"B-ben birini öldürdüm..."
- 🤡 -
"Ne diyorsun? Ne oldu Felix?" Hyunjin, yere çökmüş olan Felix'in omuzlarını tutarak konuştu. Felix, buna karşılık elinin arka yüzüyle gözyaşlarını sildi ve arka bahçeyi işaret edip "Jeong Yunho." Dedi.
Hyunjin hızla pencereye koştu ve camdan aşağı baktı. Kocaman kan lekesiyle bütünleşmiş gri t-shirt, bembeyaz kesilmiş ten ve yakalamak için ezberlediği o yüz karşısında ölü bedeniyle yatıyordu. Felix, Yunho'yu öldürmüştü.
Elleri titreyerek tekrar Felix'e döndü ve sordu. "Sakince anlat. Ne oldu?"
-1 saat önce-
Felix hala işin yorgunluğuyla uyuyordu. Duyduğu zil sesiyle uyandı derin uykusundan ardından aşağı indi. zaten Hoseok'un geleceğini biliyordu dolatısıyla sorgulamadan hızla 3'lü kilidi açtı. Hyunjin bu takıntısını aştığını sanıyordu ancak Felix içeride yalnız olacağından kapıyı daima 3 kere kilitlemesi konusunda onu tembihlemişti.
Felix kapıyı açtı ancak kapıda kimse yoktu. Birinin yanlış geldiğini düşünerek kapıyı kapattı ancak uyku sersemi kapıyı kilitlemeyi unutmuştu. Koltuğa oturdu ve Hyunjin geleceği için onu karşılamaya karar verdi ama yine uyuya kalmıştı.
Yaklaşık 45 dakika sonra gözlerini arka bahçedeki çardakta açtı. Gözlerini etrafta gezdirerek doğruldu ve elini karnına götürdü. Bahçeye çıkmadığına adı kadar emindi.
Tam kalkıp eve giriyordu ki, birinin arkadan omzuna baskı yapmasıyla olduğu yere çakılmıştı. Kafasını arkaya çevirdi ve gördüğü yüz ile tekrar arkasına bile bakmadan kaçmaya yeltendi ama Yunho onu daha sert tuttu.
Ensesini bırakmadan çardağın önüne dolaştı ardından felix'i tutup ayağa kaldırdı. Sonra arkasına geçti ve elini beline götürüp sıkıca tuttu. Diğer eliyle de ağzını kapatıp konuşmaya başladı. "Uzaktan sümsüğün tekine benziyordun ama bu şekilde yakından bakınca gerçekten sende iş varmış."
Felix, sinirle çemkirirken sesi yalnızca mırıldanma gibi duruyordu. "Ne diyorsun, küfür mü ediyorsun yoksa?" Felix Yunho'nun küstahça sorduğu soru üzerine hızla hareke edip onun elini ısırdı.
Yunho buna karşılık Felix'i çenesinden sertçe tuttu ve bağırdı. "Ahh doğru! Dişlerini göster Yongbok! Bundan hoşlanıyordun değil mi?!" Diğer elini saçlarının arasından geçirdi ve vücudunun yukarı doğru gerilmesini sağlayıp "Bundan daha çok hoşlanıyorsun!" Diye haykırarak ekledi.
"Devamını getirmek ister misin? Öyleyse bu şekilde konuşalım." Dedi ve elini Felix'in boynundan aşağı yavaşça indirerek konuşmaya başladı. "Hyunjin seni nasıl teselli etmiştir bilmiyorum ancak şuan burada olmanızın en büyük ve tek sebebi sensin. Tüm bunlar senin için yani sevgilinin başına bir şey gelecek diye endişeleniyorsan boşuna endişeleniyorsun. Buradaki tek hedef sensin ve ölmesi gereken de sensin. İntihar da güzel bir seçim olurdu ancak..." eli neredeyse Felix'in penisine kadar inmişken daha da yaklaşarak ekledi. "Belki zorluk çıkarmadan şimdi bana izin verirsen vadeni uzatabilirim. Nasıl fikir?"
"Bunun intihardan ne farkı var?!" Diye bağırdı Felix önündeki barbekünün üzerinden bıçağı alıp Yunho'nun koluna saplarken. Yunho'nun bir anlığına sendelemesiyle arkasını döndü ve "Bana dokunamazsın!" Diye bağırdı gözyaşları içinde bağırırken de beklemediği bir kuvvetle elindeki bıçağı onun karnına saplarken buldu kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clown / Hyunlix
Fanfiction"Kaçındığınız şeye dönüşürsünüz, nefret ettiğiniz şeyi de ölümüne seversiniz bir gün." ~milly