-3-...Buluşma

51.7K 1.4K 72
                                    

İyi Okumalar..

Elimdeki çikolata kabını bırakıp kapıya yürüdüm. Bir haftadır sürekli Altay'ı arıyorum ve sürekli olumsuz cevap alıyorum! En sonunda kafayı yiycem! Bir insan nasıl merak etmez ya! 'Bu kadın beni sürekli arıyor. Dur bi görüşeyim' demez! Yok ama bende şirkete giderim herhalde! 

Kapıyı açtığımda karşımda Candan vardı. Sağolsun birkaç şey getirmiş bana! Sürekli yanımda canım arkadaşım.. Altay konusunda bana sürekli teselli veren de o zaten! Belki yardım da eder.. "Candan'ım hoşgeldin" "Hoşbulduk canım. Nasılsın?" "İyiyim şimdilik arada kasılmalarım oluyor ama geçiyor hemen!" "İyi bari.. Ya bak gel bize diyorum anlamıyorsun! Gel ben bakarım sana, hayır sancın tutacak yetişemiycen hastaneye falan!" "Ağzından yel alsın be!" diyerek çikolatamın başına geçtim. Anlamıyorum niye  herkes üstüme geliyor acaba!

"Bak arkadaşım ben bu konuya bulaşamam elin adamına ne diyim ben ya! 'Bade ile görüşeceksin, yoksa fena olur!' mu? Hem koskoca iş adamı peşime adam falan takar! Allah korusun!" sonunda susmuştu. "Tamam tamam yardım falan istemiyorum senden!" Adam elini kolunu sallaya sallaya gezsin ben burda bebek bakıyım! Asla şikayet etmiyorum bebeğimden ama bir babası olsun istiyorum! Yanımızda olsun! Off onu nasıl ikna edecektim görüşmeye? Acaba tanıdı da o yüzden mi görüşmeyi istemiyor! Belki de o yüzden! 

Onu ikna edene kadar her şeyi yapacaktım! 

###

Elimi yüzümü yıkayıp şirketin yolunu tuttum. Utancımdan ölsem de karşısına çıkacaktım! Her şeyi anlatacaktım. Ben sadece haberi olsun istiyorum. Asla ondan maddi bir şey de beklemiyorum! İstemezse bir daha karşısına çıkmam! Ben yaptığım bir hata yüzünden bu halde olsam da bebeğii seviyordum ve sadece onun ilerde gelip bebeğimi neden benden sakladın demesini istemiyorum. Bu yükü kaldıramazdım ki!

"Merhaba" diyerek danışma diye adlandırılan yere girdim. Kadın yüzüme bakmadan "Merhaba"  dedi. "Randevum var, Altay beyle görüşmek istiyorum adım Derya" dedim. "Bekleyin lütfen" diyerek eline bir kağıt alıp bir odaya girdi. Büyük bir ihtimalle  Altay'ın odasıydı. 

Kadın on dakika sonra ordan çıkıp "Buyrun" dedi. Utancımdan kıpkırmızı olmuş bir şekilde içeri girdim ve dünya tatlısı adamı tekrar gördüm. Öyle yakışıklı duruyordu ki!  "Hoşgeldiniz" "Hoşbulduk" biraz beni inceledi. Hamileliğim belli oluyordu tabii ki.. Ama zaten amacım bu değildi ki.. Yani burada işe başlamak, amacım onunla bir şekilde görüşmek.. "Çalışmak için uygun de.-" "Amacım o değil!" Bana çatık kaşlarla bakmaya başlayınca durumu toparlamam gerektiğini anladım. "Özür dilerim sert çıktım. Amacım seninle görüşmekti" "Aramızdaki samimiyeti koruyalım Derya hanım" "Adım... Neyse.. Haklısınız Altay bey, benim sizinle görüşmek istememin nedeni farklı" "Neymiş" "Dediğiniz gibi çalışmak için uygun değilim" dedim ellerimi karnıma siper ederek. "Evet? Devam edin lütfen" Bu adam o gece benimle sevişirken böyle değildi. Peki ben şimdi nasıl derdim ki bu senin bebeğin diye.. "Sizi dinliyorum" dilim damağım kurumuştu. "Bi su alabilir miyim?" Derin bir nefes alıp masasının altına uzandı. Bir şey açığ şişe çıkardı oradan. Bana uzattı, aldım hemen.. Bir yudum alıp bıraktım. "Ben.. Beni tanımadın mı?" Kaşları iyice çatılıp tekrar başan aşağı süzdü beni.. "Aslında gözüm ısırıyor. Ama çıkaramdım." İçimde bir umut ışığı doğdu. Belki de biraz daha zorlasam kendiliğinden hatırlardı. "Bebeğim erkek"  Ürpermiş gibiydi. Tabii ki her iş adamı gibi duvarları vardı yüzünde. "Hanımefendi para mı istiyorsuuz?!" "Hayır.! Of buraya gelmem çok saçmaydı biliyorum.. Özür dilerim bu görüşme hiç olmamış olsun lütfen!" "Peki." Bade dediğini dutdum gibi oldum ama bu imkansızdı tabii ki.. Kendimi rezil etmiş gururumu ayaklar altına almıştım..  Değer miydi?! Asla! Elimi saçlarıma geçip asansörden indim. Şuan ağlamanın sırası değidli. Evde ağlayailirdim............ Ya da hastanede... 

###

"Herkesi dışarı alabilir miyim? Annemiz bebeğimizin karnını doyursun.." Herkes yavaş yavaş dışarı çıkarken küçük bebeğimi kucağıma bıraktı hemşire.. Öyle güzeldi ki.. Şimdiden babasına benzediği belliydi. Ya da ben öyle düşünmek istiyordum.  Gözlerini açmakta zorluk çekiyordu. Bir saniye açıp tekrar kaoıyordu. Sarılığı vardı. Derecesi yüksek değildi ama ışıkta tutacaklarını söylüyorlardı. Bu beni üzsede gerekli olduğunu ve yapılmazsa ateşi olacağını biliyordum. Yine de gönlüm ondan ayrı kalmaya razı değildi. 

Yarım saat sonra gelip almışlardı bebeğimi benden. Candan da elinde benim telefonumla içeri girip Tuğçe'nin aradığını söyledi.  "Alo?" "Canım iyi misin?" "Evet sen" "Kötüyüm ya niye demiyorsun aramıyorsun! Bir gün oldu!" "Haklısın canım.. Ama ne bileyim sende il dışındaydın.." "Koşarak gelirdim biliyorsun" "biliyorum balım.." "Şuan hastanenin kapısındayım kapat" derken arkadan iki erkek sesi geliyordu. Birisi Barış'tı. Peki ya diğeri?.. On dakikanın sonunda içeri girdiklerinde onun da kim olduğunu öğrenmiştim. Oldukça yakışıklı bir adamdı. Belki de 1.90 boyundaydı. "Geçmiş olsun" dedi Barış ve ikisi.. "Teşekkürler" diyerek Tuğçe'ye daha sıkı sarıldım. 

Muhabbet sohbet gırla giderken telefonum yeniden çaldı. Numarayı tanımıyordum. Fakat böyle durumlarda hep merak ederdim kim olduğunu. Açım tabii.. "Alo?" "Duygu hanımla mı görüşüyorum?" "Buyrun benim.." "Size bir şekilde yardım edebilirim.. Ne isterseniz yaparım." "Ne diyorsunuz? Siz kimsiniz?" "Ben Altay bugün şirkete gelmiştiniz" çatık kaşlarım hemen gevşedi. Herkes pür dikkat beni izliyordu. "Ben yarın görüşmek istiyorum size konum atarım" "Yarın olmaz!" "Neden?" "Şey şirketten çıkınca bir aksilik oldu da hastanedeyim" "Ne? Noldu?" bir baba gibi sevgili gibi endişelenmişti sanki.. "Önemli değil ben sizi ararım" diyerek telefonu kapattım. Onunla daha fazla konuşursam kalp krizi geçirebilirdim. "Kimdi?" Tuğçe ve Candan'ın aynı anda sorduğu soruya ne cevap verecektim bilmiyorum. Belki de direkt bugün olanları anlatmalıydım. Tabii ki herkes gittikten sonra.. Özellikle de tanımadığım şu adam.. 

O konuşmanın üzerinden yirmi dakika kadar geçmişti ki  O adam -adı Kemal miş!- kalktı ve gitti. Bizim tayfa kaldığında ben her şeyi tek tek anlattım. Annem bir şey dememiş fakat diğerleri karşı çıkmıştı. Barış beni tebrik etmişti o da ayrı tabii..  Bense Tuğçe'nin tepkisine karşı inatçılığımı korumuş ve onunla buluşmak için anneme bebeğimi postalamak zorunda kalmıştım. Kabul ettiği söylenemezdi ama halledebilirdim. 

Dört gün sonra onu aramış ve buluşmak için uygun olduğunu fakat bebeği getirmek zorunda olduğunu söylemişti ve bir saat sonrası için söz almıştı. Oğlunu giydirmiş sıkı sıkı sarmış pusete koymuştu. Neyse ki  araba kullanabiliyordum artık!  Dört gün olmasına rağmen doktorum sorun olmayacğını söylemişti. Dikişim yoktu ki hem.. Konumu ben atmıştım. Bebeğim için uygun sessiz bir yerdi.  

Birkaç dakika bekledim gelmesini. Neyseki geldi sonunda.. Tüm yakışıklılığıyla takım elbisesiyle karşımda duruyordu. Hafif çarpık bir gülümseme vardı yüzünde.. Dudaklarının o şekli çok  güzeldi. o gece de böyleydi.. Ben onun hakkındaki her şeyi yavaş yavaş hatırarken o nasıl olurda beni hatırlamazdı. Neyse bunu sonra konuşabilirdik sanırım.. "Hoşgeldiniz?" "Hoşbulduk" diyerek oturdu. ben tam konuşmaya başlıyacakken aynı benim gibi pusetle bir kadın gelip yanımızda oturdu. İçinde ki pembe şapkalı dünya tatlısı minik çok güzel görünüyordu.. Altay sıkıntılı  bir şekilde gülümseyip "Hoş geldin" dedi kadına, kadın kibirli bir şekilde "Hoşbulduk canım" dedi. Altay bana bakıp "Müstakbel eşim Cemre" dedi. İşte o an içimdeki hissi benden başka bir de Allah biliyordu...

Ağa'nın Torunu!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin