"Seo Changbin, Choi Jisu cinayetine ortak olma ve Kim Seungmin'in canına kast etme suçundan tutuklusunuz."
- 🤡 -
"Ne saçmalıyorsun? Şaka yapacak vaktin var mı memur Jiwoo?" Changbin, ciddiye almayan tavrıyla sorunca Jiwoo bir kağıt uzattı ve ekledi. "Yeterli kanıt doğrultusunda tutuklama iznim var. Aynı zamanda arama iznim de var tabii eğer içeride bir şey bulamazsak tutuklanmana gerek kalmaz. Zorluk çıkarmayın lütfen dedektif Seo." Arkasındaki polislere işaret verdi ardından.
Polisler, Changbin daha ne olduğunu anlamadan onu kenara sürüklerlerken içeri daldılar ve evi baştan aşağı aramaya koyuldular. Bodruma giren polislerden birinin bağırmasıyla Hyunjin de dahil herkes o tarafa yöneldi.
Kanlı, kırılmış bir cam vardı içeride. Kimsenin dokunmasına müsade etmeden bodrumu kapatırlarken Hyunjin kaşlarını çatarak sordu. "Bu Jeongin'in elindeki Şişe değil mi? Seungmin'e vurduğu. Hyung gerçekten.. Sen miydin?"
"Saçmalama. Başka sebeplerim vardı o şişeyi almak için. Ben de sizinle aşağıdaydım Seungmin düştüğünde."
"Soruşturma bu kadarla kalmıyor. Choi Jisu davasıyla da bağlantılı bu olay. Duvardaki kan Kim Seungmin'e ait değildi. Eğer Jisu'ya da ait değilse aklanırsınız." Changbin'in açıkça inkarına karşı Jiwoo konuşunca Changbin tekrar itiraz etti. "Öyleyse testleri buraya gelmeden almalıydınız. Dedektifim ben. Haklarını biliyorum, bir şeyi kanıtlamadan beni tutuklama hakkın yok."
"Tutuklayın." Hyunjin'in konuşması ile polisler dediğini yaptılar ve Changbin tek kelime dahi edemedi. Yalnızca içinden, "sen gerçekten sınır tanımazsın." Diye düşündü.
Karakola vardıklarında Changbin'i direkt nezarete aldılar ve Hyunjin'in talimatıyla baş komiser gelene kadar orada kalacağını söylediler. Şimdi Hyunjin ve Changbin nezarette başbaşalardı. Bir de gözetmen polis vardı tabii.
"Ben yapmadı-" uzun süren sessizliği Changbin bozmuşken, Hyunjin sert tavrıyla lafını böldü. "Nasıl yaptın? Bu kadar mı yüzsüzdün?"
"Yapmadım diyorum sana-"
"Bir de İnkar mı ediyorsun!?" Hyunjin, Changbin'in lafını tekrar böldü ve sertçe çıkıştı. Ardından ellerini parmaklıkların ardından geçirip, Changbin'in yakasını kavradı ve kendine yaklaştırarak bağırmaya devam etti. "Bir de bana iftira atıyordun! Ne?! Kendi yaptıklarını benim üzerime atarak aklanacağını mı sandın?!"
"Ne saçmalıyorsun sen?" Gözetmen polis, bir yandan Hyunjin'i tutmak için koşarken, Changbin'de Hyunjin'i yakasından kavrayarak konuşunca, Hyunjin daha da yaklaştı ve sadece Changbin'in duyabileceği bir sessizlikta kulağına fısıldadı. "Kes sesini! Senin yapmadığını biliyorum. Baş komiser gelene kadar bekle ve ondan başka kimseye ifade verme. Bildiğin her şeyi anlat ona, bugün bu kişinin kim olduğunu bulacağım. Dışarıda kalmak için rol yapmam gerekiyor. Ayak uydur sadece."
Changbin, Hyunjin'in dedikleriyle yakasını daha sertçe kavradı ve küfürler savurdu. Ardından polislerin, onu Hyunjin'den ayırmasıyla son bir söz söyleyip kenara çöktü. "Kendine dikkat et Hwang Hyunjin!" Tehtitkar bir tonla söylemişti ancak yalnızca oradaki polisler böyle anlamıştı. Asıl ima ettiği şeyi Hyunjin gayet iyi biliyordu.
Hyunjin karakoldan ayrıldı ve Teste gönderdikleri kanlı şişe için ayrı bir sonuç istedi. Sonuçlar tahmin ettiği gibiydi, dolayısıyla bu gün bir çok şeye açıklık getirecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clown / Hyunlix
Fanfiction"Kaçındığınız şeye dönüşürsünüz, nefret ettiğiniz şeyi de ölümüne seversiniz bir gün." ~milly