༯ t a l e h o u r '5

398 51 76
                                    

Chapter 5

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Chapter 5

Jisoo

Çocuklar haftanın belirli günlerinde hastahaneye gelir ve odamdaki oyun alanında onlara hikayeler anlatırdım. Masal günlerine sadece ilgilendiğim değil, her çocuk katılabilirdi. Çocuklarla vakit geçirmeyi kendimi bildim bileli hep severdim. Gençken, henüz reşit bir kız olmamışken yatağımda tavanı izler ve gelecekteki mutlu ailemi düşünürdüm. Annemle büyümüştüm, babam ben daha çocukken evi terketmiş ve ondan hiç haber alamamıştık. Tek çocuktum ve belki bu yüzden hayatım boyunca kalabalık bir aile hayali kurmuştum. Bana göre en az üç çocuğum olmalıydı. Tabii kafasının içinde beyinle dolaşan bir erkek bulduğumda bunu yapmayı planlıyordum, lakin bu ender varlığı bulmak bildiğiniz üzere bu devirde hayli zordu.

"Anlattığım hikayenin sonunu kim kendi istediği şekilde tasarlayabilir?" Kaşlarımı kaldırıp önümdeki çocuklara baktım. Yedi çocuk gözlerini kırpıştırarak bana bakıyordu. Oyun odasının zemini yapbozu anımsatan rengarenk desenlerle kaplanmıştı. Duvar ise mavi renkteydi ve üzerinde bulutlar, güneş resimleri vardı; gökyüzünü anımsatıyordu.

Çocukların en arkasında oturan iki oğlan dikkatimi çekti. Yeni gelmiş olduklarını fark ettim. Masal anlatırken o kadar konuya odaklanırdım ki etrafımda olup biteni unuturdum adeta. "Siz", dedim çocukları göstererek. Siyah ve ışıl ışıl gözleri geceden halliceydi. Kıpkırmızı dudakları vardı. Kirpikleri özenle sıralanmış gibiydi. Her ne kadar komik bir düşünce olsa da insan evladına benzemiyorlardı. Bembeyaz tenleri o kadar soluktu ki bir an oyuncak olup olmadıklarını ayırt edememiştim. "Devam etmeye ne dersiniz?" Kaşlarımı kaldırdım.

Çocuklar birbirlerine bakmak için kafalarını çevirdi. Şaşkın gözleri beni bulduğunda sağ çocuk soldakinin koluna başlaması için vurdu. Soldaki çocuk boğazını temizlemek için elini yumruk hâlinde dudağına getirdi. Dikkatle haraketlerini izliyor ve tatlılığı karşısında mest oluyordum. "Orada da güzeller güzeli bir prenses vardı ve hemen ona âşık olmuştu-"

Sağdaki çocuk hemen lafa atlamıştı: "Tam evlenecekleri gün, bu güzel prensesin bir cadı olduğunu anlamıştı."

"Ya da bir vampir!" Joonseo bağırdığında gözlerimi aniden kapatmıştım. Hem yanımda oturuyordu -hep yanımda otururdu- hem de çılgın gibi yüksek sesle konuşuyordu. İki çocuk da Joonseo'nun dediklerinden sonra sustu.

Gözler Joonseo'nu bulmuşken kızlardan biri dudaklarını memnun olmadığını belli eden bir tavırla kıvırarak konuştu: "Iyy, neden güzel bir prenses değil de bir cadı? Ya da bir vampir? Bu iğrenç!"

Kız göz devirdiğinde Joonseo çatık kaşlarıyla lafa dalmıştı: "Hiç de bile! Prensesler aptal oluyor bir keresine!"

"Sensin aptal!" Büyük bir kavganın başladığı apaçık ortadaydı. "Ben bir prensesim!" Kız başındaki küçük tacı minik eliyle kıpırdattı.

vsoo | Blood and Kiss (Kan ve Öpücük)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin