"Bu gece götürebileceğimi sanmıyorum. Hyung, yalvarırım dediğimi yap. Ben gelene dek bütün mandalinaları bitirmesini söyle."
- 🤡 -
"2 mandalinam kaldı geriye Hyunjin. Eğer bu gece de gelmezsen ikisini de yiyeceğim." Felix elindeki mandalinanın kabuklarını masanın üzerine dizerken konuştu.
Hyunjin evden çıkıp gideli 1 buçuk gün geçmişti. Şimdi tekrar hava kararıyordu. Ne Jisung, ne de Hyunjin gelmişti. Gelen tek şey Changbin'in getirdiği mandalinalardı.
-Geçen gece-
Changbin, kapıya nazıkçe 2 kere tıklattı. Uzun sürse de Felix kapıyı açıp hayal kırıklığına uğramış gibi bakınca ifadesiz suratıyla konuştu poşeti uzatarak. "Bu mandalinaları Hyunjin sana vermemi istedi. O gelene kadar bütün mandalimaları bitirmeliymişsin. Öyle dedi."
"O nerede? Jisung'u alıp gelecekti." Changbin, Felix'in sorusuyla hafiften gerilmişti ama belli etmeden yanıtladı. "Baş komiser özel bir görev için acilen çağırdı onu. İşi bittiğinde gelecektir. Bay Han'ı da yakınlarında görmedim. Sen yalnızca yalnız kalmamaya dikkat et."
"Peki. Eğer bu gece içinde gelmeyecekse ona yine de beni aramasını söyle lütfen. Eğer mandalinalar bitene kadar gelmezse olay çıkaracağım." Dedi Felix dudaklarını büzüştürerek. Bu mandalilanaları Hyunjin'le yemek istemişti. Ama o gelmiyor muydu?
Changbin, içeri doğru göz atarken kaşlarını çatarak sordu Felix. "Neye bakıyorsun?"
"Yalnız olmadığından emin olmalıyım. Hamilesin sen, Hyunjin denen velet zırvalayacak bir şey her zaman bulur. Yanında kalabilecek birini bul ki, rahatça uyuyabileyim." Dedi Changbin karşılığında. Felix'te "tamam, birini arayacağım." Diyince bir adım geriledi.
Changbin, Felix Yoongi'yi arayıp kendine bakacak birini bulana kadar oradan ayrılmamıştı. Sonunda uygun birini bulduğunda da eve kadar gelmesini bekleyip, sicilini aratmıştı. Felix, bu kadar umursamasına şaşırmıştı.
Sonunda gelen kişinin güvenilir biri olduğuna ikna olunca da vedalaşıp evden ayrılmıştı. Minho'nun evine geri dönmüştü ama Hyunjin orada yoktu. Polislerin dediğine göre ambulansı da beklememişti. Birden ortadan kaybolduğunu söylemişlerdi.
Changbin gece boyu ne kadar arasa da bulamamıştı yaralı genci. Daha fazla da kafa yoramamıştı. Minho'yu soruşturması gerekiyordu.
Öğlen saatlerine doğru kendi gelmişti Hyunjin merkeze. Belindeki yara tedavi edilmiş ama hala yürüyemeyeceği haldeydi. İlk önce gizlice Changbin'e bir not bırakmıştı. "Lütfen, Felix'e mutlaka mandalinalar bitmeden geleceğimi söyle. Güvende olduğundan emin ol. Benim için değil, Felix için." Yazıyordu üzerinde.
Ancak Changbin onu yüz yüze görmemişti. O Minho'yu ziyarete gelmişti ve ne durumda olduğunu Minho söylemişti.
"Jisung evde. Değil mi?" Minho başta sakince sordu Hyunjin'in yarasına bakarak. Dün gece o da duymuştu patlama sesini. Ancak sevgilisine bir şey olmadığını umuyordu.
"Üzgünüm. O dün gece silah patladıktan hemen sonra kaçırıldı." Diye yanıtlayınca Hyunjin, Minho'nun biraz önceki sakinliği tamamen yok olmuştu. Ancak beklediğinin aksine sinirli değildi. Ağlamak üzereydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clown / Hyunlix
Fanfiction"Kaçındığınız şeye dönüşürsünüz, nefret ettiğiniz şeyi de ölümüne seversiniz bir gün." ~milly