- 🤡 -
Sınıf ögretmeninin, Yoona'yla ilgili bi problem olduğunu söylemesiyle okula gitmek içun yola koyuldu Felix. Okula varmadan önce de Jeongin'i aramıştı. "Öğretmeni Yoona'nın ağladığını söyledi. Sen ne olduğunu biliyor musun?"
Karşı hattan gelen sesle endişelenmişti Jeongin. "Önemli bir kayıt için 2 saatliğine izin almıştım hyung. Sorun ne? Hemen geliyorun."
"Gerek yok, kaydınla ilgilen. Ben neredeyse geldim okula. Bilip bilmediğini merak ettim yalnızca."
"Neredeyse bitti zaten hyung. Görüşürüz öyleyse, geleceğim birazdan."
"Görüşürüz Jeonginniee." Felix telefonu kapattı ve hızla indi arabadan. Ardından hızlı adımlarla büyük okulun kapısından içeri girdi. Odada beklemediği insan kalabalığı ve, gözleri hala kızarık olan kızını görünce ciddi bir durum olduğunu anlamıştı.
Felix panikle kızını kolları arasına aldıktan sonra, "gözlerinin hali ne Yoona? Kolay kolay ağlamazsın sen. Anlat hemen." Diye sorularını ard arda dizerek endişesini belli etti.
"Karanlık bodrumda palyaçolar vardı. Öleceğim sandım." Yoona kolları hala titrerken, babasının boynuna dolayarak konuşmuştu. Felix kızının anlattıklarını düşünürken yumruğunu sıkmadan edememişti. Anlattığı şeyleri bire bir yaşamıştı daha önce.
"Senin baban animatör değil mi? Bu kadar korkacağını nereden bilelim?" Yüzünde tırnak izleri olan erkek çocuğu hala ağlarken konuşmuştu. Buna karşılık yanındaki, annesi olduğunu varsaydıkları kadın çocuğunun kafasına vurdu ve bağırdı. "Ağlıyor musun bir de?! 20 kilo veletten dayak yemişsin bir de ağlıyorsun. Siz misiniz babası?"
Diğer velilerin ve kadının yargılayıcı bakışlarıyla karşılaşınca bir adım geriledi ve Yoona'ya bakarak konuştu Felix. "Bu çocukları sen mi dövdün..? Hepsini mi?"
"Siz çocuğunuzla böyle mi ilgileniyorsunuz? Nasıl babasınız cidde-"
"Dedi... Biraz önce dayak yiyen çocuğuna iyi olup olmadığını sormak yerine, dayak yediği için azarlayan İDEAL ANNE." Felix'in üzerine yürüyen kadının lafını içeri giren Jeongin böldü ve Yoona'nın yanına koşmasıyla küçük kızı kucağına alıp kocaman gülümsedi.
"O şu yeni eğlence şirketinde çıkış yapan şarkıcı değil mi? Tanrım çocuğum söylediğinde şaka olduğunu sanmıştım." Kalabalığın arasından benzer, hayran dedikodular yükselirken biraz önce Felix'in üzerine yürüyen kadın tekrar küstahça bağırdı. "Annesi nerede bu çocuğun? Erkek dediğin velilikten ne anlar?"
Buna karşılık kimsenin konuşmasına müsade vermeden, dayak yemiş çocuklar aşağılarca konuşmaya başladı.
"Onun annesi yok. İki tane babası var."
"Bir annesi olmadığından böyle terbiyesiz."
"İki babası olsa ne olur? Şuna bakın, kadından farkı mı var?"
"Yeri'nin de iki babası varmış. Onlar tüm tanıdıklarıma hastalık bulaştırıyor olmalı."
"Daha önce onlar gibi garip bir aile görmedim. Erkek dediğin elbise mi giyer?"
"Ama görünüşe göre, eşime elbise annenden daha çok yakışıyor." Felix, başını mahçupça yere eğerken, odaya girip onun yanına adımlayan Hyunjin dedikleriyle susturmuştu herkesi. Elini beline atıp göz kırptı ve içerideki öğretmene dönüp, konuşmaya devam etti. "Kızımı kim ağlattı. Uzlaşmaya varmayacağımızı belirtmek isterim."
"Ha, uzlaşma mı? Kızınız çocuklarımızı dövmüş." Kadın, küstahça yanıt verince Hyunjin tekrar ifadesizce ekledi. "Haketmişlerdir. Aferin ona."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clown / Hyunlix
Fanfiction"Kaçındığınız şeye dönüşürsünüz, nefret ettiğiniz şeyi de ölümüne seversiniz bir gün." ~milly