KAVREN.
XIV.
Yaşanmışlıkların, yaşanamamışların acısı insanın göğsün kafesinin çarkına yazıldığında kaderin keskin dişi o çarka dank ederdi. Zamanın her salisesi kalbinizi avuçlayıp haykırışlarınızı dinlemekten zevk alırdı.
Kader acımazdı,
Geçmiş yakanızı bırakmayacak kadar vicdansız,
Sözlerle geçmeyecek yaralar bıraktılar insanlar birbirlerine, dua okuyunca silinmeyecek günahlar giyindiler üzerlerine. Yalan en büyük günahtı, yalandan başka söz söyleyemediler; geçmişlerinden kurtulmak istediler, üstünü karalamaktan çekinmediler.
Geçmişin üstünü karalayamazsın, yaralarını yok sayamazsın; göğüs kafesine düşmüş yangını tek başına söndüremezsin, söylenmiş yalanları kabuslarında kovalayamazsın.
Korkma,
Say, içinden on dörde kadar say.
Sevgin gözyaşlarında, kapanmayacak yaralarına bıçak saplayanlar arkanda. Arkanda?
Sobe yapacak kadar yakınında.Yalanlara, sahte sevgilere kandın. Aşkın yüzünden mi göz pınarların yaşlı?
Beni bıraktığında yerdeydim; dönme, arkana bakma. Yalandan başka dökülen var mı dudaklarından?
Dudaklarından çıkanlara ihanet eder miydi gözlerin?
Kanmıştım. Gözlerine.
Dudaklarından dökülen satırlar ne kadar kalacak sırtımda?
Gözlerin hiç silinmeyecek anılarımdan.
Kabuslarım hatırlatır sürekli bana.Unuttun mu?
Yaralar hatırlatır sana.
Pişmanlıkların göz yaşlarında.
Ağla,
Ağlamakla geçer mi sızıların?
Sevme,
Unutun mu, geceyarısını?
Gözlerinde mi yalan söylerdi?
Söyle,
Dudakların doğruyu söyler miydi bana?
Elindeki bıçak yaralarıma tanıdık mıydı? Söylediğin yalanlar karanlıkla önüme çıkar mıydı?Kandırdık.
Kandırıldık.
Gözler de yalan söylediğinde zifiri gecede güneş ne zaman doğardı?
22.10.22
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAVREN
RomanceSırların nakışları çözülmeye başlamışken tutulmuş dilin konuşacak mıydı?