artık ne recmele yapılan haksızlıklara ne de hiç bi isteğimizin umursanmamasına dayanamıyorum, diziyi tv den bırakma kararı aldım ve sadece karar almama rağmen gençleştiğimi hissettim resmen çok öneririm. başka türlü olmayacak çünkü umursanmıyoruz resmen.
bölümümüze geçelim biz, hot sahneler içeriyor bölüm +18 sahneler de olacak rahatsız olan okumasın lütfen. ama size o kadar hot bölüm yazıyorum yorum çok az geliyo, bol yorum yapın lütfen ve yıldıza basmayı unutmayın. iyi okumalar :)
-FLASHBACK-
"Odana geç."
Babası her zamanki soğuk, umursamaz, bir baba şefkatinden mümkün olabildiğince uzak olan ses tonuyla kurmuştu yine cümlesini. Berk kendini bildiğinden beri en çok bu ses tonundan korkuyordu. Oğluna sesleniyormuş gibi değil de düşmanına sesleniyormuş gibi olan sesi.
"Odana geç."
Aynı cümleyi korkutucu bi sakinlikle tekrarladı. Biraz sonra olacakları bilmese adamın sakin olduğunu düşünürdü Berk. Ama biliyordu ki Resul Özkaya canını çok fazla yakacağı zaman sakin ses tonunu seçerdi.
Daha fazla tekrarlatmaması gerektiğini çok iyi biliyordu. Çok sinirlenirse daha ileri giderdi ve 'ne derece ileri gidebileceğini' de iyi biliyordu. Adamın yüzüne bakmadan kalkıp odasına geçti. Hemen ardından da içeri Resul girdi. Aynı sakinlikle kemerini eline almıştı. Berk söyletmeden kıyafetini sıyırdı. Çünkü Resul onca işinin arasında bi de bu olayla uğraşırken kıyafetini sıyırmasını söylemekten ayrı bir nefret duyuyordu.
"Bir kaç aylığına işler için yurt dışına gidiyorum, sadece bir kaç aylığına seni hizaya sokamadım. Gidip mahalle çocuklarına bulaşmışsın. Bulaşmakla da kalmamış serseri, adam toplayıp milleti dövdürtmüş!"
Sakinliğine tezat biçimde son kelimeyi sinirle söylediğinde odada kemerin de sesi yankılanmıştı. Yaklaşık altı yedi yaşından beri aynı şeyleri yaşıyordu. Başkalarının babası yanlış yaptığı zaman ona ceza vermek için bilgisayar yasağı, dışarıya çıkma yasağı ya da kredi kartı yasağı falan koyardı. Berk bunu çevresinden hep böyle duymuştu. Ama Resul Özkaya'nın ceza yöntemi de buydu işte.
Kemer olayına alışmıştı artık. Ne kadar sert vurursa vursun kemer değildi ki Berk'in canını yakan. Canını yakan babasının var ama yok olmasıydı. Canını yakan her seferinde hatırlamaktan kaçtığı gerçeğin, sevdiği kızın ailesine verdiği zararın her seferinde tekrar tekrar yüzüne vurulmasıydı. Artık hatırlamak istemiyordu.
Resul kemeri tüm yaptıklarının cezasını kesmek ister gibi vuruyordu. Onların da baba-oğul ilişkisi buydu işte. Yanlarındaki aynadan çocuğun sırtını işaret etti.
"Bi daha böyle boklar yemeden önce sırtındaki bu izlere bak, başına gelecekleri hatırla."
Pis pis sırıtmayı da ihmal etmemişti.
"Gidip biricik anneciğine de anlatmayacağını umuyorum. Unutma. Her zaman olduğu gibi bu da aramızda sır. Ayla'yla yeterince derdimiz var zaten, bi de senin zırlamana merhamet etmesiyle uğraşamam o kadının."
Berk'in gözleri acıdan çok sinirden kan çanağına dönmüştü.
"Annemle ilgili doğru konuş."
Dişlerinin arasından güç bela karşı çıkabilmişti. Onun bedenine de ruhuna da derin yaralar açmasına müsade etse de annesine laf etmesine izin vermezdi.
Çok fazla ses çıkaramazdı Berk babasına. Şuan karşı çıktığı için başına büyük bela almış olması gerekiyodu ama anlaşılan adam onu bu kadar bile umursamamıştı. Alaylı bi sırıtışla çıktı odadan, kemerini almıştı ama izlerini unutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sende tutuklu kaldım | ayber
Teen Fictionberk, aybike'nin güvenini kazanmak istiyordu.