"Ellerini ısıtmak için bir kibrit kullan Hyunjin..."
- 🤡 -
"AH!" Kısa süren kör sessizliği tekrar Felix'in acılı inlemesi bozmuştu. Sonrasında da ardı arkası kesilmedi acı dolu inlemelerin. "Yalvarırım yardım edin!" Diye bağırıyordu Felix. O dişlerini sıkarak acı çığlıkları atarken Hyunjin ne yapacağını bilmiyordu. Bir kere kapı koluna uzandı ama soğuk dolayısıyla gücünü kullanamamasına lanet edip, geri kapandı dizlerine.
Hızla otururken cebinden düşen kibrit kutusuna dikti gözlerini. Sevgilisinin çığlıkları eşliğinde gözlerini kapattı ve yavaşça bir kibrit çakıp avcunun içine tuttu. Sıcaktı, ama sevgilisi kadar değildi. Isınmıyordu da. Yaktığı her bir kibritte ısınamamanın verdiği hüsran hissiyle gözleri dolarken, fırlattı kibrit kutusunu. Bebeği ve sevgilisi dışarıda ölüyordu ve onun elinden hiç bir şey gelmiyordu.
Kendini bırakıp, gözlerini kapattığı sırada Felix'in adını seslenmesiyle kendine geldi. "Hwang Hyunjin!" Uykudan uyanmış gibi gözlerini tamamen açtı ve karşıdaki kiprit kutusuna baktı. Aklına gelen şey ile hızla hırkasını çıkardı ve bir kibrit yardımıyla ateşe verdikten sonra yukarıdaki yangın sensörüne tuttu yanan hırkayı.
Eski bir mağazaydı burası dolayısıyla öyle önlemli bir yer gibi görünmüyordu. Ancak bodrumu hayatı gibi önemsiyordu buranın sahibi. Dolayısıyla bir yangın sensörü vardı ve bu sensör çalıştığında tüm kilitler açılıyordu. Sensörün ötmesiyle Hyunjin tekrar kapının kolunu çevirdi ancak açılmamıştı. Muhtemelen arkaya kapıyı tutması için bir destek koymuştu Wooyoung.
Buradan ümidini kesip, havalandırma için yapılmış kırılmaz cama yöneldi. Tuvalete çıkıyordu bu pencerenin girişi. Sensör çalıştığından dolayı kilidi açılmış olan pencerenin kolunu cevirdi ve hızla merdivenlerin olduğu koridora girdi. Burası da soğuktu dolayısıyla hızlı hareket edip tuvaletin kilitli olan kapısını kırdı ve kostümcünün direkt içine girdi. Burası daha sıcaktı ama ısınabileceği kadar değildi.
Felix'i almak için tekrar merdivenlere yöneldi ancak karşılaştığı manzara bir süreliğine duraksamasına yol açmıştı. Acıdan bayılmak üzere olan sevgilisi terden sırılsıklam olmuştu. Sadece ter olduğundan da emin değildi. Hızla merdivenlerden indi ve narince dokundu Felix'e. Felix, sonunda görmeyi beklediği yüz karşısına çıkınca avcuyla Hyunjin'in yanağına dokundu. Kendini kasarak ellerini sıkmaktan tınakları avcuna kazınmış ve parmak uçları kanıyordu.
Hyunjin ilk önce koşarak mağazanın danışman telefonundan ambulansın numarasını tuşladı ve acilen gelmelerini söyledi sonra da Changbin'in ezbere bildiği numarasını tuşlayıp Wooyoung'un burada olduğunu söyledi. Changbin ekipleri toplayıp buraya geleceğini söylemişti. Son olarak Jimin'e de doğum için geleceklerini söylediğinde Jimin de ameliyathaneyi hazırlayacağını söylemişti.
Hyunjin bunun ardından tekrar aşağı indi ve Felix'i kucağına alıp dikkatlice yukarı çıktı. Ardından kasadaki silahlardan birini alıp, kapıya yöneldi. Felix'i oradaki kaldırıma dikkatlice bıraktıktan sonra, tam karşıda arkası dönük bir şekilde bekleyen Wooyoung'a seslendi. Onun seslenmesinin ardından da çevreyi polis sirenleri sardı. Şimdi gerçekten oluyordu. Sonunda onu yakalatmayı başarmıştı.
"Ben kazandım Jung Wooyoung. Seungmin'in tedavi formülünü ver ve teslim ol." Dedi silahını ona yönelndirerek. Wooyoung buna karşılık ufak bir kahkaha attı ve arkasını dönüp acınası bir bakış attı Felix'e. "Neyi kazandın? Yongbok ölmek üzere." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clown / Hyunlix
Fanfiction"Kaçındığınız şeye dönüşürsünüz, nefret ettiğiniz şeyi de ölümüne seversiniz bir gün." ~milly