Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Chapter 13
Taehyung
Lalisa gözlerini yavaşça kapattı. "Yani diyorsun ki tüm suç benim?" Gözlerini yavaşça açtığında öfkeli bakışlarını sunan Kai ile karşılaşmıştı. "Sen... Jennie'yi terkettin." Lalisa çenesini dikleştirdi. "Ben ise senin hiç olmadığın bir zamanda ona yardım ettim. Eğer gücüm olmasaydı... o çocuk vampir olarak doğacaktı." Gözlerini kıstı. "O zaman Jennie'nin düşeceği durumdan haberin olur muydu?!" Lalisa, Kai'ye meydan okurcasına bakarken o ifadesinde hiçbir değişiklik yapmadı.
"Sebebi..." Kai'nin dudakları titredi. Etrafa yayvanca baktım. Daha ne kadar bu sahneyi seyredecektim?
"Jennie senin vampir olduğunu bilmediği için." Lalisa kafasını aşağı yukarı sallayarak konuştu. "Belki onu korumak istedin. Ama hey! Ben ona yardım etmek istedim. En azından yardım etmek istediğimi düşünüyorum. Kadınların hisseder gibi yaptığı duyguları didiklemek ayıptır."
"Yalan söylediğin ve bunu fark ettiğim için suçlu ben miyim?" Kai kafasını sağa sola haraket ettirdi. "Siz kadınlar..."
"Şu an..." Lalisa'nın gözleri bana çarptı. "Toprak hanesinin itibarını zedeliyorum, değil mi, Taehyung?" diye sordu bizleri gözlemlerken. Jungkook şaşkın hâlde olup biteni izliyordu.
"Bunu temizlemek için tüyolarım var. İyi yanından bakarsak ölüm sırtüstü yatarak kolayca yapabileceğin birkaç şeyden biri." Omuzlarımı kaldırıp indirdim.
"Yine de bir nedeni var..." Kai, önündeki kadından gözlerini çekmedi. "Jennie'ye hayır işlemek için yapmadın herhalde... her şeyin her zaman bir nedeni vardır." Kafasını hafifçe kaldırdı. "İstediğin şey zor zamanda bundan faydalanmaktı, değil mi?"
Kai haksız sayılmazdı. Lider seçiminde bunu kullanacağı gün gibi ortadaydı. Tuhaf bir şekilde... Seokjin çoğunlukla Kai'nin kararlarını sorgulamazdı. Sanki aralarında özel bir bağ vardı. Sırlar insanlar arasında özel bir bağ oluştururdu.
Kapı yeniden açıldığında salonun gelip geçenin girdiği kanaatine vardım. Çünkü karşımda Seokjin duruyordu. Tek kaşımı kaldırıp onun kibirli tavrını izledim. O, aynada kendine bakıp aşık olacak kadar kendini beğenmiş bir kişilikti. Gözleri Lalisa'ya indi. "Sen felakete neden olan kadın mısın?" Elini kaldırdı, baş parmağıyla arkayı -kapıyı- gösterdi. "Herkes haltlar yediğinden bahsedip duruyor." Haberler bu kadar çabuk mu yayılıyordu? "Vampirler bu durumun Su hanesi ile ne alakası olduğunu çözmeye çalışıyor." Kai'ye bakarak konuşmuştu.
İçeri geçen sıradaki isim Namjoon'du. Namjoon daha kapıyı kapatmadan, eli hâlâ kapı kolunun üzerindeyken konuştu. "Lideri seçmemizin zamanı geldi." Kapıyı kapattığında cümlesi de bitmişti. Gözlerimizi Namjoon'dan ayırmadık.
