3. bölüm: Hocammm

5.6K 166 8
                                    

Bugün otobüs beklediğimden erken gelmişti. Bu yüzden çok geç olmadan okula vardır. Bahçede günaydın dendikten sonra sınıflara çıktık. Ben bugün sadece ilk 4 derse girecektim. 2 ayda bir düzenli olarak gittiğim diş kontrolüm vardı. Sevmezdim hiçbir zaman dişçiye gitmeyi. Diş konusunda çok çekmiştim belkide ondandı.

İlk dersler çabucak geçti. Normalde hayatta geçmez öyle çabuk. Bugün sanki her şey tersine gibiydi. 4 dersin sonunda öğle molasına çıktık. Ders zili çalmak üzereydi fakat babam ortalarda yoktu.

Ders zili çaldı içeri girdik. Baam gelmediği için huzursuzlanmıştım ki kapı çaldı. Öğretmenimiz "gel" dedikten sonra nöbetçi bir öğrenci içeri girdi. O an tahmin etmiştim beni çağırmak için gelmişti. Muhtemelen babam buradaydı.

Kız öğretmene doğru bakarak "hocam Damla Kaplan'ı müdür yardımcısı çağırdı babası gelmiş" dedi. Hoca bana dönerek "hadi git bakalım kızım" dedi. Bende çıktım sınıftan ama çantamı yanıma almadım. Müdür yardımcısının yanına çıktığımda tahmin ettiğim gibi babam gelmişti.

Ardından müdür yardımcısı bana bir izin kağıdı yazdı. Bende hem çantamı almak için hemde izin kağıdını hocaya vermek için sınıfa gittim. İz kağıdını verdim, çantamı aldım ve çıktım. Artık gidebilirdik.

Babam beni sınıfın kapısında beklemişti. Beraberce aşağa doğru inmeye başladık. Tam okulun kapısından çıkacaktık ki bir ayak sesi duydum. Ardından kim olduğuna bakmak için arkamı döndüm. Bir de baktım ki Ömer hoca.

Onu görünce kısafilm için ona verdiğim defter geldi aklama. Bir şeyler yazmak için o deftere ihtiyacım vardı. Ani bir refleksle "hocammm" diye bağırdım. Adamda aniden sesimi duyunca bir irkildi tabi. Yanına gidip "hocam defterdekileri okuduysanız bir şeyler yazıcam da alabilir miyim?" dedim. O da "tamam gel benimle vereyim" dedi. Bende önce babama döndüm "ben hemen geliyorum baba" dedim. Ardından Ömer hocayı takip etmeye başladım.

Merdivenlerden yukarı doğru çıkıyorduk. Belli ki öğretmenler odasına gidiyorduk. Merdivenlerden çıkarken aklıma bir şey geldi. "Hocam" dedim. Biraz yavaşladı ve bana döndü. Konuşmasını beklemeden söze devam ettim. "Siz bana bir kısafilm konusu versenizde ben ona göre yazsam çünkü konu bulmakta epeyce zorlanıyorum." dedim. O da bana bakarak gülümsedi. Ardından o da hemen söze girdi.

Hem bana bakıyor hem yürüyordu. Arada bir de yere bakıyordu. Bense sırf ona bakıyordum. O merdivenlerden yuvarlansam hiç umrumda olmayacaktı. Nasıl olsa o yanımdaydı. Beni kaldırırdı. Üstelik babamda aşağıdaydı.

Baya uzun konuşmuştu hepsini aklımda tutmaya çalışıyirdum. Özet olarak verdiği konuda; kısafilm sınıf ortamında geçiyordu ve bu sınıfata bir görme engelli kız, bir de yaramaz mı yaramaz çocuk olacaktı. Bu kişiler üzerinde dramatik bir olay örgüsü çıkarmamı istemişti. Bu benim için hiç zor değildi. Sonuçta yazmayı seviyordum ben.

Sonunda öğretmenler odasına gelmiştik. İçeri girdik birlikte. Bir kaç tane öğretmen vardı. Ardından dolabına doğru ilerledik. Dolabını açtı ve defterimi çıkarttı. Tam defteri bana uzatırken elinde, daha doğrusu parmağımdaki şey yine gözümü aldı. O şeyi görmekten nefret ediyordum. O yüzük onun hiçbir zaman benim olmayacağının bir kanıtıydı sanki. Bu yüzden nefret ediyordum o yüzükten, tüm yüzüklerden..

Gönlümün Kaptanı (edebiyat öğretmenim)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin