-16-... Bebek benden değil..

29.8K 891 65
                                    

İyi Okumalar...

Açılmazsa Gülben Ergen & Oğuzhan koç- Aşkla aynı değil..




Genç adam ellerini masaya koyup kafasını da ellerine dayadı. Aklı Bade'deydi. Nasıl da özlemişti onu.. Niye özlemişti peki? Niye vurmuştu ki aklına.. "Lanet olsun" diyerek kalktı masadan. Odasına çıkıp üstünü değişti sonra da Cemre'nin yanına uzandı. Cemre'nin yanındayken bile onu düşünüyordu. Öküzlük, şerefsizlik yaptığı belki ama elinde değildi ki.. O güzel yüzü sürekli aklına geliyordu. Kızaran yanakları, kaşlarını çatınca alnında çıkan kırışıklıklar.. Hepsi öyle güzel duruyordu ki onda.. Gözlerini her kapadığında canlanıyordu bedeni.. Oğlunu kucağına alışı.. Onu sevişi.. İlk geceleri.. Hamileyken yanında olmak isterdi. Kocaman karnını sevmeyi, oğluyla konuşmayı, karısı aş erdiğinde yanında olup, aş erdiği her neyse manav manav aramayı.. Cemre'de onları yaşamış olsa da Bade'de vereceği zevki vermeyeceğinden emindi. Bade çok farklıydı. Bir kere parada gözü yoktu. Hatta zengin insanları sevmiyordu. Aile bağı çok kuvvetliydi. Ön yargılıydı ama çabuk kırılıyordu ön yargısı.. Fiziksel olarak da Cemre'den çok farklıydı. Ele gelen bir kadında, hele hamilelikten sonra daha da güzel olmuştu. Canlı gözleri vardı. Çok olmasa da dolgun dudakları..

Bunları düşünmek yaramıyordu ona.. Hele ki yatağında Cemre varken.. Gerçi Cemre ona pek yakın gelmiyordu. Soğuk nevale gibiydi. Sadece kızıyla ilgilenir, alışverişe çıkardı. Eve geldiklerinde sürekli seks ister istediğini alınca da, cool hayat kadınları gibi uyurdu hemen... Ara da sevecen olurdu. Alışveriş olmasa da sürekli dışarıda gezerdi. Bu durum çoğu zaman rahatsız ediyordu Altay'ı.. Erkek de olsa her gece seks onu yoruyordu.. Özellikle de Cemre'den soğumuşken!..

Cemre kolunu Altay'ın bel altına atınca Altay kafasını ona çevirdi. Cemre'nin uyuyor olduğunu fark edince de kolunu tutup kaldırdı. Yataktan çıkıp banyoya ilerledi. Duş alması iyi olabilirdi. Hızla soyunup soğuk bir duş aldı. İşte böylesi daha iyiydi...

****

Altay şirkete girdiğinde herkese selam vererek odasına çıktı. İçeri girdiğinde beklemediği bir manzarayla karşılaştı. Bade masanın başındaki koltuğa oturmuş cama doğru dönmüş oğlunu emziriyordu. "Altay?" dediğinde Altay kendine geldi. "Sen misin?" "E-evet" diyerek masasının başına yürüdü. Bade göğüsünü tişörtünün içine sokup ona baktı. "Hoş geldin"

"Hoş buldum?"

"Aa evet bizi sabah sabah görmek pek beklediğin bir şey değildi. Şey ben o günkü olay için özür dilerim, bunu Cemre'ye iletirsen sevinirim.."

"A şey önemli değil, unuttu bile.." Bunu demesi Bade'yi üzse de Bade sesini çıkarmadı.

"Şey iki saat boyunca önemli bir işin yoksa kahvaltı etmeye gidelim mi?"

"Tabii" diyerek masaya koyduğu anahtarı aldı. Sonra da Bade'nin kucağındaki oğlunu aldı kucağına.. "Paşam, sende hoş geldin" dedi ve Asrın'ın alnını öptü. Birlikte odadan çıktıklarında herkes onlara baktı. Çoğu çalışan evli olduklarını bilmiyordu. Onlarda böyle bir şey istemiyorlardı. Arabaya ilerlerken Bade "Şey benim arabamla gitsek, bebek koltuğu varya?" dedi. Altay kabul edince de Bade'nin arabasına doluştular. Altay şoför mahalline geçti ve arabayı çalıştırdı. Araba ısınırken Bade'de Asırn'ın kemerini bağlamış kendi tarafına geçmişti.

"Ee nereye gidiyoruz bakalım?"

"Mmm bilmem, güzel bir yer olsun ama.. Biliyorsun doymuyorum" diyerek kıkırdadı Bade.. Altay'da ona eşlik etti. Sonra da yol aldı.

