-20-... Boşluk

28.4K 856 60
                                    

İyi Okumalar....



Kaç gün olmuştu. Üç mi? Beş mi? Artık bir süre sonra saymayı bırakmıştı Altay.. Ameliyat yedi saat sürmüş, en sonunda doktor çıktığında da 'Ümidinizi kaybetmeyin' demişti.. Ona bir şey olacak korkusu Altay'ın nefessiz kalmasına neden oluyordu.. Kaybetmekten korkuyordu delice.. Onsuz olmaktan korkuyordu. Neden böyle olduğunu düşünmek istemiyordu. Gerçi düşünmese de biliyordu artık!

"Oğlum artık eve git sen ha? Bak biz buradayız?"

"Olmaz anne.. Yanında kimse olmazsa korkar.."

"Oğlum biz varız ya.. Hem oğlun evde seni bekliyor.."

"Anne.. Ona bir şey olursa ben ne yaparım? Paşası ne yapar?"

"Oğlum.. Kendine gel artık.. Bak git eve uyu biraz.. Bir şey olursa haber veririm söz, oğlun seni bekliyor. Annesi yok zaten babası yanında olsun bari.. Hadi aslanım" diyerek ayağa kaldırdı Esra hanım oğlunu.. Altay annesine sıkıca sarılıp yoğun bakım ünitesine doğru ilerledi. İçeride ki karışıklığı gördüğünde kalbi ağzına gelse de Bade'nin huzurla uyuduğunu gördü. Elini cama götürüp "Oğlumuza bakıp geleceğim sakın korkma annem burada.." dedi. Karısı öylece yatıyordu orada.. Doktorlar gelip bir şeyler yapıyorlar sonra tekrar gidiyorlardı. Bu kadar uyuması normal değildi. Doktorlar beyin MR'ında bir şey göremediklerini söylemiştiler.. Peki niye uyanmıyordu? Neden?!

Kurşun tam dalağına isabet etmişti. İç kanaması vardı ameliyata girdiğinde.. Yedi saat süren ameliyatın ardından doktorlar sadece 'Ümidinizi kaybetmeyin' demişti. Sonra yoğun bakıma alınmıştı. İki gün uyutulmuş, iki günün sonunda ilaç verimi kesilmişti. Doktorların demesinde beyninde, kafa tasında herhangi bir zedelenme yoktu.

Şimdi uyanmaması niye? Kocası, Oğlu, Arkadaşları, ailesi onu beklerken neden uyanmıyordu. Paşasını da mı düşünmüyordu...

*******

Altay eve gittiğinde direk oğlunun odasına çıktı. Candan Asrın'ı kucağında sallıyordu ama oğlu ağlamayı kesmiyordu.. Masal ona oyuncağını sallarken Tuğçe onunla konuşuyordu. Altay oğlunun bu haline acıyıp kadınların arasına girdi. "Bayanlar oğlumu alabilir miyim?" diyerek oğlunu Candan'ın kucağından aldı. Asrın yavaş yavaş sakinleşirken Altay karısının odasına geçti. Oğluyla birlikte yatağa uzanıp onun kokusunu içine çekti. Karısının kokusu ve oğlunun kokusu ona huzur veriyordu. Oğlu daha üç aylık olmasına rağmen anlıyormuş gibi sürekli ağlıyordu. Altay biliyordu onun annesini özlediğini.. Ama Altay'ın elinden bir şey gelmiyordu ki...

Altay daha fazla dayanamayıp telefonuna sarıldı. Ne zaman gelecekti bu haber!? Ne zaman bulunacaktı Cemre ve sevgilisi! Telefonu kulağına götürüp bekledi. Bu adama güveniyordu.

"Alo?"

"Söyle artık! Yok mu bir haber!?"

"Altay kendine gel.. Daha iki gün oldu haber vereli!"

"Adnan! Bana adam gibi cevap ver! O orospudan bir haber yok mu?!"

"Birkaç şey öğrendim. Yurt dışına çıkmak için pasaport kontrolü yaptırmışlar, bir de Gizem'e pasaport çıkarmışlar.."

"Nereye gidiyorlar?!"

"Jamaika"

"Jamaika mı?!"Altay şaşkınlığını gizleyememişti. Ne işleri vardı orada?!

Ağa'nın Torunu!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin