❗smut var❗
"Elveda Kim Seungmin..."
- 🤡 -
Butona bastığı anda herkes endişeyle bilgisayarın olduğu yöne bakarken Wooyoung bir kahkaha daha patlattı ve ekledi. "Suratlarınızı görmeniz lazımdı. Rahatlayın biraz, yalnızca süreyi başlattım. 20 dakikaya Seungmin, GÜM... Tabii şimdi butona basarsam, saniyesinde hastane havaya uçar. Beni sinirlendirmeseniz iyi edersiniz."
"Hyung, geri çekilin ve istediğini yapın. Dediğini yapacaktır." Hyunjin, Minho'yla Felix'i arabaya bindirdikten sonra depoya adımlarken konuştu. Sonuçta Felix'i göndermişti ve isteyeceği şey bariz belliydi.
"Kayıt cihazını bırakın ve buradan toz olun. Kimsenin arkamdan gelmediğini anladığımda bombayı etkisiz hale getireceğim. Merak etmeyin ben de Seungmin'i öldürmek istemiyorum. O Hyunjin'i hapse tıkacak kişi." Dedi Wooyoung, ardından yerdeki maskesini alıp Jisung'un yanına adımladı.
Jisung, Hyunjin'e baktı ve onun başını onaylarca sallamasıyla, elindeki kayıt cihazını yere bırakıp geri çekildi. Wooyoung da Yerdeki kayıt cihazını alarak, hızla arka kapıya koştu ve çıkarken bağırdı. "Sözümü daima tutarım. Hyunjin iyi bilir." Girdiği ormanda hızla kayboldu ardından.
Arkasından bakan tek kişi Changbin'di. Durduğu kolonların tepesinden hala silahını Wooyoung'a yöneltiyordu. "Hyung ne yapıyorsun?" Hyunjin'in sorusuyla gözlerini Woo'dan ayırmadan konuştu. "Bombayı etkisiz hale getirdikten sonra vuralım gitsin. Kaçmasına izin mi vereceksin?"
"Mutlaka bir b planı vardır. Arkasından koşarak Seungmin'i tehlikeye atamam."
"Öyleyse en azından nereye gittiğini öğreneceğim. Sen gelme." Changbin'in cüretkar tavrına karşı Hyunjin ortamı inletecek şekilde bağırdı. "Hyung yalvarırım dur! Onun eline 2. bir koz veremem. Zaten Seungmin'in hayatı söz konusuyken bir de senin onu tetiklemen yalnızca işine gelecek. Sana da zarar vermeye kalkacak."
"Neden umursuyorsun?! Felix'e de sana da kötülükten başka ne yaptım?! Bırak en azından sadece gerçek katili bulayım." Changbin'in de aynı şekilde ortamı inletecek şekilde bağırmasına karşı bıkkınca ekledi Hyunjin. "Sen yalnızca aşık olmuştun. Seni aşık olduğun için suçlamayacağım elbette. Sen Felix'e dokunma şansın varken yalnızca ona bakmakla yetindin. Yeterince minnettarım dolayısıyla lütfen bırak bunu ben halledeyim. Benden başka kimseye dokunmasın bu olay."
Changbin, kendinden genç olanın dedikleriyle bir süre düşündü, ardından elindeki silahı bırakıp Aşağı atladı. Hyunjin'in yanına doğru adımladıktan sonra bilgisayara göz atarak konuştu. "Ya sözünde durmazsa. Bari burada enayi gibi beklemeyelim. Felix'i de gönderdin zaten hastaneye. Nasıl bu kadar güveniyorsun."
"Felix, Jimin hyungun evine gitti. O Yoongi hyungla güvende. Wooyoung ise sözünü tutacak. Seungmin zarar vermek isteyeceği son kişi. O benim hakkımda bildiklerini anlatmadan Wooyoung onu ortadan kaldırmayacak." Dedi Hyunjin. Hemen ardından da dediği gibi Seungmin'in odasına maskeli birinin girmesiyle o tarafa yöneldiler. Maskeli adam Seungmin'in uyuduğu yatağın altına eğildi ve bir kaç kablo kesip, yatağın altındaki çantayı sırtladı. Ardından koşarak çıktı odadan.
Depodakiler bu görüntüyle rahatlarken, Chris yine de tamamen tatmin olmamıştı. Hyunjin, diğerlerini evlerine bırakırken, o da hızla hastaneye gitmişti. Gecenin bir yarısı olduğundan karanlık olan koridora adımladı ve koşarak Seungmin'in odasına girdi. Odasına giren hemşire yüzünden uyanık olan Seungmin'e koştu ve kolları arasına aldı genci.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clown / Hyunlix
Fanfiction"Kaçındığınız şeye dönüşürsünüz, nefret ettiğiniz şeyi de ölümüne seversiniz bir gün." ~milly