kapıdan çıkan çekingen, tatlı bir suratla ikisi de gülerken kızları koşarak yatağa zıplamıştı. Chan gülerek onu da almıştı yanlarına. Çok fazla ağırlığını vermeden ikisini de kollarının altına almıştı. İkisinin de başına öpücük kondurmuştu. Karşılığında iki yanağına da aldığı öpücük kıkırdamasını sağlamıştı Chan'ın.

"Hadi kahvaltıya inelim!" Chan, kızı ve eşinin omuzlarından tutarak onları yataktan kaldırmıştı. Lavaboda işlerini hallettikten sonra herkes sofraya oturmuştu.

"Bu da babasının güzelliğine." Chan bir eli ile tuttuğu patates tabağını kızının önüne koydu ve eşinin dudağını öpüp yanına oturdu.

Küçük kız önce parmağı ile ikisini göstermişti,ardından elini dudağına götürüp soru işareti yapmıştı.

"İnsanlar çok sevdiği kişileri öpebilir."

"Bunu çocuğun yanında yapmak zorunda mıydın?" Seungmin ayağı ile Chan'ın bacağına vurmuştu.

"Prensesim yüzmeyi sever misin?" Sang ağına doldurduğu patatesler yüzünden şişmiş olan yanaklarıyla başını olumlu anlamda sallamıştı.

"O halde sana güzel bir haberim var. Bugün hep birlikte sahile gidicez."

Küçük kız heyecan ile yerinden kalkıp Seungmin'in beline kollarını sarmıştı. Dudaklarının etrafına bulaşmış olan yağ ve ketçap Seungmin'in pijamasını batırsa da bu durumdan hiç rahatsız olmamıştı.

Seungmin'de onu dizine oturtup öyle yemeğini yedirmeye başladı. Chan yemeği bırakarak karşısındaki huzur verici manzarayı izlemeye başlamıştı.

Yemeklerini bitirdikten sonra Chan işe gitmek için, Seungmin'de okula gitmek için hazırlanmaya başlamıştı. Chan yanında giderken kızını da götürüyordu belirli günler. Psikolog bir arkadaşıyla kızının seansları oluyordu.

Seungmin okula gitmişti çoktan. Sang merdivenlerden indi ve sırt çantasını alıp babası ile arabaya bindi. Hastaneye giderken Chan,kızına çikolata ve boyama kitabı almıştı oyalanması için.

Seungmin eve gelen ilk kişi olmuştu. Üstünü değiştirip yemek yemeye çalıştı ama yiyemedi. Sabah eşinin yaptığı tostdan da birkaç ısırık alıp bırakmıştı.

Denize girecekleri için malzemeleri hazırlamaya başladı. Sandviç yapmak için de malzeme almıştı,denize girmek onları acıktırabilirdi.

Odasından cüzdanını almak için gittiğinde başı dönmeye başlamıştı. Midesi bulanmıştı,istifar edeceğini anlayarak eliyle ağzını kapattı ve banyoya koştu.

Klozetin  önünde eğilip biraz öğürdükten sonra istifar etmeye başlamıştı. Seungmin ölecekmiş gibi hissediyordu. Bir andan başı dönüyor,diğer yandan istifar ediyordu nefes nefese. Canından can alıyorlardı sanki.

İstifarı bittiğinde avucuna su doldurup ağzını çalkaladı,dişlerini fırçaladı ve yüzünü yıkadı. Baş dönmesi daha da şiddetlenmişti. Bacakları titremeye başlamıştı. Daha fazla dayanamayıp yere düşmüştü.

Yüzü bembeyaz olmuştu,derin derin nefes alıp veriyordu. Hâlâ uyanıktı ama Seungmin bu hissi yaşamaktansa ölmeyi diledi. Hareket edemiyordu neredeyse.

Bir kaç dakikanın ardından zeminden destek alarak ayağa kalkmıştı. Başının dönmesi az da olsa hafiflemişti ama vücudunu güçlükle taşıyordu.

Seungmin kapıya ve duvarlara tutunarak yavaşça yatağına doğru gitmişti. Örtüyü bile açamadan direk kendini yatağın üzerine atmıştı.

Tüm dünya omuzlarındaydı sanki. Yemek yemek istiyordu ama yiyemiyordu. Yese bile işkence çekerek istifar ediyordu. Göz altları koyulaşmaya başlamıştı. Chan sorduğunda derse çalışmaktan diyordu.

Annemde mi böyle hissediyordu? Diye düşünmeden edemiyordu. Ama Seungmin için o kendisinden çok daha güçlüydü. Sahiden,annelerimiz ne kadar güçlü değil mi?

Tabi bazılarımız için...

Seungmin karnını tutarak kıvrıldı,karnına bıçak sokuluyormuş gibi oluyordu. Chan gelene kadar uyumaya karar verdi.

Chan kapıyı bir kaç kere çalmıştı ama açan olmamıştı. Kendi anahtarını cebinden çıkardı ve çiçeklerle ilgilenen kızını çağırıp içeri girdi.

"Hadi bakalım güzellik,doğru el yıkamaya." Chan kızının saçlarını karıştırdı ve banyoya gidişini izledi.

Kendiside ellerini ve yüzünü yıkayıp eşinin yanına gitti. Seungmin uyuyordu ama üstünde örtü olmadığı için üşüyordu bedeni. Chan onun bugün okulda yorulduğunu düşündü ve üstüne örtü örttü.

Eşinin saçlarını okşamaya başladı. Chan onunla bir babanın çocuğuyla gurur duyduğu gibi gurur duyuyordu. Seungmin onun için çok farklıydı. Seungmin hep küçük bir çocuk gibi gelirdi gözüne. Güçlü bir küçük çocuk. Bunun farkında olmayan güçlü bir küçük çocuk...

Seungmin gözlerini aralayıp gelen eşine baktı ve kısık sesi ile 'Chan' demişti. Ağrısı geçmişti ama kendini çok yorgun hissediyordu.

"Tünaydın dünyanın en güzel eşi." Chan onun alnından öptü gülümseyerek.

"Sanada tünaydın uykucu." Seungmin'de ona gülümseyerek karşılık vermişti.

"Yüzün solgun görünüyor, iyi misin?" Seungmin artık yalan söylemekten yorulmuştu. Ona bu akşam kesin olarak söylemeyi aklına not etti.

"Okulda yoruldum."

"En azından okulun bitmesine az kaldı. Eminim sana beyaz önlük çok yakışacaktır."

"Sana daha çok yakışıyor."

"Hımm öyle mi?" Chan, yüzünün bir tarafı yatağa yaslı olan eşinin çenesinden tutarak tamamen kendine çevirmişti. Yüzünü yaklaştırıp burunlarını sevimlice birbirine sürtmüştü.

"Hımm öyle." Seungmin'de aynısını yaptıktan sonra dudağını öperek yataktan kalkmıştı.

"Ne zaman gideceğiz?"

"Üstümü giyinip çıkarız."

"Tamamdır. Sang nerede?"

"Ellerini yıkıyordu en son."

"Hadi sende üzerini değiştir de gidelim artık.

Herkes hazırlandıktan sonra arabalarının bagajına malzemeleri koyarak yola çıkmışlardı.
.
.
.
.
.
.

Herkese iyi akşamlar. Nasılsınız? Aslında daha uzun yazıcaktım ama çok yorgunum. Bugün okulda baya yoruldum. Yarın hastaneye gidicem,kontrolüm var. Eğer eve geldiğimde rahatsız olmazsam yeni bölüm atarım. Kendinize dikkat edin:)

Hani sayılı gün çabuk geçerdi. Niye gelmiyor bu 18 Mart!

Geçmişin İzleri 2//CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin