Ağa'nın Torunu!

-38-... Son Nokta!..

İyi okumalar...

Sabah erkenden kalkıp Asrın'ı hazırladım. Uykucu oğlum o kadar işlemden sonra hala uyumasına devam ederken bu sefer koca bebeğim için kıyafet hazırladım. Ne kadar kızgın olsam da kocamdı o benim. Oy suratına kurban olduğum. Uçaktan inip direk şirkete geçeceği için. Siyah kumaş pantolon ve beyaz gömlek çıkardım. Şimdilik bunlarla idare etsin canım, napayım takım yok valizde!..

Çıkardıklarımı küçük koltuğun üstüne koydum. Sonra yatağa gidip kocamın üstüne tırmandım. Ya şu kanama olayı ne zaman geçecek ya! Ben kocamı özledim!..

"Aşkım?" diyerek gözlerini öptüm. Sonra tekrar "Aşkım" diyerek yanaklarını öptüm. Aynı şeyi uygulayarak dudaklarını, çenesini, boynunu öptüm. En sonunda tekrar dudaklarına yöneldim, tabii benim hınzır kocam ben dudaklarına yapışır yapışmaz sıkıca sardı beni. Gülmek istesem de gülemedim o an. O kadar sertti ki.. Aah ah! Bunu ilerisini de getirmek vardı ama nerdee!

"Seni küçük tacizci!"

"Efendim yakışıklı kurbanım"

Yakışıklı kocam dudaklarıyla dudaklarımı esir alırken bende bu tatlı sapığa bütün aşkımla karşılık verdim.. Adamın dudak hareketleri bile cool! Yavaş ama sert, tutkulu..

"Ben geldi..-ay o da ne! Of siz sapık mısınız?!"

Gelen sesle ikimizin de kafası kapıya döndü. Karşımda Masal'ı görünce kısa çaplı bir şok yaşasam da hemen toparlanıp kocamın üstünden kalktım. O sırada Altay da toparlanıp yataktan kalktı.

"Asıl sensin sapık! Burası yatak odası Masal! Hangi şekilde olacağımız belli olmaz!"

"Ya Altay!"

Ben utançla kızarırken Masal abisine sarılıp "Hoş buldum ağabey, iyi ki geldim dimi?" dedi. Ben ikisine hayran hayran bakarken oğlum abuk sabuk sesler çıkarıp kendini belli etti. Daha yanına gitmeden Masal oğlumu esir aldı. O Asrın ile ilgilenirken Altay banyoya girdi.

"Ben aşağıdayım yenge. Bu arada gel seni de öpeyim"

Yanaklarımı şapur şupur öpüp oğlumla birlikte gözden kayboldu. Koşarak banyoya girip Altay'ın üstüne atlamak istedim biran. Fakat devamında ne o kendini tutabilirdi ne de ben. O yüzden bu fikirden vazgeçip bavuldaki eksikleri topladım. Altay banyodan çıkınca koltuğa koyduğum kıyafetleri eline alıp inceledi. Sonra gülümseyerek giydi. Yaptığı hareketi anlayamasam da umursamadım.

"Aşkım?"

"Efendim güzelim?"

"Ben diyorum ki, hani sen şirkete gideceksin ya.. Bende Asrın'la birlikte Zeynep'in yanına mı gitsem?"

"Gidemezsin hayatım, çünkü Sezgin ve Zeynep tatile çıktı. Yurt dışına çıktılar.."

"Ay gerçekten mi? Zeynep o kadar iyi yani. Oh oh ne güzel"

İçimde saçma bir mutluluk oluşurken kocama sarıldım. O da her zamanki sıcaklığıyla karşılık verdi bana. Saçlarımı öpüp beni kendinden uzaklaştırdı.

"Hadi yemeğe inelim, yarım saat sonra çıkmamız lazım"

"Tamam.."

**

Dört saat sonunda evime ayak basabilmiştim. Ay insanın evi gibisi yok.. Şu rutubet kokusu bile harika geliyor bana.. Aslında evim öyle pis kokmuyor gayet güzel kokuyordu. Derya ağabey Altay'ın bavulunu da bırakınca ona dönüp teşekkür ettim. Gülümsedi o da. Lan adam Altay'dan bile büyükmüş. Oy kurban olduğum Allah'ım, sen neler yaratıyorsun!..