Deniz kenarı bir cafeye gittiler. Açık büfe servis olması Bade'yi mutlu etmişti. Altay bir tabak yerken Bade iki tabak almıştı. Altay onun böyle doğal olmasını seviyordu. Yemek yerken onu izlemek ayrı bir zevkti Altay için..

"Bade?"

"Efendim?" diyerek ona bakmadan konuştu Bade.. Yemekten kafasını alamıyordu ne yazık ki..

"Ben diyorum ki boşanmadan önce bir kere daha gidelim Mardin'e?"

"Olabi..- Ne?" Tekrar Mardin'e gitmek istediği bir şey değildi. Oğuzhan ağa onu ayrı gıcık ediyordu. Hem Zeynep vardı burada.. Onu bırakamzdı ki iyileşene kadar.

"Şey Altay.. Zeynep iyileşene kadar olmaz"

"Kim?"

"Zeynep işte.. Sezgin'in eşi" Altay gözlerini belertip baktı karısına. Nasıl bulmuştu ki Zeynep'i?!

"Sen nereden buldun, nasıl buldun onu?!"

"Uykuluyken söylemiştin hastanenin adını.." Altay gözlerini sıkıca kapatıp derin bir nefes aldı. Eğer Bade bu işi kurcalarsa başı büyük bir belaya girerdi.

"Bade sakın görüşme onunla!"

"Ne?.. Ne saçmalıyorsun sen! Asla bırakmam onu!"

"Bade bulaşma.. Bu hakkı sana kim verdi." Bade böyle olaylara gelemediğinden hızla kalktı masadan.. Abartıyordu belki ama Altay'ın herkesin içinde ona böyle ses yükseltmesi onun gururunu kırıyordu. Zaten bir parça kalmıştı gururundan..

Çantasını da koluna takınca "Ben senin nikahlı karınsam, Sezgin benimde adamımdır. Ve eğer Sezgin benim adamımsa, senin gibi sorumsuz olmayıp yanımda çalışan adamın karısına yardım ederim Altay Aldemir! Şimdi sana afiyet olsun!" dedi. Oğlunun arabasını hızla sürüp çıktı ordan. Arabasına ilerleyip oğlunu yerleştirdi. Şuan Altay'ın gelip onu durdurmasını istedi. Ama tabii ki böyle bir şey olmadı. Çünkü Altay o sırada çok önemli bir haber alıyordu..

****

Altay aldığı telefonla olduğu yerde mıhlandı. İlk önce inanmak istemedi. Düşmanlarım uğraşıyor benle dedi. Ama ardından gelen ses kaydıyla şok oldu. Ses kaydını dinlerken sinirden elleri titremeye başlamıştı. Bunca zaman nasıl da oyuna gelmişti. Ama hayır yine inanmayacaktı. İlk önce gidip Cemre ile konuşacaktı. Eğer doğrularsa da onu güzelce dövecekti herhalde.. Böyle bir oyun oynanamazdı insana..

Hızla hesabı ödeyip çıktı oradan. Bir taksi durdurup bindi. Evine yavaş yavaş yaklaşırken Cemre'yi aramış ve hala evden çıkmadığını öğrenmişti. "Eğer bu doğru çıkarsa Cemre benden çekeceğin var!" diye mırıldandı. Taksi evinin önünde durunca borcunu ödeyip çıktı taksiden.. Anahtarını çıkarıp içeri girdi. Cemre telefonda "Öğrenmedi tabii ki.. Hayır sen merak etme... Tamam en yakın zamanda yanındayız babası.." diyordu. O an Altay beyninden vurulmuşa döndü. Canından çok sevdiği kızı aslında onun öz kızı değildi öyle mi?! "Cemre!" diye seslendiğinde Cemre ne yapacağını şaşırmış bir şekilde kalmıştı olduğu yerde.. Ne ona dönüp bakabiliyordu. Ne de başka bir şey yapabiliyordu. "Cemre yalan de bana!" dedi Altay.. "Yalan de gidip benle oyun oynayanları geberteyim. Sana zarar vermek istemiyorum Cemre bir şey de bana!" son sözleriyle sesini yükseltince Küçük kızı ağlamaya başladı. "A-altay" "Hadi yalan de!" Cemre gözlerini yere eğince Altay inanmak istemediği bir şeye inanmıştı artık. Güzel kızı, Gizem'i onun kızı değildi. 'Bebek benden değil!' demekten alamadı kendini.. 'Kızım benim değil!' diye düşündü..


Evet bu bölüm kısa ve ilahi bir anlatım oldu. Sanırım birazda saçma ama yavaş yavaş finale yaklaştığımızdan dolayı gerçekleri ortaya çıkarmaya çalıştım.. umarım beğenirsiniz, söz vermiyorum ama bugün ya da yarın yeni bölüm gelir.. Sizi seviyorum..


Ağa'nın Torunu!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin